EKONOMİDE deprem var.
Depremi olumlu bulanlar var, ihtiyatlı konuşanlar var.
Ama kim ne derse desin inkar edilemeyen, gerçek depremin mevcudiyeti.
Mevduat faizleri ayın birinde düşürülüyor, ayın ikisinde bir daha.
Çünkü birinci düşman faiz. Ve onu düşürmek devletin de, faiz verenlerin de işine geliyor. Onun düşüşündeki moral etki çok önemli bulunuyor ve o etki kullanılmak isteniyor.
Ama mevduat faizinin ikiz kardeşi kredi faizleri henüz beklemede...
Peki bunun sonucunda ne olur?
Herhalde para dövize, gayrimenkule ve diğer entsrümanlara kaçar, diyenler var.
* * *
IMF'yle anlaşma Türkiye'yi bir bakıma rahatlattı, dış kredi kurumlarına Türkiye'ye olumlu bakmaları sinyalini verdi.
Böylece hükümetin iç borcu uzun vadeli dış borca çevirme kapısı aralanmış oldu.
Hükümet de, faiz kıskacının baskısından kurtulmayı ve enflasyonla mücadeleyi daha başarılı yürütmeyi hesaplıyor.
* * *
EKONOMİK manzaraya ihtiyatla yaklaşılırsa şunlar söylenemez mi?
Son günlerde fiyatlar devamlı artıyor.
Fiyatı düşen bir şey yokken nasıl oluyor da enflasyonun düştüğünden söz ediliyor.
Ekmeğe, şekere, çaya, sigaraya, THY hizmetlerine, suya, elektriğe, doğalgaza ve akaryakıta üst üste zamlar gelirken. Ve dolar 268 bin liraya dayanmışken enflasyon düşüyor sözleri nasıl yorumlanabilir?
* Dış borçla iç borcu öde yolu yerine, zor da olsa üretimle açığı kapama yolu denenmeli ama, bu yol neden denenmiyor?
* İçerde zam, dışarda devalüasyonla çıkış yolu aranıyor. Tüketimin kısılması, ihracatın artırılması hesaplanıyor. Böylece adeta bir tüketim vergisi yaratılıyor.
* Türkiye'deki liberalizm de son tedbirlerle sakat bir liberalizm haline gelmedi mi? Fiyatlar serbest bırakıldı ama ücretler sabit hale getirildi. Örneğin memur zamları yüzde 20 ile sınırlandı.
* * *
HÜKÜMETİN saptanmış seçim tarihine rağmen ilk bakışta tedirgin edici de olsa aldığı önlemlere kararlılıkla sahip çıkması, onun hüsnüniyetini gösteriyor.
Yılmaz hükümeti oy kaybını da göze alarak ekonomik ameliyatı yürütmek istiyor.
Her ne kadar koalisyon içinde DSP ve DTP, IMF'yle uzlaşmaya bazı nedenlerle karşı gibi görünseler de, her koalisyon içi ihtilafta olduğu gibi, kısa bir memnuniyetsizlik belirtisinden sonra susmaları normal sayılabilir.
Özellikle daha birkaç gün önce Aktuna'nın ağzından memura yüzde 40'tan az zamma imza atmayız diyen DTP'nin de bu kararlara eninde sonunda katılması hatta savunması da yadırgatıcı olmayacaktır.
* * *
ÖNEMLİ olan deprem mahiyetindeki ekonomik gelişmenin olumlu sonuçlarını alacak zamanın, hükümetin önünde olup olmadığıdır.
Ek kararlar da gerektiren bu uzun ve ince yolu kazasız belasız aşmak ve mutlu sona ulaşmak bu istikrarsız siyasal yapıyla nasıl sağlanacaktır? Esas soru budur.
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr