İran Dışişleri Bakanlığı Siyasi ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin (IPIS) davetiyle 17-19 Mayıs tarihlerinde düzenlenen Tahran Diyalog Forumu (TDF) 2025 için Tahran’dayım. Yaklaşık 50 ülkeden 250 civarında diplomat, akademisyen ve gazetecinin katıldığı Forum, geçen yıl 20 Mayıs 2024’te Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Abdullahiyan’ın helikopter “kazasında” hayatlarını kaybetmeleri nedeniyle yapılmamıştı. Yarın ölüm yıl dönümleri olması nedeniyle hem forumda hem de Tahran sokaklarında zaman zaman karşınıza çıkan fotoğraflarıyla ikili anılıyor.
Tıpkı Antalya Diplomasi Forumu (ADF) 2025 gibi bölge ve İran’ın kendi konularına endeksli. Forum kapsamındaki birkaç oturum başlığı ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır. “Suriye Kavşakta: Birliğe mi Dağılmaya mı?“, “İran ve Avrupa: Diyalog, Zorluklar ve Beklentiler”, “Filistin: Adalet Reddedildi”, “Atomlar ve Koalisyonlar: Bölgesel Nükleer Silahsızlanmayı Yeniden Düşünmek”, “Yaptırımlar, Ekonomik Terörizm ve İnsan Hakları:
Türk İş Konseyi ile Fujairah Ulusal Bankası arasında Türk şirketlerinin Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) finansmana erişimini kolaylaştıracak işbirliği anlaşması imzalandı. Başkan Kutluk, “Bu anlaşmayla engelleri kaldıracak bir atılım yapıyoruz” dedi
Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi ile imzalanan stratejik işbirliği anlaşması ile Fujairah Ulusal Bankası Türk şirketlerinin Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) finansmana erişimini kolaylaştıracak. Fujairah Ulusal Bankasının Dubai’deki yerleşkesinde imzalanan anlaşma kapsamında, Türk iş insanlarının Dubai finansal ekosistemine dahil olmaları için gereken hesap açma, sektörel finansal danışmanlık ve kredi imkanlarına erişim gibi birçok alanda kolaylık sağlanacak. Konsey aracılığıyla banka ile iletişime geçen Türk şirketler, finansal işlemlerini çok daha hızlı gerçekleştirebilecek.
Türk masası kuruldu
İmza töreninde konuşan Fujairah Ulusal Bankası CEO’su Adnan Anwar, Türk çalışanlardan oluşturdukları Türk masasında hem yeni kurulmakta olan şirketlere hem de halen Dubai’de faaliyet
PKK’nın kendini feshedeceğini ve mücadelesini demokratik siyaset içinde sürdüreceğini ilan etmesi, Türkiye siyasi tarihinin belki de en kritik dönemeçlerinden biri. Dönemecin ardında uzun ince bir yol var. Hâlâ yanıt beklenen çokça soru var. Yol üzerinde daha fazlası da olacaktır. Ancak en azından başlangıçta yalnızca bir örgüt dağdan inmeyecek aynı zamanda Kürt meselesine yaklaşımda, demokratik siyaset alanında ve devlet-toplum ilişkilerinde ciddi bir paradigma değişiminin eşiğine gelindi.
PKK’nın kararında uluslararası konjonktürden bölgedeki gelişmelere, Türkiye’nin terörle mücadelesinde kaydettiği başarıdan, iç siyasete dek birçok etken rol oynadı. İçerde varlık göstermez hale gelmesi, siyasetteki izdüşümünün manevra alanının daralması ve toplumsal desteğin düşmesi eklendiğinde, dağdan siyasete geçişin zemini hem içeride hem dışarıda oluşmuş durumda.
Peki şimdi ne olacak? DEM Parti’nin pozisyonu neye evrilecek? Talepler nasıl şekillenecek ve Türk siyasetinin
PKK kongre yaptığını ve “tarihi kararlar aldığını” duyurdu ama asıl duyulması beklenen henüz söylenmedi. Örgütün lideri Öcalan, 27 Şubat’taki çağrısında; “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedi. Yani fesih kararı ve tasfiye süreci duyulmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli ve DEM Sözcüsü’nden gelen sinyaller bir “arıza” beklenmediğine işaret ediyorsa da temkinin elden bırakılmadığı görülüyor. Zira şubat, mart, nisanın sonu derken kongrenin toplandığı haberinin gelmesi 9 Mayıs’ı buldu. Bizatihi bu bile ihtiyatlı açıklamalarla ilerlenmesi gereğine basit bir örnek.
Ankara’da, 3 Mayıs’tan bu yana ‘ha bugün ha yarın’ diyenler vardı. DEM Partili Sırrı Süreyya Önder’in tam o gün vefat etmesinin kongre tarihinde bir etkisi oldu mu teyit edemedim. Tıpkı
Avrupa’da beş ülkeyi etkileyen kaotik elektrik kesintisi sürerken, Polonya’da Göçmen Politikasından Sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı Maciej Duszczyk’den Rusya ve Belarus’un siber saldırı örneklerini dinliyorduk. Elektrik kesintisinin nedeni araştırılıyor ama Avrupa ülkeleri bunda bu iki ülkenin parmağı çıkarsa hiç şaşırmaz.
Polonya’da Göçmen Politikasından Sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı Maciej Duszczyk ile…
Duszczyk, Polonya’nın kritik alt yapısının hemen hemen her gün saldırıya uğradığını söyledi. Verdiği örnekler arasında Krakov’da bir hastanenin sistemine saldırı nedeniyle bir hafta hizmet verilememesi, bir trenin raydan çıkarılma teşebbüsü, alışveriş merkezlerinde yangın alarmlarının devreye sokulması gibi örnekler vardı. Ayrıca göçmenlerin de bir tür saldırı unsuru olarak kullanıldığı belirtiliyor. Bunların hepsi hibrit saldırı unsurları olarak tanımlanıyor.
Başta Afrika ve Afganistan’dan göçmenler olmak üzere Belarus sınırından kasıtlı yönlendirildikleri ifade
AB Konseyi dönem başkanı Polonya, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Polonya Dışişleri Bakanlığı ve ülkenin Ankara Büyükelçiliği’nin iş birliği ile medya kuruluşları için düzenlenen çalışma gezisi çerçevesinde birkaç gündür Varşova’dayım.
Polonya’nın başkanlık dönemindeki öncelikleri, AB’ye katılım süreci ve göç konusunun ön planda olduğu ziyaret programında görüşmelerde duyacaklarımızı Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski esasen, ziyaretten sadece birkaç gün önce ulusal parlamento SEJM’de özetlemişti. Sikorksi, 2025 yılı dış politika önceliklerini anlattığı konuşmasında şöyle demişti:
“Endişe, Polonya’da evlere yerleşti. Biz de Rus saldırganlığı riski altında mıyız? Avrupa ile ABD arasındaki ilişkiler bir krize doğru mu gidiyor? Avrupa savunma yeteneklerini hızla geliştirebilir mi?”
“Endişe”, “her alanda güvenlik” ve “savunma” buradaki her görüşmede en az birkaç kez kulağa çalınan ortak kelimeler.
Türkiye Osaka Expo’da ‘Medeniyetlerin Altın Çağı’ temasıyla yer aldı. Japonya’yla işbirliğini ilerletmeyi hedeflediklerini ifade eden Bolat “Suriye’nin yeniden inşası sürecinde de iş birliği yapacağımıza inanıyoruz” dedi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Japon firmalarıyla enerji, altyapı, yenilenebilir kaynaklar, otomotiv, sağlık ve ileri teknoloji gibi alanlarda işbirliği daha ileri taşımak istediklerini belirtti. Bolat, Japonya temasları kapsamında, Türkiye’nin Osaka-Kansai Japonya 2025 Dünya Exposu’na katılımına ilişkin tanıtım toplantısı düzenledi. Expo’ya 25 milyonu aşkın kişinin katılacağını belirten Bolat, “Yüzyıllar boyu köklü medeniyetlere ev sahipliği Anadolu topraklarının kadim kültürüyle Türkiye olarak, Osaka-Kansai Japonya 2025 Dünya Exposu’nda ‘Medeniyetlerin Altın Çağı’ temasıyla yer alacağız ve sizlere tarihimiz ile yeniliği buluşturan bir yolculuk sunacağız. Pavilyonumuzun mimari tasarımı, Türklerin Orta Asya’dan itibaren taşıdığı kadim sembollerden biri olan ve aynı zamanda Türkiye
Türkiye’nin ‘kardeşliklerine’ önem verdiği, Türk Devletleri Teşkilatı’nda (TDT) da birlikte olduğu üç üyesi, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne (GKRY)büyükelçi atama kararı aldı. Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan, Avrupa Birliği (AB) ile 4 Nisan’da Semerkant’ta gerçekleştirdikleri Orta Asya Zirvesi’nde, “KKTC’nin kurulmasını kınayan ve devletlere tanımama çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına da bağlı kalacaklarını” açıkladılar. Yayınlanan ortak bildiride GKRY’nin tezlerine destek verdiler.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar gelişme karşısında üç ülkeye Rum tarafıyla ilişkileri konusunda daha dikkatli olmaları “telkininde” bulundu. Tatar, AB’nin bu anlaşmayı yapma hedefinin 2022’den beri teşkilata gözlemci üye olan KKTC’yi engellemek olduğunu vurgulayarak “Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli. AB’yle ilişkileri olabilir. AB, bir birlik fakat nüfusu 800 bin olan Rumların egemenliğinde