Boğaz'ın Anadolu yakasında "eski İstanbul"u simgeleyen güzelliklerden biridir, Kanlıca meydanı... İskelenin çevresindeki çay bahçelerinde denize karşı pazar keyfi yapılır. Vapurları karşılayan martılar, gölgelikli masalarda fısıldaşan aşıklar, magazin sayfaları arasında dolaşırken yudumlanan çaylar.
Bu güzellik Kanlıcalılara çok görüldü.
Haftalardır "radar savaşı" yaşanıyor. Ve kazıklar şimdiden yerin 17 metre altına indi. Boğaziçi'ndeki tanker trafiğini gözetleyecek 8 kuleden biri de - 36 metre yüksekliğinde - Kanlıca meydanına dikiliyor. Semt sakinlerinin tepkisine rağmen Kanlıca'yı bundan böyle "yoğurdundan çok radarıyla tanıtacak" kule inadından vazgeçilmedi. Bu uğurda yüz yıllık ağaçlar kesildi, Mimar Sinan'ın eseri tarihi cami bile gözden çıkarıldı.
Kanlıca radarının insan sağlığı üzerindeki etkilerinin de yeterince tartışıldığı söylenemez.
Baz istasyonları konusundaki duyarlılık, asıl radyasyon nedeniyle gösterilmeliydi. Beykoz Belediyesi uyudu ve her zamanki gibi pasif kaldı. Son anda gösterilen alternatif yerler kabul görmedi.
Radar tartışması Kanlıca'yla sınırlı kalmayacak; İstanbul Boğazı'na inşa edilecek gözetleme kulesi sayısı 8... Çanakkale'de 5 istasyon yapılacak. Amaç, Boğazlar'ın artan tanker trafiğinde seyir güvenliğini sağlamak. Kafkas petrollerinin yanı sıra, Rusya'nın nükleer atıklarının taşınma olasılığı da önlem alınmasını gerektiriyor.
20 milyon dolarlık projeyi Ramazan Mirzaoğlu'nun Devlet Bakanlığı hayata geçiriyor. Bakanın Kırşehirli olması ve Denizcilik İşletmeleri'ni hemşerileriyle doldurması nedeniyle Meclis'te Kamer Genç tarafından "Gemi kurtarma ve sahil güvenliğini yüzme bilmeyen ekipler yönetiyor" diye olay çıkardığı anımsanacaktır.
Sonuçta radar kuleleri yükselmeye başladı ama ileride bunların nükleer atık taşıyan gemilerin geçişini nasıl önleyeceği meçhul.
Atı alanın Üsküdar'ı geçmesi misali..
Önemli olan nükleer tehditi, Rusya bu atıkları Karadeniz'e çıkarmadan engellemek değil mi? Radar kuleleri, Boğazlar'daki trafik güvenliğine katkıda bulunsalar bile, 100 - 200 metre boyundaki yüzlerce dev tankerin arasında atık taşıyan geminin kaza yapmadan İstanbul'u geçeceğinin garantisi var mı? Bu risk nasıl sıfırlanacak?
Boğazlar rejimi, Türkiye'nin çıkarına nasıl düzenlenecek?
Güvenlik simülasyonu yapmadan, Kanlıca meydanına kazık çakmak, Boğaziçi'nin yok olmaya başlayan güzelliğine indirilmiş yeni bir darbedir. Vapur güvertesi yerine İstanbul'u radar kulesinden seyretmenin şiirsel etkisine girmeden yazıyı noktalayalım.
Kanlıca'da keyifli bir pazar için hala vakit var. Kule tamamlanmadan çayları söyleyin. Çaylar Denizcilik'ten!