Ayrıca, "sözde Ermeni soykırımı"nı parlamentolarına taşıyan birçok Avrupa ülkesinin tarihlerinin de soykırımlarla dolu olduğu belgelendi.Fransa Dışişleri Bakanı Barnier'nin geçen günlerde Cezayir'den gelen tepkiye karşılık, "Bu konuyu bir komisyon kurarak tarihçilere bırakalım" yönündeki açıklaması, Türkiye'nin Fransa'ya karşı elini güçlendirdi.* * *Sözde Ermeni soykırımını kabul eden ülkelerden biri de Rusya...Stalin döneminde (1934-1939) Ahıska Türkleri, Kırım Tatarları ve Yakut Türkleri zorunlu göçe maruz bırakılmıştı. Sibirya'ya sürülen Kırım Tatarlarından 200 bini yollarda ölmüş veya öldürülmüş, Sovyetler Birliği'nin sabıka dosyasında yer almıştı.* * *UYGAR dünyanın ele almakta geç kaldığı vahşet Avrupa'nın göbeğinde Bulgaristan'da işlendi.1984-1989 yılları arasında Jivkov yönetimi Türklere soykırım uyguladı.Türklerin Bulgarlaştırılması istendi. Devletler hukuku, insan hakları sözleşmeleri, İnsan Hakları Beyannamesi ayaklar altına alındı. Binlerce Bulgaristan Türk'ü işkence gördü, öldürüldü. 360 bin Türk, yurdunu terk etmek zorunda kaldı, Türkiye'ye kaçtı, sığındı.Uygar Avrupa'nın dikkatini çekmek istiyorum.Daha yeni sayılabilecek bir zamanda, 1984-1989 tarihleri arasında Türklerin isimlerini değiştirme sürecinde, Jivkov rejiminin uyguladığı soykırımın kurbanı olan insanların davası uluslararası bir mahkemede görülmeyecek mi? Daha beklenecek mi? Bekleme bir sebebe dayanıyorsa, neden açıklanmıyor?* * *DÜNYADA 42 büyük katliam yaşandığı halde "sözde soykırım" tasarısını bazı ülke parlamentoları kabul etti.Avrupa Parlamentosu, Vatikan, Fransa Ulusal Senatosu, İtalya Parlamentosu, Lübnan Parlamentosu, İsveç Parlamentosu, Yunan Parlamentosu, Kanada'da Ontario ve Québec asambleleri, Arjantin Parlamentosu, Güney Kıbrıs Rum Kesimi Temsilciler Meclisi, Uruguay Senatosu ve Temsilciler Meclisi, İngiltere, Polonya Parlamentosu.Bunlar siyasi karar verdiler.İşin aslını incelediler mi?İnceleme zahmetine katlansalardı dünyadaki bütün soykırım olaylarını kınarlardı.Bulgarların, Jivkov ve takımının Türklere yaptıkları dahil... TÜRKİYE'yi en çok eleştiren Fransa'nın "soykırımcı" ülkelerin başında yer aldığı biliniyor. Hollanda, Abdullah Öcalan'ı tanık olarak bekliyor. Türkiye'de Sabancı ve sekreterini vurup öldüren Fehriye Erdal'ı unutmadık. Ankara bu katil kızı Belçika'dan istiyor ama yıllardır alamıyor. Öcalan'ı da Ankara Hollanda'ya göndersin de sonra avucunu mu yalasın?"Alan da kaçan mı?" diye bir sözümüz olduğunu Hollanda yoksa bilmiyor mu? Alan da kaçan mı? 2 HAYIR Fransa ve Hollanda halkı AB Anayasası'na "hayır" dedi. Nice Anlaşması yürürlükte kaldı. Fransa'da kullanılan oy oranı yüzde 70 oldu. Yüzde 55 hayır çıktı. Daha çok şehirliler "evet" dedi. Köylüler "hayır".Bu durum, Türkiye'nin AB üyeliğini etkiler mi? Etkilemez. Fransa ve Hollanda'nın hayırı AB'nin iç sorunudur.Zaten reddin birinci günü Türkiye borsaları bundan etkilenmedi. Avrupa Komisyonu da Türkiye için olumlu yönde açıklama yaptı.Türkiye'yi etkileyebilecek başka gelişmeler beklenebilir. Hıristiyan Demokratların başkan adayı Angela Merkel'in Almanya'da iktidara gelmesi, Fransa'da Halk İçin Birlik Partisi lideri Nicholas Sarkozy'nin başa geçmesi gibi.Muhalefete söylenen sözler işbaşına gelince değişebilir ama bunların sözleri pek değişeceğe benzemiyor. En azından bu iki lider Türkiye'nin AB'ye üyelik süresini uzatacaklardır.Türkiye'nin, Fransızların AB Anayasası'na "hayır" demesinin 5. sebebi olduğu da, Fransızların yüzde 12'sinin Türkiye'nin AB'ye üye olacağını düşünerek bunu önlemek için "hayır" oyu verdiği de unutulmamalı. Bu rakamlar Türkiye'nin lehinedir. Bizi etkilemez... TOPBAŞ "Topbaş İstanbul'a göçü durduracak."Öyleyse göçün zararını kabul ediyor demektir.Doğu'da 14 il ve 30 ilçeden en az 5 yıl süreyle organik tarım ürünü alınacak. Bu bölgelerde tarım desteklenerek İstanbul'a göç durdurulacak."Ölme eşeğim ölme" sözü var ya onun gibi bir şey.Bu yapılmasın değil, başlayalım ama o süre başlamadan önce "iş" ve "ikametgâh" bulamayana İstanbul'u yasaklayalım.Gözümüzün önünde telefon kapkaçı yaşanıyorsa, hırsızlıklar artmışsa, gasplar çoğalmışsa, İstanbul işporta ve gecekondu cenneti olmuşsa, yıllardır zapturapt altına alınmayan göçtendir.Bunda oy hesabıyla hareket eden İstanbul'un eski belediye başkanlarının rolü var. Allah onları affetse de İstanbul'da senelerdir namusuyla yaşayanlar affetmez.Kadir Topbaş da o belediye başkanlarından biri olmak istemiyorsa, önce yasak gelmesi için çalışmalı. dheper@milliyet.com.tr Göç hemen durdurulmalı