Ecevit, krizden çıkış için DSP azınlık hükümeti önerdi.
Önceki gün yazmıştık.
DYP liderinin üçlü koalisyona "hayır" demesi halinde iki yol kalıyordu:
DSP liderinin, Demirel'in 1979 - 80'de kurduğu gibi tek başına azınlık hükümetine yönelmek.
Ya da, Çiller'in "ikinci eksen" diye tanımladığı 55. hükümeti düşürenler cephesinin (CHP, DYP, Fazilet), bir başbakan adayı etrafında toplanması. Bu isim, başkent kulislerine, DSP desteğini de alabileceği düşüncesiyle Hikmet Çetin olarak yansımıştı.
Ancak, dünkü gelişmeler, Ankara'da egemen düşüncenin "seçime Ecevit'le gidilmesi" yönünde olduğunun işaretlerini vermektedir.
Bülent Bey, DYP'li ziyaretçilerini karşılarken, onlara "beklemedikleri" bir öneri sunmuştur.
Çiller'in koalisyona Fazilet ve CHP'nin de dahil edilmesi isteği karşısında Ecevit, 18 Nisan'a kadar sorumluluğu "tek başına" üstlenerek ülkeyi DSP'nin seçime götürmesini önermiştir.
Ecevit, bir azınlık hükümeti kurarsa, öteki tüm partiler dışarıda kalacaklar, buna karşılık "güvenoyu" vererek işlerine hiç gelmeyen Demirel'in "Çankaya hükümeti"ni de bertaraf etmiş olacaklardır.
Bülent Bey'in önerisi, DYP ve Fazilet açısından "ehven - i şer" dir.
ANAP da buna itiraz etmez!
Çünkü, nasıl olsa erken seçime gidilecektir.
Burada zorlanacak olan parti, CHP'dir.
Tarih, Ecevit ve Baykal'ı bir kez daha "uzlaşmaya" zorluyor.
Geçmişi anımsatmaya gerek görmüyoruz.
Aslında, iki tarafın da bu fırsatı kullanamadığı zamanlar oldu.
12 Eylül 1980 darbesiyle, bilinçli olarak dağıtılan sol, 10 yıllık toparlanma döneminin ardından, 1990'lı yılları iyi kullanabilseydi sosyal demokrasi, Avrupa'da olduğu gibi şimdiye dek çoktan iktidara gelmişti.
Aslan sosyal demokratlar, günümüzde çoğunluk değil, "azınlık" iktidarlarına talipler.
Kaçan fırsatları, yitik kuşakları anmanın geleceğe faydası yok.
Cumhuriyet Halk Partisi yeniden açılırken, Ecevit başa geçseydi... Seçimlerde DSP - CHP birlikteliği sağlansaydı... 1995 sonrası koalisyon oluşumlarında "sol blok" söz sahibi olsaydı... 55. hükümet kurulurken CHP de koalisyona girseydi... ANASOL düşürülmeseydi!
Bunların hepsini irdelemek, sorgulamak, seçim meydanlarında hesap sormak mümkün.
Ancak şimdi, Ecevit ve Baykal'ın önünde, geçmişin yanlışlarını tümüyle unutturacak tarihi bir fırsat var.
Üçüncü bin yılın eşiğinde - isterlerse - sol iktidar inşa etme misyonunu yüklenebilirler.
El sıkışmak yetmez. Gerçekten uzlaşabilseler, sosyal demokratların makus talihini birlikte yenebilirler.
Ecevit'in Çiller'e açtığı öneriyi, Meclis'te grubu olan "başka partiler"e de götürmesi gerekecek.
Keşke Bülent Bey, en baştan, Yılmaz ve Çiller'le görüşürken, Baykal'ı ziyarete de öncelik vermiş olsaydı.
Geç kalınmış sayılmaz!
Sayın Ecevit, eski defterleri kapatıp hükümet krizi rejim bunalımına dönüşmesin diye ANAP ve DYP liderlerinin aklanmasını bile içine sindirebiliyorsa, CHP ile köprüleri atmaktan da kaçınmalıdır.
Aynı sorumluluk, Baykal'ın da omuzlarındadır.
Keşke iki lider, Cumhuriyet'in kurucusu olan CHP'nin sağlam temelleri üzerinde sadece bir "azınlık hükümeti" formülü değil, Türkiye'yi 2000'lerin aydınlık günlerine taşıyacak sosyal demokrasi seçeneği müstakbel çoğunluk iktidarını da konuşabilseler.
Kimilerine "ütopik" görünse de, bu beklenti toplumun büyük çoğunluğunun özlemidir.
İddia ediyoruz:
Ecevit ve Baykal "seçime birlikte gitme" kararı verseler, kampanya bile yapmalarına gerek yok.
Türkiye ayağa kalkar, yüzde 35 - 40'la tek başlarına iktidara gelirler.
O aşamada merkez sağ da, birleşme gereği duyacaktır.
Ecevit ve Baykal tarihi bir misyonla karşı karşıyadır.
Ne dersiniz, çok mu hayalciyiz?
Yazara E-Posta: d.sazak@milliyet.com.tr