SON hafta içinde önemli iki konu üzerindeki iki çalışma sonuçlandı.
Bunlardan biri, bazı sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı rapordu.
"Doğu ve Güneydoğu Raporu" adını taşıyan çalışma, bölge için çözüm önerilerini kapsıyor.
Tartışmaya değer olan raporun nedense üzerinde pek durulmadı.
Oysa, eleştirilecek yanlarına rağmen, bu rapor gibi ne kadar çok çalışma yapılırsa çözüme yaklaşma o kadar kolaylaşacaktır.
İkinci önemli çalışma "İslam ve laiklik" konusundaki "Abant toplantısı" oldu.
"Güneydoğu" ve "laiklik" Türkiye için en güncel, en hayati, en ciddi iki konu...
* * *
ABANT'ta, "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı"nın önayak olmasıyla bir araya gelen katılımcılar, üç günlük toplantının bitiminde bir de "Abant sonuç bildirgesi" yayınladılar.
Katılımcıların isimlerine bakınca, çoğunun TV'lerdeki programların müdavimleri oldukları görülüyor. Bu nedenle de o programları izleyenler bu kişilerin görüşlerini zaten az çok biliyorlar.
Ama ilginç olan o kişilerin fikirlerinin Türkiye'nin bu en hassas konusunda nasıl bir sentez oluşturup bir bildiride ortak görüş haline geleceğiydi.
Bildirgede laikliğin hala açık seçik bir tarifi yapılmamış da olsa, çalışmanın faydalı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bildirgede:
"Vahi ile akıl arasında zıtlık bulunmadığı."
"Hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu ve bunun siyasi anlamda milli iradeyi esas almak, onun üstünde bir güç tanımamak demek olduğu."
"Devletin metafizik veya siyasi anlamda kutsallığı bulunmayan beşeri bir kurum olduğu."
"İslamın demokratik hukuk devletinin evrensel ve temel değer ve ilkeleri dışında, siyasi rejimin ayrıntılarının düzenlenmesini topluma bıraktığı..." görüşlerine yer verilmesi ilginçtir ve yararlı olmuştur.
* * *
BU bildirge henüz çok yeni bir metin olarak önümüzde duruyor. Kimbilir daha ne kadar süre tartışılacak?
Ama önemli olan, ilk kez elimize laiklik konusunda tartışılmaya değer, farklı görüşteki insanlar tarafından hazırlanan kollektif bir metnin geçmiş olmasıdır.
Bu farklı görüşteki katılımcılardan bir bölümü belki de ilk kez laikliğe karşı çıkmayıp, nasların yoruma olan ihtiyacını belirtip, içtihat kapısının açıklığına işaret ederek, devletin, rejimin, siyasetin dünyevi oluşunu da açık yüreklilikle ifade ediyorlar.
Diğer katılımcı gruptakilerse laikliğin bir ideoloji olmadığı, kısıtlayıcı bir anlayışla yorumlanmaması gerekliliği konusuna netlik getiriyorlar.
Farklılık içinde beraberlik nasıl olur, bu metinle ortaya konmuş olmaktadır.
Devlet, fert, demokrasi, din konularında ve ilişkilerinde liberal ve çağdaş prensipler savunulmaktadır.
65 milyonu laik, antilaik diye ayırmanın bu ülkeye en büyük kötülük olduğu, artık herkesçe kabul edilmektedir.
Bu bir başlangıçtır.
Tartışıla tartışıla uzlaşmaya varılacaksa, Abant toplantısı önemli ve olumlu bir adımdır.
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr