Son zamanlarda Antalya’yı hep turizm yönüyle konuştuk. Haklıyız da; denizi, güneşi, tarihiyle tüm cazibesinden dolayı bu şehir gerçekten anlat anlat bitmez. Ama Antalya’nın bir yüzü daha var ki en az turizmi kadar değerli: tarımı.
Ne zaman bu kente gelsem sadece tatil değil üretimle de anılması gerektiğini bir kez daha hatırlıyorum. Geçtiğimiz günlerde yine dostum Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ile bir araya geldim. Yine laf döndü dolaştı tarıma geldi. Ancak bu defa sohbetin merkezinde “Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi” vardı. Evet, ismi biraz uzun ama içeriği son derece güçlü. Ali Başkan’ın anlattıkları, sadece Antalya’nın değil Türkiye tarımının da geleceğine ışık tutuyor.
Biliyor muydunuz? Türkiye’deki örtü altı üretimin (yani seracılığın) yüzde 41’i Antalya’da yapılıyor. Bu şehir sadece yaz aylarında değil, yılın 12 ayı boyunca üretim yapıyor. 2024’te 1.2 milyar dolarlık tarımsal ihracat gerçekleştirmiş. Ama uzmanlara göre bu potansiyelin çok daha fazlası mümkün.
İşte tam da bu nedenle Antalya’da kurulacak olan Organize Tarım Bölgesi büyük önem taşıyor. Burası sadece seraların toplandığı bir alan değil. Aynı zamanda çevreye duyarlı, karbon salımı düşük, suyu tasarruflu kullanan, yenilenebilir enerjiyle çalışan ve teknolojik donanıma sahip bir üretim üssü olacak. Sensörlerle iklim kontrolünden otomatik sulamaya, dijital karar destek sistemlerinden veriye dayalı üretime kadar birçok yenilik bu bölgede hayata geçirilecek. En güzeli de, bu teknolojiler sadece büyük işletmelere değil, küçük ve orta ölçekli üreticilere de ulaştırılacak. Yani tarımda dijitalleşme birkaç büyük oyuncunun tekelinde kalmayacak.
Tarımda yeni dönem
Antalya Büyükşehir Belediyesi de bu dönüşümün bir başka parçası. Çevreye duyarlı tarım anlayışını yaygınlaştırmak için başlattıkları “Çevre Dostu Çiftçi Kart” projesi artık Alanya, Serik, Aksu ve Kemer ilçelerinde de uygulanıyor. 2022 yılında Kumluca, Finike ve Demre’de pilot olarak başlayan proje, şimdi adım adım tüm kente yayılıyor.
Peki, nedir bu uygulamanın amacı? Tarımda kullanılan zirai ilaçların boş ambalajları doğaya atıldığında büyük çevre tahribatına yol açıyor. İşte bu sorunu çözmek için kurulan “akıllı otomatlar” sayesinde çiftçiler bu atıkları doğaya bırakmak yerine cihazlara teslim ediyor. Sisteme yüklenen verilerle çiftçiye puan tanımlanıyor ve bu puanlarla el arabası, eldiven gibi çevre dostu tarım ekipmanları alabiliyorlar.
Projenin başladığı günden bu yana otomat sayısı 13’ten 28’e çıkarıldı. Her ilçeye kurulan cihazlar, topladığı ambalajları kayıt altına alıyor. Üretici için artık atık hem çevre hem de ekonomi açısından bir kazanca dönüşüyor.
Uygulamadan faydalanan çiftçilerin yorumları da oldukça çarpıcı: “Eskiden şişeleri seraların kenarında biriktirip yakardık” diyen bir üretici, artık çevreye zarar vermeden bu atıkları toplayabildiklerini ve ödüllendirildiklerini söylüyor. Başka bir üretici ise puan biriktirip el arabası almayı hedeflediğini anlatıyor. Bunlar küçük gibi görünen ama sürdürülebilir tarım için çok değerli adımlar.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu projeyle hem doğayı koruması hem de üreticiyi desteklemesi dikkat çekici. Çünkü artık tarım sadece toprakla değil, çevreyle, teknolojiyle ve sürdürülebilirlikle birlikte anılmalı.
Antalya, hem üretimdeki gücüyle hem de çevreci yaklaşımıyla bu dönüşümün öncüsü olmaya aday.
Antalya’da tarımda, çevrede başlayan dönüşüm artık sofralarımıza da yansıyor. Muratpaşa Belediyesi’nin AGYİD ve hijyen konusunda dünyaca tanınan Diversey iş birliğiyle hayata geçirdiği Gold Town Sertifika Programı, restoranlardan kafelere, pastanelerden lokantalara kadar pek çok işletme için yepyeni bir dönemi başlatıyor. Gönüllülük esasına dayanan bu programa katılan işletmeler, belirlenen hijyen ve gıda güvenliği kriterlerini yerine getirdiklerinde Gold Town Sertifikası almaya hak kazanıyor. Böylece hem yerli hem de yabancı misafirler, “Bu mekânda gönül rahatlığıyla yemek yiyebilirim” diyebiliyor.
Afiyetle ve sağlıcakla kalın.