Sonunda bitti…Mutlak butlandı, göreve iadeydi, pavyonda delege pazarlığıydı derken içimiz dışımız CHP olmuştu. Kurtulduk… En azından şimdilik.
Mahkeme CHP Genel Başkanlığı koltuğuna kesin dönüş yapmak isteyen Kılıçdaroğlu’na da, koltuğu kaybetmemek için bütün tuşlara basan, en son Almanca konuşmaya başlayan Özgür Özel’e de “Eylülde gel” dedi.
Adamlar koskoca partiyi mahkeme kapılarına düşürdü. Yetmedi, aylardır birbirlerine trolleri ve aşırı tarafsız gazetecileri üzerinden her türlü hakareti etti. Muharrem İnce’den sonra Kılıçdaroğlu’nu da “Sarayın adamı” ilan ettiler. En sonunda dönüp iktidarı suçladılar: “CHP’yi karıştırmak istiyorlar!”
Siz varken kimsenin CHP’yi karıştırmasına gerek yok. O işte gayet başarılısınız.
Bu arada yine iyisiniz. Mahkemenin kararı CHP’nin 9 Eylül’deki kuruluş gününden bir gün önce açıklanacak. Zamanlama manidar. Karar kimin lehine çıkarsa “CHP’yi ben kurtardım” diye havasını atacak. Yalnız bu gelişmeyle beraber sizin de çok iyi bildiğiniz ama yüzleşemediğiniz bir gerçek daha da belirginleşti: Partiyi ele geçirmek isterken bu kadar rutin dışına çıkmayacaktınız. Bu tarzla, bu hal ve gidişatla Erdoğan 2028’de sizi yine yener… Siz de koltuk kavgasına kaldığınız yerden devam edersiniz.
Kızılderililerin 200 yıl önce gördüğü ama muhalefetin göremediği gerçek
Bir akarsuda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce bir uzun bacaklı geçmiştir.
Kızılderililerin topraklarını ellerinden alan, kendilerini vatansızlaştıran İngilizler için muhtemelen 200 yıl önce kurduğu cümle hala güncel.
Bugün milletleri sömüren, topraklarına, madenlerine çöken İngilizler değil müttefikleri ABD. İngilizler ve Avrupa Birliği’nin büyük devletleriyle beraber nerede bir ekonomik değer görüyorlarsa oraya çöküyorlar. Bunu da milletleri birbirine düşürerek, kırdırarak yapıyorlar.
Son dönemde önce CHP Genel Başkanı’nın, daha sonra DEM Parti Eş Başkanı’nın ABD’ye, İngiltere’ye, Almanya’ya verdikleri trajik mesajlar dikkatinizi çekiyor mu?
Her iki parti de Türkiye’de iktidar olmanın yolunun Batı’dan ve yukarıda saydığımız ülkelerin onayından geçtiğine inanıyor! Alenen ve açıktan Batı’nın Türkiye’ye müdahale etmesini istiyorlar! Bu psikolojiyi açıklamaya “Celladına aşık idam mahkumu” ya da “Stockholm Sendromu” gibi kavramlar yetmez. Bu başka bir seviye ve çok tehlikeli.
O birileri kim olur bilmem ama birilerinin bu genel başkanlara “Türkiye öyle batıdan alınacak onaylarla iktidarların değiştiği bir ülke değil artık. Batı uzun zamandır bize istikamet çizemiyor” hatırlatmasında bulunması lazım.
O hatırlatma gelene kadar aşağıdakiyle de yetinebilirler. 1945-2025 arasında ABD’nin yanına İngiltere ve AB’yi de alarak bombaladığı ülkelerin listesi..
* 1945 – Japonya
* 1950-1953 – Kore (Kuzey), Çin (Kore Savaşı kapsamında)
* 1954 – Guatemala
* 1958 – Endonezya
* 1959-1961 – Küba
* 1960, 1967-1969 – Guatemala
* 1964 – Kongo
* 1964-1973 – Laos
* 1961-1973 – Vietnam
* 1969-1970 – Kamboçya
* 1980 – El Salvador
* 1980 – Nikaragua
* 1983 – Grenada
* 1983-1984 – Lübnan
* 1986 – Libya
* 1987 – İran
* 1989 – Panama
* 1991 – Irak, Kuveyt (Körfez Savaşı)
* 1991-2003 – Irak (uçuşa yasak bölgeler ve operasyonlar)
* 1993 – Somali
* 1994-1995 – Bosna-Hersek
* 1998 – Sudan, Afganistan
* 1999 – Yugoslavya (Sırbistan/Kosova)
* 2001-2015 – Afganistan
* 2002, 2009, 2011 – Yemen
* 2003-2015 – Irak
* 2007-2015 – Pakistan
* 2011, 2015-2019 – Libya
* 2014-2015 – Suriye
* 2017 – Irak (Musul), Somali
* 2021 – Suriye, Irak, Somali
* 2022 – Afganistan (Zawahiri suikastı)
* 2023 – Yemen (Husilere karşı operasyonlar)
* 2025 – İran (nükleer tesislere saldırı)
Kızılderililerin sözü kulağınıza küpe olsun. Batı’dan medet uman aldanır. Batı sana destek oluyorsa muhakkak bir çıkarı vardır. Çıkarı tehlikeye girdiği an ya seni bombalar ya da darbe yapar.