Kuzey Irak’taki ‘Kürt Parlamentosu’nun altı yıl aradan sonra Erbil’de toplanması Ankara’yı teyakkuza geçirdi.
Kürt liderler Barzani ve Talabani’nin ılımlı mesajlarına karşın Türkiye, gelişmeleri dikkatle izliyor. Mutfak çalışması Washington’da yapılan ‘Saddam sonrası Irak’ planlarında ülkenin kuzeyindeki Kürtlere bugünkü özerkliğin ötesinde federatif bir yapı kazandırmak niyeti açıkça görünüyor. Kürtler sabırlı oldukça, bugünkü kazanımların zamanla ‘ayrı devlet’e dönüşeceği de anlaşılıyor.
İlginçtir. Kıbrıs’ta ayrı iki etnisteyi, Türkleri ve Rumları ‘ortak devlet’ çatısında buluşturmaya çalışan BM yönetimi ve ABD, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurmaya çalışıyor!
Aslında bu gelişme Türkiye açısından sürpriz değil.
‘Pandora’nın kutusu’ Körfez Savaşı’nda açılmıştı.
ABD’de ‘Rand Corporation’ tarafından 1992 yılında hazırlanan Graham Fuller raporuna göre, Cumhurbaşkanı Özal’ın ‘Kürt politikası’ bölgede olacaklara ışık tutuyordu:
‘Türkiye, daha şimdiden Irak’ta bağımsız veya otonom Kürt devletine sempatiyle yaklaşırsa ve böyle bir gelişmeyi olumlu karşılarsa, Kürtlerin de devlet kurduktan sonra Türkiye’ye, Kürtçe konuşan bölgelerin, ana ülkesi olarak bakma şansı bulunuyor. Zira, dünyadaki Kürtlerin çoğunluğu Türkiye’de yaşıyor ve buradaki Kürtler, diğer bölgelerde yaşayanlara nazaran daha iyi yetişmiş, Türk siyasi hayatında yükseklere tırmanmış durumda.
Günün birinde Kürt devleti kurulursa, Türkiye’nin varlığı ve sesi de Kürtler tarafından en çok dinlenilen olur. Böyle bir oluşum, Türkiye’ye İran ve Irak’taki Kürtler üzerinde önem ve etki verir. Bu yüzden Türkiye, daha gelişmeler olmadan kendisine pazarlık gücü kazandıracak manevralarla Kürtlerle ilgili masada iyi bir yer kapmış olurdu.’
Özal’ın, Musul - Kerkük’ün konuşulacağı ‘Saddam sonrası’na ilişkin ‘bir koyup üç alma’ vizyonu gibi, ABD yönetiminin Kürtleri ayaklandırarak, Bağdat’ı güç durumda bırakma planı tutmadı. Tersine ‘Saddam korkusu’yla 1 milyon sığınmacı Türkiye sınırlarına dayandı.
Kuzey Irak’taki boşluğun yıllarca PKK’ya ortam hazırlaması da ödenen bir başka faturadır.
Ancak, ABD’nin savaş sonrası 36’ncı paralelin üzerini Irak güçlerine kapatarak oluşturduğu güvenlik hattının, kuzeydeki Kürtlere bugünkü statüyü tanıdığı da bir başka gerçek. Bugünkü ortam sayesinde Barzani ve Talabani Batı’nın desteğini arkalarına aldılar.
Washington yönetimi Körfez Savaşı’ndaki hatayı yinelememek için önce Kuzey Irak’taki Kürt liderleri birleştiriyor, parlamentosu, yeni anayasası ile gelecekteki federasyonun temellerini atıyor. Bu hazırlıkların ardından Bush yönetiminin Irak’ta düğmeye basması sürpriz olmaz.
Türkiye’nin açmazı da burada, ABD’ye Irak operasyonu için vereceği destek Saddam sonrası Kürt devletine de ‘vize’ anlamına gelecek.
Pandora’nın kutusu açıldı.
Yeni komşular, ‘Bir maniniz yoksa annemler size gelecek’ demeye hazırlanıyor!