Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       AH şu okullar olmasaydı maarifi ne kadar güzel idare ederdim, diyen Milli Eğitim Bakanı hep anılır.
Şimdi de ah şu mahkumlar olmasa cezaevlerini ne kadar iyi idare ederdik, diyenler hep anılacak.
Birden bire bir af konusu çıktı.
Af teklifleri Türkiye'de hep seçim arifelerinde çıkar. Zaten Türkiye'den başka yerde de çıkmaz.
Bu kez de böyle oldu, seçim kapıda göründü, af da hemen belirdi ve belirir belirmez partiler arasında yarış da başladı.
Çünkü oy gelecek yerden af esirgenmez...
* * *
BU kez affın babası, pardon anası DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit.
O, affın anası ama; oğlu, kızı, evladı bir acımasız katilin elinde can vermiş anaların, babaların acısını yüreğinde hissedecek konumda bir ana mı?
Rahşan Ecevit önerisinin esaslarını, gerekçesini şöyle anlatıyor:
"Adi suçlardan mahkum olanların büyük çoğunluğu, ekonomik ve sosyal düzendeki bozukluktan etkilenerek suç işlemişlerdir. 55'inci hükümetin, daha sağlıklı bir düzene geçilmesi yolunda adımlar atmaya başlamış olması, yeni bir af için uygun bir vesiledir. Böyle bir af, cezaevlerini büyük ölçüde boşaltacağı için hükümetin cezaevlerinde yeni bir düzenlemeye geçiş çabalarını da kolaylaştıracaktır."
İŞTE buradaki son cümle ilginç: "Af cezaevlerini büyük ölçüde boşaltacağı için hükümetin cezaevlerinde yeni düzenlemeye geçiş çabalarını da kolaylaştıracaktır."
Bu nasıl bir becerikli yönetimdir ki, cezaevlerini ıslah için boşaltmaktan başka çare görememektedir.
* * *
AF deyince, Türkiye düşünüldüğünde insannın aklına ilk olarak düşünce suçları ve suçluları geliyor.
Zaten medeni dünyada suç olmayan fiilleri kapsayan bu sınıflandırmaya, yani düşünce suçu sınıflandırmasına girenler affedilecek olsa buna itiraz güç olabilir. Bu af toplumsal uzlaşma için olumlu adım da sayılabilir. Ama onun önünde de pek çokları için engel Anayasa'nın 14. maddesi var.
* * *
DEVLET kendisine karşı işlenen suçları affedebilir. Ama kişilere karşı işlenen suçlarda suçluyu olsa olsa o suçun mağdurları affedebilir.
Onların yerine devlet karar verirse, bu, "kan davalarını", "kısasa kısasları", "bizzat ihkak - ı hakkı" teşvik etmez mi?
Topyekün affı bazı suçlar için öngörmek, geri kalanları için cezalarda kademeli indirimlere gitmek belki sosyal fayda açısından akla daha uygun olanıdır.
* * *
AF deyince bazı ülkelerdeki duruma da göz atmakta yarar var.
Komşumuz Yunanistan'da "genel af" diye bir yola hiçbir zaman başvurulmadı. Yunanistan tarihindeki tek af uygulaması, 1973 yılında o zaman iktidarda olan Albaylar Cuntası'nın siyasi suçlular için getirdiği af oldu.
O dönem Yunanistan'daki cezaevlerinde bulunan yüzlerce siyasi suçlu serbest bırakılırken bu uygulamadan sadece casusluk nedeniyle hüküm giymiş olanlar muaf tutuldu. Yunanistan'da adi suçlular için uygulanan affa hiç rastlanmadı.
ABD'de başkanın belirli durumlarda kişisel af yetkisi var. Bu affın kullanılmasında mahkumun yaşı, sağlık durumu ve davranışı belirleyici faktör oluyor. ABD'de fikir suçu kavramı olmadığından, bu af fiile dayalı durumlarda kullanılıyor. Ayrıca başkanın özellikle ölüm cezası durumunda af istediği hallere rastlanıyor.
Eyaletlerde ise özellikle ölüm cezası konusunda affa gidilmesinde son sözü, Anayasa Mahkemesi'nin görüşünü alarak eyalet meclisi ve eyalet başkanı söylüyor.
Rusya'da ise SSCB döneminde, genel af uygulaması hiçbir zaman gündeme gelmedi. Ülkede bugün de genel af tartışması yapılmıyor. İdam cezaları ise Türkiye'de olduğu gibi uygulanmıyor.
İngiltere'nin yakın tarihinde herhangi bir genel af ilanı yaşanmadığı gibi, özel durumlarda da kraliçe ya da kralların af yetkisini çok ender koşullarda kullandığı görülüyor.
Ancak bu yıl 10 Nisan tarihinde imzalanan Kuzey İrlanda Barış Anlaşması uyarınca, bölgede terör olaylarına karışmış hükümlülerin, 2 yıl içinde aşamalı olarak erken tahliyesi, genel affa en yakın örnek olarak sayılıyor. Bu erken tahliye kararı da, terör örgütlerinin gelecek iki yıl içinde silahlarını teslim etmeleri koşuluna bağlı olarak gerçekleşecek.



Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr