HER şeye rağmen umutlu olmamak için neden yok.
İki yıl önceyi düşünün, bir de bugünü.
PKK terörü vardı.
İrtica vardı.
Ama bunlar kadar, belki de bunlardan da büyük bir tehlike olan çeteler vardı, fakat onlar görünmüyordu.
Etkin çevrelerle, hatta bazı devlet örgütleriyle ortak çeteler...
Devlet çeteye teslim olmak üzereydi. Bu yoldaki faaliyetler rahat rahat ve hızla sürdürülüyordu.
Bu gerçek ve büyük tehlike ne zaman su yüzüne çıktı?
Kasım 96'daki Susurluk, çeteler olayının başlangıç tarihi oldu.
Ama işin açık seçik ve bütün haşmetiyle meydana çıkışı kasetlerle başladı.
* * *
"KASET olayı" çetelerce ele geçirilen devletin temizlenmesine neden olacaksa, Türkiye'de en önemli tarihi olaylardan, dönüm noktalarından birini teşkil edecektir.
İyi ama bu nasıl ve ne zaman olacak?
Her kafadan bir ses bir söz çıktığı halde henüz sonuç alıcı bir girişimin izleri yok.
Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu yargı reformunun gerçekleştirilmemiş olmasına bağlıyor bu yavaşlığı. "Parlamento hukuk üretemiyor, adaletin önünü açamıyor" diyor.
Hukukta tabii mahkeme, tabii hakim kuralına DGM'lerle istisnalar getirildiği iddia edilmiyor muydu?
DGM'leri bile izah edebilenler neden çeteler için tabii hakimlerden oluşan ama özel ve hızlı çalışan mahkemeler kuramasınlar?
Usul hükümlerini buna göre düzenleyemesinler?
Organize suçlarla ilgili yasa tasarısının aylardır Meclis'te, komisyonda beklediği bir Türkiye'de bunun mümkün olması kolay mı, denilebilir.
O zaman çetelerle savaş da kısa sürede başarıya ulaşamaz.
* * *
PKK ile mücadele yıllarca rölantide yürüdü. Son birkaç yılda sosyal, kültürel, özellikle de ekonomik önlemlerde hızlılık gerektiği kadar sağlanmasa da, ortak kararlılıkla güvenliği ilgilendiren alanda büyük başarı kazanıldı.
Üstelik Suriye üzerinde savaşı bile göze alan bir baskı uygulandı ve bunda da başarıya ulaşıldı.
Gericilik konusunda da 28 Şubat süreciyle başlayan kesin kararlı tavır bugün de sürüyor.
O konuda da ortak kararlılıkla tarihi bir mesafe alındı.
Hatta mücadeleye konu olan aykırı görüşleri savunan bazı örgütlü kesimler, bazı konularda da olsa ısrardan vazgeçti ve o konularda şeklen de olsa bir konsensüs sağlandı.
Bugün nasıl sonuçlanacağı, daha doğrusu nasıl sonuçlandırılacağı meçhul tek konu kaldı; çeteler.
* * *
ARTIK Türkiye'de hiçbir yönetim o meçhulü belirginleştirmekten kaçınamaz.
Çeteler ve işbirlikçilerinin ortaya çıkarılması beklentisi artık topluma maloldu.
Öyleyse yapılacak olan bu konuda hüsnüniyetli mevcut hükümete fırsat vermek. "Erkenin de erkeni seçim" diye onları sıkboğaz etmemek.
Üç - beş günlük seçim tarihi çalkantısından sonra dün Baykal'ın da ağzından çıkanlar gösterdi ki seçim tarihi gitti geldi, ama en sonunda yeniden Nisan'a oturdu.
Öyleyse hükümetin önünde altın değerinde bir beş buçuk ay var. Ve çete olayı yalnız hükümetin sorumluluğunda bir olay da değil. İktidar ve muhalefet, en önemlisi Meclis ortak kararlılıkla bu altın süreyi sonuç almak için kullanmalı.
Türkiye bunu bekliyor.
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr