"TARABYA"nın adının "Arabya" olduğu günleri hatırlıyorsunuz değil mi?
Yıllarca Akdeniz Bölgesi'nin Türkiye dışındaki sahillerini yazlık olarak seçen Araplar, hedef değiştirmiş, İstanbul'a akmıştı. Özellikle Boğaz'ın bazı bölümleri ile Levent'e kadar uzanan bölgelerdeki evleri adeta işgal etmişlerdi. Yalova ve civarı Arap şehri görünümündeydi... Ataköy de, Adalar da Arap turist alan bölgelerdendi.
Özellikle daha önce Yunanistan'a, Yunan adalarına gidenlerin çoğu İstanbul'a yönelmişti.
1984'te 250 bin, 1985'te 500 bin Arap turist gelmişti.
Boğaz'da emlakçiler vitrinlere Arapça ilanlar asıyorlardı.
Esnaf Arapça konuşmaya başlamıştı.
İstanbul'a para akıyordu.
Sonra ne oldu?..
Neden bu akın artacağına bıçakla kesilmiş gibi bitti, durdu?..
Adamları kazıkladık da ondan.
Onları enayi yerine koyduk da ondan...
Onlar için bir bardak limonatanın fiyatı bile normalin üç katına çıkıyordu. Taksi ücretleri onlardan 5 misli alınıyordu. Her şey öyleydi; zamlı...
Turisti yolunacak kaz gibi görme alışkanlığımızın yanlışlığını, ilk ve en sert ders olarak orada aldık.
Türkiye'yi evleri gibi rahat yaşanacak bir yer olarak gören Arap turistler, bir bıldırcın sürüsü gibi kondukları yerden uçup gittiler. Daha doğrusu kaçıp gittiler...
Bir daha da dönmediler.
* * *
LALELİ'de tabii bir merkez oluştu.
Bavul ticareti merkezi.
Eskiden bavul ticareti için Türkler özellikle Kıbrıs'a giderdi.
Sonra trafik tersine döndü.
Türkiye'ye bavul ticareti için akın başladı.
Ve bu ticarette başrolü Laleli oynadı. Alıcılarsa Rusya'dan, Ukrayna'dan, Romanya'dan, Moldova'dan, Polonya'dan, Yunanistan'dan, Bulgaristan'dan, Gürcistan'dan akın akın geliyorlardı.
1996'da 8.8 milyar dolar olan bavul ticareti geliri 1997'de 5.8 milyar dolara düştü. Gerileme oranı yüzde 39'du...
Bu rakamlar bir çöküşün habercisi oldu.
Türkiye bavul ticareti konusunda da altın yumurtlayan tavuğunu kesme başarısını(!) göstermişti.
Sebep çoktu ama, içlerinde öyleleri vardı ki, Arap turistleri kaçırma nedenleriyle benzer sayılabilirdi.
Özellikle Yunanistan ve Çin bavul ticareti için ülkelerine gelenlere bedava konaklama ve yemek hizmeti verirken, Türkiye, gelen bavulcuların can ve mal güvenliğini bile sağlayamaz olmuştu. Kadınlara "Nataşa" gözüyle bakılıyordu.
Kapkaççıların her köşe başında bir firma kurmaları ve Türk mallarının bavul ticareti pazarlarında itibar kaybetmesi de bir önemli çöküş sebebi oldu.
Fahiş fiyat uygulamaları, kalitenin gittikçe düşürülmesi. Ve tekelleşme, yani birkaç kişinin paçarı ele geçirme teşebbüsü de 40 bini aşkın işyerine sahip bavul ticareti merkezi Laleli'nin sonunun görünmesinin nedenlerindendi.
Arap turistlerin kaçışında da, bavul ticaretinin sonunun görünmesinde de devletin ilgisizliği ise başrolü oynadı.
* * *
ŞİMDİ sıra Türk turizmine geldi.
Onda da alarm zilleri çalıyor.
Türkiye'nin, yüzde 60 oranında turist kaybettiği bildiriliyor.
Ve fatura yine devlete çıkartılıyor.
Tehlike önceden görüldüğü halde alınması mümkün önlemlerin alınamamış olmasında baş sorumlu olarak devlet gösteriliyor.
Türkiye kötü tecrübelerden ders çıkartmasını bilmiyor.
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr