"ANKARA sakinleri", günü kurtarma telaşı içinde bir karış öteyi görmezken, geleceği düşünme ve dört dörtlük bir öneride bulunma sorumluluğunu Sayın Cumhurbaşkanı Demirel yerine getirdi.
Beğenen olur, beğenmeyen, önemli olan ülkenin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarılması için fikir üretmek, önerilerde bulunmak değil mi?
Herkes önerisini sunacak, fikrini açıklayacak; üzerinde konsensus sağlanabilen uygulanacak.
Ama bu yolda düşünce üreten az...
Kafalar genellikle; "seçim yapalım, koltuk kapalım" formülüne çalışıyor.
Rejimi, sistemi, demokrasiyi, katılımı, istikrarı, adaleti düşünenler duruma hakim olsaydı Türkiye bugünkü kaosu yaşar mıydı?
"Kaos nerede, abartıyorsunuz" diyenler de çıkabilir.
Çalışamayan Meclis, güçsüz hükümet, pamuk ipliği ile birbirine bağlı koalisyon ortakları, hem iktidarcılık, hem muhalefetçilik oynayan bir dış destek.
Bölünmüş merkez sağ, bölünmüş merkez sol. Mesafe alan aşırı uçlar...
Süren bir iç savaş, düzeltilemeyen bir gelir dağılımı adaletsizliği.
Batmış bir sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim sistemi.
Dünyada dostu kalmamış, herkesle kavgalı bir ülke...
Bu malzemeden çıkan manzara kaos değilse nedir?
* * *
SÜREKLİ kaosu yaşamanın verdiği alışkanlık onu hissetmemizi önlüyorsa, algılama kabiliyetimizin körelmesi de kaosun varlığının göstergesi sayılmaz mı?
Bunları, karamsarlığa karamsarlık katalım diye saymıyoruz.
Türkiye'de gidişi sütliman görmenin, rehaveti daha da artırdığını ve artıracağını vurgulamak istediğimiz için tekrarlıyoruz.
Çünkü bizi, rölantide bir Türkiye'ye alıştırdılar, şartlandırdılar.
"İşte sistem bu, işte liderler bu, işte partiler bu, işte durum bu." Sanki bunlar alınyazısı, sanki bunlar kader.
Oysa dinamik Türk halkı ve Türkiye bu atalete mahkum olamaz, layık da sayılmaz.
* * *
ANKARA'da bir küçük grubun Türkiye'yi tıkama pahasına sürdürdüğü "siyaset oyunu"nu sonunda Cumhurbaşkanı Demirel'in bozması tarihi bir şanstır.
Cumhurbaşkanı, sistemi en geniş şekilde tartışmaya açtı. Bunu yaparken önerilerini de ortaya koydu.
Demirel'in köklü değişim planının ana hatları şöyle:
* Başkanlık sistemi.
* İki turlu dar bölge seçim sistemi.
* Yasama ile yürütmenin tamamen ayrılması.
* Senato kurulması.
* Yerel yönetimlerin güçlenmesi.
* Devletin ekonomik çekilmesi.
Demirel'in düşünce ve teklifleri mücerret değil, müşahhas, yani somut.
Tek tek üzerinde düşünülüp, tartışılmalı.
Üretme tembelleri hiç olmazsa tartışma cevvaliyetini gösterebilmeli.
Demirel'in önerilerine hayır diyenler, hiç olmazsa aynı kapsamda kendi önerilerini ortaya koyma sorumluluğunun da bilincinde olmalı.
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr