Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ANKARA'da mafya konulu özel basın toplantısı yapılalı bir hafta oldu.
Sonuç ne?
O toplantıdan önce, 25 Ekim günü bu köşede şu satırlar yer aldı:
"Türkiye henüz Fransa'ya bir yetkili gönderip Çakıcı'nın ifadesini alamadı.
Belki almak istenmiyor. Gerçeklerin daha fazla ortaya çıkmasından korkuluyor.
Ama Ankara'ya medya çağrılıyor, karşılarına çıkartılacak bakanlar ve bürokratlar seçiliyor. Onlara çete soruları sorulup cevaplar alınacak. Ve Emniyet'in Türkbank ihalesiyle ilgili gönderdiği uyarı yazısını kim hasıraltı etti, ortaya çıkacak. Bit yeniği anlaşılacak!..
Oysa günlerdir medya zaten sorularını soruyor, cevaplar bekleniyor, ama alınamıyor. Bugüne kadar medyada çıkan bu sorulara dürüstçe cevaplar verilse, gerçek ortaya çıkmaz mıydı?
Olaylar soru - cevap safhasını aşmış, savcıların sorgusu safhasına gelmiştir.
Onlar sorgulamalı, mahkemeler yargılamalı.
Kolay mizansenlerle akılları ve olayları karıştırmanın alemi yok."
Her şeye rağmen bu toplantı yapıldı.
Toplantıdan önceki günle toplantıdan sonraki gün arasında olayların aydınlanması bakımından ne fark oldu? Üç - beş gün meraklanıldı, sonra; eski hamam eski tas.
Oysa biliniyor. Çeteler bazı devlet organlarıyla iç içe, kucak kucağa olmuş. Peki madem öyle nerede bu işbirlikçiler? Onlar hakkında ne yapılıyor?
Susurluk'tan bu yana iki yıl geçti.
Soruşturma, araştırma ve sonunda basın sorgusu!..
Suçlular nerede?
Özellikle üç meslektaşımız gündemdeki konunun uzmanı oldular. Mafyalar, mafyalaşma ve devletle, iş dünyasıyla mafya ilişkilerini hep sordular; bugün de soruyorlar, herkes soruyor.
Sorular, şüpheler ve tespit edilen çelişkiler dün neyse bugün de o.
Gayret iyi, ama sonuç verirse...
* * *
ÖZEL basın toplantısından sonra toplantıya katılanların izlenimlerinde şu cümleler de yer aldı:
"Bildiklerimizi ayrıntılarıyla öğrenmiş olduk."
"Başbakan Yılmaz'ın bu konuda yeterince hassas davranmadığı anlaşılıyor."
"Başbakan içine düştüğü çelişkileri yeterince izah edemedi."
"Toplantı ikna edici olmaktan uzaktı."
Mafyalaşma bir kısa zaman kesitine maledilecek kadar basit bir olay değil.
Anlaşılıyor ki hem zaman derinliği hem de kapsam genişliği var.
O nedenle de soruşturma bu genişlikte ve hızlı olmalı.
Devlet açısından bakınca, pek çok yetkilinin de mevkileri nedeniyle, kusursuz mesuliyete benzer sorumlulukları olduğu unutulmamalı. Onlar için "farkında olmadım" mazereti geçerli olamaz.
* * *
VE 27 Ekim günü bu köşede sorduğumuz soruyu tekrar ediyoruz:
"Organize suçlarla ilgili yasa tasarısının aylardır Meclis'te bekletildiği bir Türkiye'de çetelerle savaş nasıl başarıya ulaşabilir?"
Dünkü açıklamalar yasa tasarısının 5 Kasım'da, yani perşembe günü nihayet Adalet Komisyonu'na geleceğini müjdeliyordu.
Çeteler kadar hızlı çalışmadıkça, onları yenmek mümkün olamaz.





Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr