Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Okul hayatı 4+4+4 mü olmalı? Bu 12 yıl kesintisiz mi olmalı, yoksa kesintili mi olmalı.
Okul öncesi 5 yaşında mı olmalı, 6 yaşında mı?
Din dersi nasıl olmalı?
Maksat İmam Hatiplerin orta kısmını diriltmek mi, değil mi?
Anlayan beri gelsin.
Soru çok.
Cevap yok.
Veya, bol bol tartışma, o kadar...
* * *
Bu, gündemi değiştirmek için yapılmıyorsa ne için yapılıyor.
Eğitimimiz gittikçe kalitesizleşiyor, bu münakaşalarla kalite sağlanacaksa daha da münakaşa edilsin isterim ama benim kanaatim tam tersi...
Liselerimiz dökülüyor.
Üniversitelerimiz lise gibi.
Öyle olmasa bazı özel okullar bu kadar rabette olur muydu?
* * *
Bakın, çocuk yabancı bir dili bilmiyorsa, lise, hatta üniversite de bitse ona iş yok.
Peki lisede, üniversitede yabancı dil öğrenilip de mi mezun olunuyor.
Hayır.
Hiç zannetmem.
* * *
Çocuk daha bir yaşına gelmeden anne baba okul telaşına başlıyor.
Çünkü çocukları yabancı dili hangi okullarda öğrenebilir. Ve iyi bir eğitim görebilir.
Özel okullar pahalı. Yıllık 30-35 milyar isteyen ekseriyette...
Ve bunlar başvuran herkesi okula almıyor.
Anne babayı imtihan edenler bile var.
* * *
Üniversitede ben hukuk fakültesinde de okudum ve iyi derece ile mezun oldum.
Çünkü o zaman 5 dersin 3’ünden “iyi” alma mecburiyeti vardı.
Hem de aynı dersten, hem yazılı hem sözlü sınava girilirdi. Yazılıdan geçen o dersin sözlüsüne girer, sözlüden kalırsa yazılısı da yanardı.
Eğitimi görüyor musunuz... İstersen çalışma.
Hem de hocalar pek ciddi idi. Ve yalnız hukuk dersi değil “yaşam dersi” de verilirdi.
İstanbul hukukun birinci sınıf amfisi 999 kişilikti. Ve Medeni Hukuk hocamız Ferit Hakkı Saymen derste, ders dinlemeyip gazeteye bakan bir arkadaşımızı, görevlileri çağırıp sınıftan attırmadan derse devam etmemişti.
İdare hukuku hocamız Ordinaryus Prof. Sıddık Sami Onar’dı ve yazılıyı verip sözlüye giren bir arkadaşımız siyah gözlüğünü çıkarmadan onun karşısına oturunca, sınavdan çıkarmış ve idare hukukundan sınıfta bırakmıştı.
Daha bunlara benzer çok olay var ama yer yok.
“Bu hocaların yaptığı demokratik değil” diyenler de olacaktır. Ama öğrencilerin iyi yetiştirildiğini inkar edebilir miyiz?
Şimdi lisede de üniversite de hocalar ve dersler üzerinde duran yok. Varsa yoksa ideolojik değişimler, tartışmalar.
Tabii bu şekilde kalite yükselmez, bilakis geriye gider.

Haberin Devamı

Asker sivil oldu
Gazetede bir resim vardı.
Önde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve arkada Kuvvet Komutanları.
Resmin bana göre önemi hepsinin de sivil kıyafetli olmasıydı.
Dikkat ediyorsanız ne zamandır Genelkurmay başkanı da olsa görevdeki askerlerden ses seda çıkmıyor.
Mesela, askerlerimiz niye Afganistan’da? Genelkurmay halka izah etmeli.
Şimdi bir de, her yerde ve her zaman resmi elbise giymemeye dikkat ediyorlar.
Neden böyle oldu acaba?

Haberin Devamı

DOĞRU SÖZE NE DENİR?
Kılıçdaroğlu konuşuyor: “Bunu CHP Genel Başkanı olarak söylüyorum.
Türkiye’de din eğitimine ihtiyaç var. Bunu nasıl vereceğiz?
Bu konuyu uzmanlara bırakmamız gerekir. Çocuklarımız üzerinden siyaset yapılmaz.” Doğru değil mi?

Haberin Devamı

NEVRUZ
İsyan provası

Bu Nevruz, PKK’nın, “ben istediğimi istediğim zaman yaparım” anlamınadır. İsyan provasıdır. Gösterici PKK’lılar, BDP’liler kardeşliği hedef almıştı.
Onların istediği iki grubun birbirine girmesiydi. Oysa büyük ekseriyet “ya sabır” çekiyordu, sabrediyordu. Zeytinburnu esnafının etrafı taşlayan göstericiyi, bölücüyü linç etmek istemesi bu teşhisi değiştiremez, güçlendirir.
Ama şu da unutulmamalı bu “ya sabır” nereye kadar.
Hükümet gerekeni yapıp gösterilere son veremeyecekse halk, çoğunluk kendine düşen görevi yerine getirecektir. PKK’lı olmayan Kürt kökenli kardeşlerimiz de böyle düşünmektedir. Sandık bunu gösteriyor. Bölücülük yapanlar bakın nereden nereye geldi.
Taviz verdikçe daha çoğunu istediler, istiyorlar.
Unutmayalım Barzani “Amacımız büyük Kürdistan, ama daha zamanı gelmedi, gelecek” demişti.
Geldi mi acaba?..

SURİYE
Düşman değil

Suriye diğer bazı Arap ülkelerine benzemiyor. Kim ne derse desin Suriye’de Esad’ı tutanlar var.
İran, Rusya ve Çin de Esad’dan yana. Suriye’de mezhepsel veya etnik bir iç savaş çıkarsa bundan Türkiye’ye ne?
Daha düne kadar Esad Ankara’nın “kanka”sı değil miydi? Ne değişti.
Batı, AB ve ABD Suriye’de iç savaş çıksın böylece İran bir müttefikini kaybetsin istiyorsa buna Türkiye değil İsrail sevinmeli.
Suriye’de etnik ve mezhepsel bir iç savaşı körükleyenler için sonra sıra Türkiye’ye gelecektir.
Ortadoğu’da harita yeniden çizilsin isteniyor.

KIYAM
Ve Muhteşem Yüzyıl

Osmanlı tarihini konu alan TV dizileri çoğalma yolunda.
Önce “Muhteşem Yüzyıl” şimdi de “Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam” dizisi.
Kıyam dizisinin henüz 2. bölümünü bu hafta başında seyrettik.
Ama aralarında dağlar kadar fark var diyebiliriz.
Yani “Muhteşem Yüzyıl” 10 üzerinden 8 alırsa, “Kıyam” 10 üzerinden 3 alabilir.
“Kıyam” için tüm emeği geçenlere teşekkür eden TRT Genel Müdürü Şahin, şunları söyledi; “Ben yapımcısına, yönetmenlerine, senaryo yazarlarına, başta Türkan Şoray Hanım olmak üzere tüm oyunculara yürekten teşekkürlerimi iletiyorum. Tebrik ediyorum. Dizimiz inşallah sizlerle beraber çok izleyici kitlesi yakalar. Bu diziyi daha yayına koymadan satmayı becerdiğimiz için televizyon tarihinde bir ilki başardık. Rekor fiyatla dizinin bölümlerin yurtdışında bir televizyona sattık.”
Evet bir dizinin dışarıya satılması iyi, ama içeride ses getirmesi daha iyi değil mi?
Muhteşem Yüzyıl ses getirdi ama “Kıyam” ona rakip olamayacak zannederim.