Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       SON günlerde 68'den çok söz edildi.
68'lilerden bir bölümü de 68'in unutulmaması için ellerinden geleni yaptı.
68 olayları Fransa'da düzene isyan eden öğrenci hareketlerinin Türkiye'deki yansıması olarak başladı. Ama Türkiye'de, Fransa'dan farklı sebepler, farklı sonuçlar doğurdu.
Özellikle de bir noktada:
Orada daha çok özgürlük, gerçek demokrasi ve bireyin hakları diye yola çıkanlar faşizme de, komünizme de karşıydılar ve amaçlarına ulaştılar, ama Atatürkçülükten, Kemalizmden yola çıkılıp Marksist, sosyalist, devrimci bir çizgiye gelinen Türkiye'de her zamanki gibi saptırılan talepler sonuçta gençliğin de, ülkenin de felaketi oldu.
Solcu - ülkücü diye ikiye bölünen gençlik birbirini kırdı geçirdi.
* * *
68'de, başkaldırının Türkiye'deki bayrağı "sol"du...
Ama bu sol hareket kısa süre sonra hoşgörü eksiği ile malul hale geldi.
Otokritik eksiği doğdu.
Diyalog eksiği vardı.
Kendi doğrularını herkese tartışmasız kabul ettirme yanlışı vardı.
Tek tip insan öngörüyordu.
Özgürlük diye diye, kendi özgürlüklerini bile sınırlayabiliyorlardı.
Ve amaç için gerekti mi silah kullanmak da artık mübahtı. Çünkü karşılarında da silahlı gruplar vardı.
Bu nedenle de kan gövdeyi götürdü.
* * *
OLAYLARI kendi şartları içinde değerlendirmek, ama günümüze yansımalarını, etkilerini de gözardı etmemek gerekir.
68 olayları ödenen ağır faturalara rağmen Türkiye için geçirilmesi gerekli bir deneyim sayılabilir.
Mücadele silaha dökülmeseydi ufuk açma, değişim bilincini uyandırma yönündeki yararı bugün de savunulabilirdi.
Ders alınırsa bugünkü gençlik silahlı çatışmanın ne kadar fuzuli, hatta zararlı olduğu sonucuna varacaktır.
O deneyim Türkiye'de demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün, çok sesliliğin vazgeçilmezliğini de gösterdi. Ayırımcı değil, birleştirici unsurlar üzerinde durmanın da önemli olduğunu ortaya koydu.
O gün içinde bulunulan şartlarda, büyük ekseriyeti idealist olan o gençler, o heyecanla hatalarının farkına varamazlardı, varamadılar da... Üstelik insanlığın kurtuluşu için tek yol sayılan sosyalizmi uygulayan henüz cilaları dökülmemiş bazı ülkeler özlemle ve gıptayla seyredilirken...
* * *
68'den bu yana 30 yıl geçti. 68 hareketini 68'deki gözle değil bugünkü deneyimli gözle görmek lazım.
Dünya değişti. Artık 68'lilerin hayalindeki sanal dünya yok. Rusya bile liberalizmi seçti. Duvarlar yıkıldı. İki dünya tek oldu. Bilim, teknoloji, iyi yaşama arzusu şahlandı.
68'lilerin bilimsellik diye yola çıkıp duygusallıkla devam ettikleri yolun çıkmaz olduğu anlaşıldı.
O duygusal solun karşıtı, ülkücüler de duygusaldı. Ama onlar da silahlıydı.
Örnek aldıkları da, sloganları da, varmak istedikleri nokta da, 68'in iki kesiminin de bugün bakıldığında gerçekçilikten uzak olduklarının artık daha iyi anlaşılmasına yarıyor.
Bugünün gençliğini o hareketin benzerlerine özendirme yerine, 68'in getirdikleriyle götürdüklerini özeleştiri yaparak sunmak her "68'liyim" diyenin görevi olmalı.
Bugün bunu açık yüreklilikle ortaya koyan ve günümüz gençliğine doğru yolu göstermeye çalışan gerçekçi 68'liler de var.

Yukarıdaki yazı yazılıp dizildikten sonra Akın Birdal'ın vurulduğu haberi geldi.
Silah, demokratik hukuk devletlerinde sorunlar için çözüm aracı değildir.
Silahın karıştığı her olay bugüne kadar hep Türkiye'nin, toplumumuzun zararına olmuştur.
Görüşlerine karşı da olunsa, insanları fikir mücadelesi yerine kaba kuvvetle susturmak istemek, Türkiye'de sağduyulu kişilerin onaylayabileceği bir davranış olamaz.
Her silahlı saldırı, bu son saldırı gibi, demokratik hukuk devletine yapılmış bir tecavüzdür.




Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr