Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her şeyden önce böyle mesnetsiz, böyle dayanaksız, böyle yanlış bir konuşmayı CHPnin liderine, yılların deneyimli politikacısı Baykala yakıştıramadım.Bir programda Milliyetten bir temsilci yokken, bu suçlamalar nasıl olur da mahalle kavgasındaymış gibi sorumsuzca, üst üste sıralanabilir.* * * GELELİM kurultaya...CHPde kazan kaynamaya devam ediyor.Bu aşamada dikkat çeken noktalardan biri şu: Partinin ağır toplarından Sarıgülü ele alıp lehinde, aleyhinde konuşan, liderliğini tartışanın olmaması. Oysa Baykala meydan okuyan, kurultayın yolunu açan en iddialı aday adayı o değil mi? Üstelik bugün, o iddialı Sarıgül, vitrini Livaneliye kaptırmış gibi de görünüyor. Durum, pek sesi sedası çıkmayan Hurşit Güneşin konuşmaya başlamasıyla değişir mi, onu da göreceğiz.Aslında genel başkanlığı, dört aday adayından hangisi kazanırsa kazansın CHPnin değişimi yakalaması imkânsız gibi görünüyor.Çünkü bu kurultay parti içi hesaplaşma anlamı taşıyor, ilkeli bir değişim amacı gütmüyor.Adaylar belli ama kadrolar meçhul.Adaylar belli ama yeni bir program yok.CHP, Cumhuriyetin temel değerlerini savunuyor ama halkın ihtiyaçları hâlâ karşılanmış değil, bu hedefe nasıl ulaşılacak? Halk Partisi, nasıl halkın partisi olabilecek? Geniş halk kitlelerini nasıl etrafında toplayacak?Ulus devletçiliğe devam ama, küreselleşme ve onun gerekleri ne olacak?Sosyal demokrat yeni solculuğun, CHP neresinde yer alacak?6 oktaki halkçılık ilkesi, ne zaman diğer oklara üstünlüğünü ilan edecek?* * * "BEN bir başa geçeyim, her şey düzelir" safsatası, bugün hiçbir partide geçerli olamaz. Bu alaturkalıktan CHPnin de sıyrılması bekleniyor.CHP, Türk toplumunun siyasi garantilerinden belki de en önemlisidir ve onun kişisel çekişmelerle yıpratılmaması gerekiyor.Bu nedenle de Türk halkının ihtiyaçları ve özlemleri doğrultusunda ve çağdaş sol ilkeler ışığında CHPde konsensüse ihtiyaç var.Bunu bugüne kadar yönetimde olanlar ve Baykal sağlayamadı, peki şu acele kongre başarabilir mi?Mümkün gibi görünmüyor. KANAL 7 TVsinde Baykalın sorulara verdiği yanıtları izliyordum. Programın sonuna gelinmişti. Birden irkildim. CHPnin Genel Başkanı, saygınlığı dünyaca malum Milliyeti ve yazarlarını hedef almış, ağzına geleni söylüyor. İstanbuldaki hırsızlık olaylarından ikisinin failleri yakalandı.Geçen akşam bir TV ekranında sokaktaki pek çok vatandaşa bu soruldu. Cevapları sanki birbirinin kopyası gibiydi: "Onlar hatırlı kişiler, biz halkız. Bizim evimize hırsız girse yakalanmaz. Ama hatırlı, güçlü kişilerin evine girerse işte bu iki olayda olduğu gibi yakalanır..." Bu imaj değiştirilmeli. Bazı hırsızlar yakalanır! KUTLU OLSUN Bayramınız kutlu olsun.İslamın iki bayramından birinin, Kurban Bayramının ilk günündeyiz.Toplumda yerleşmişle yeninin yarışması var."Bayram evlerde eş dostla, akraba ve ahbapla kutlanır.""Bayram bir tatil vesilesidir, şehirden uzaklaşılır."Bugün iki anlayışı birden yaşıyoruz.Bu; örf, âdet ve geleneklerimizi inkâr anlamını taşımıyor. Önemlerinin azaldığı manasına da gelmiyor.Belki de bayramlar artık daha geniş bir kapsam kazanıyor.Kutlama alanı, mekânı genişliyor.Bayram ziyaretlerinin yerini turistik gezilerin almasını yeni ilişkiler arayışında bir mesafe kat ediş olarak da görmek mümkün.İster geleneksel, ister yeni şekliyle, ama doya doya yaşadığımız oranda bayramlar amacına ulaşıyor demektir. Yaşamak da bayramdır WASHINGTON Ankara ile Washington arasındaki zıtlaşma sürüyor. 1 Mart tezkeresinin reddinden beri bu böyle. Ankaradaki ABD Büyükelçisi Edelmanın tutumu ve Başbakan Erdoğanın ona randevu vermekteki bekletici tavrı, aradaki soğukluğun dışa yansıması oldu.ABDnin seçimler arifesinde Kerküke Kürt göçüne yeşil ışık yaktığını resmen açıklaması da mevcut soğukluğun üstüne adeta tuz biber ekti.Ankaraya gelen John Abizaid başkanlığındaki heyetle PKK konusunda dişe dokunur bir sonuç alınamaması da dikkatlerden kaçmadı.Üstelik şimdi bölgede yeni bir krizin tamtamları çalmaya başladı. Washington, İranı vurmaya hazırlandığının sinyallerini veriyor. Türkiye yine emrivakilerle karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.Washingtonun iyi niyetinden şüphe ettiren tutumuna karşı Ankara güçlü bir irade ortaya koyamıyor. AKP, muhalefetteyken "IMFyle bağları koparacağız" derdi. Bugün ise anlaşmaları uzatıp duruyor. Ekonomik istikrar IMFnin iki dudağının arasındaymış gibi görünüyor. ABDye karşı Ankaranın elini kolunu bağlayan da yoksa bu mu? dheper@milliyet.com.tr Ne yapmak istiyor?