Habertürk TV’de Balçiçek İlter’in ‘Akşam Raporu’ programına katılan sanatçı Ahmet Güneştekin, Yaşar Kemal’in Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday olduğu dönemde, bazı Kürt ve Türklerin Nobel komitesinden bir üyeye gidip Yaşar Kemal’e ödül verdirtmemek için uğraştığını söyledi.
Birkaç gün sonra da, Habertürk TV’de Balçiçek İlter, ‘Akşam Raporu’ programında yazar Muhsin Kızılkaya ve gazeteci yazar Eyüp Burç’u konuk ederek Nobel tartışmasını sürdürdü. Kızılkaya ve Burç programda, Yaşar Kemal’in Nobel Edebiyat Ödülü’nü alamamasının nedeni olarak Mahmut Baksi’nin de içinde olduğu Stockholm’deki Kürt entelektüellerden oluşan grubu işaret etti. İki isim de, Yaşar Kemal’in Nobel Edebiyat Ödülü’nün en güçlü adaylarından olduğu 1970’li yıllarda Stockholm’deki Kürt entelektüellerinin Nobel Ödül komitesinden etkin bir ismi ziyaret ederek Yaşar Kemal’in edebiyatında ve edebiyat dışı söylemlerinde Kürt kimliğini yeterince ön plana çıkarmadığı gerekçesiyle aleyhine kulis yaptıklarını öne sürdü. O dönemde Nobel komitesinin Kürt sorununa özellikle eğildiğini belirten Eyüp Burç, “Yaşar Kemal’in o dönemdeki tutumu Nobel komitesini cezbetmedi” dedi.
***
Bunlar gazetemizin “Kültür Sanat Servisi”nin saptamaları.
Bu yazılanlar neyi gösteriyor?
Jürinin, Nobel Edebiyat komitesinin taraf tuttuğunu.
Dünyanın belki de bu en büyük ödülünün jürisinin haksızlık yapacağı, objektif olmayacağı sizin aklınıza hiç gelir miydi?
Benim gelmezdi.
Demek ki kararlar “edebi” değil, siyasi oluyormuş.
Öyleyse Nobel jürisinin bugüne kadar verdiği bütün kararlar şaibeli demektir.
Tabii Yaşar Kemal için söylenenler doğruysa.
Nobel jürisi adına İsveç Akademisi tarafından son anda “Yaşar Kemal’e Nobel engeli” iddialarına itiraz edildi ve söylenenler yalanlandı.
Bakalım buna da ne cevap gelecek?
***
Yaşar Kemal’e cenazesinde gösterilen sevgi seli 78 milyonun köken farkı gözetmeden her kardeşimizi hayatta olsun olmasın bağrına bastığının ispatı oldu. O bir kültürün temsilcisi değil, bu topraklardaki kültürlerin sentezinin göstergesiydi ve belki de onun için baş tacımızdı.
Biz seni bu halinle hep sevdik, seveceğiz, ey koca yazar.
KOMEDİ
CHP kapatılabilir mi?
Son günlerin konuşulanı “CHP’nin kapatılması” oldu.
Bunu en çok Kılıçdaroğlu’nun ağzından duyuyoruz.
Bazılarını göre Kılıçdaroğlu böylece mağduru oynadığını ve bu yolla genel seçimde oyunu artıracağını sanıyor, hayal ediyor.
Ben de o görüşteyim.
İktidarda kim olursa olsun Türkiye’de artık siyasi parti kapatılamaz. Hele CHP gibi Türkiye’nin kurucusu olmuş, şimdi ana muhalefet görevini yapan bir partiyi kapatmaya kimse cesaret edemez. Olmaz, olamaz.
Ama, Atatürk’ün manevi kızı Ülkü’nün çocukları bir kitap yazmış da, bu kitap CHP’yi kapattırmak içinmiş.
Geç başkan geç.
Adama “Rüya mı görüyorsun” derler.
Sen bile gayret etsen CHP kapatılamaz.
Anlaşıldı mı?
Zaten Başbakan Davutoğlu söyledi.
“Gelin Anayasa’ya hiçbir parti kapatılamaz diye madde koyalım” dedi. Ve teklifi hazırladı, Meclis’e verdi.
Bir kez geçmişte bunu reddetmiştin, şimdi ne diyeceksin?
Gruptaki gibi değil, ciddi konuş.
İFLAS
Hukuk eğitimi
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu geçen gün “Hukuk eğitiminin kalitesi düşüyor” dedi.
Doğru söyledi.
Ben de mukayese edebiliyorum.
Ve diyorum ki evet eskiden belki iki hukuk fakültesi vardı.
Biri İstanbul’da, biri Ankara’da idi. Ama bu iki fakülteden mezun olanlar hakiki, bilgili hukukçu olurdu. Çünkü hocalar hoca gibi idi ve imtihanlar zordu.
Şimdi hukuk fakülteleri çoğaldı ama meşhur hoca yok ve sınavlar bilgi için değil adeta diploma için yapılıyor, yani kolaylaştı.
Mesela bizim zamanımızda her yıl en az 3 dersten “iyi” alma mecburiyeti vardı. Birçok dersin sınavı hem yazılı, hem sözlü yapılırdı. Sözlüden kalanın yazılısı da yanardı. Ben bu şartlar yüzündün hukuk fakültesini “iyi” derece ile bitirdim.
Ama şimdi bu anlattıklarım masal oldu.
Önce hoca yok, hoca.
Geçen gün hâkimlik ve savcılık sınavına girenlerin 58’i kopya çekerken yakalandı.
Bu da hukuk eğitimindeki, öğretimindeki iflası göstermiyor mu?
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...
- CHP kapatılır mı?
Kılıçdaroğlu istediğine göre, hayır!..
- “Çok seviyorum” diyerek öldürdü.
Ya sevmeseydi.
- Sana ne ulan!
Özür dilerim, bu kelimeyi yanlışlıkla buraya aldım!..
- Ucuz tatilin yolunu buldular.
Evde oturarak mı?
- Kendi torununu doğurdu.
Anlayan beri gelsin.
- Zuladaki bıçakla duruşmada tehdit.
Bunu da gördük ya...
- Medeniyetimizi yok etmek istiyorlar.
Günaydın...
- CHP’de lider “ön seçim” diyor.
39 milletvekili ise kontenjan adaylığı istiyor.
- Gül adaylığa evet derse.
Yine Gül düşünsün.