Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1. Kürt kökenli ama, Türk üst kimliği tanıyanlar,2. Türk üst kimliğini tanımayanlar.Türk üst kimliğini tanıyanlarla bu toplumun bir sorunu yok. Lazlar gibi, Çerkezler gibi, Araplar gibi, Abazalar gibi. Onlar nasılsa, bu Kürt kökenliler de böyle. Bunlardan cumhurbaşkanı, general, milletvekili, meclis başkanı, başbakan olan var. Bakın son hükümete kaç tane Kürt kökenli bakan var. En önemli bakanlıklardan İçişleri'nin başındaki saygıdeğer politikacı Güneydoğu'dan değil mi? Köken farkı da kız alıp vermeyle bir bakıma ortadan kalkıyor sayılmaz mı?* * *Peki "daha çok demokratikleşme" ne demek? Bu lazımsa bütün Türkiye'ye lazım değil mi?Yalnız Güneydoğu'ya, Ankara'nın lütfu olamaz.Ama Güneydoğu'nun bir özelliği var. "Daha çok demokratikleşme" mevcut sosyal yapı sürdükçe, yani ağalık ve aşiret düzeni devam ettikçe laf olarak kalmaz mı?Bu birinci grup için ihmal edilmeyecek şeyin ekonomik canlanma olduğunu unutmayalım.* * *İkinci grup, Türk üst kimliğini kabul etmeyen Kürt kökenlilerdir. Bunlar kendilerine "Kürt" diyorlar. Bunlar ayrı bir devletten, federal sisteme kadar farklı bir arayış içinde ve peşindeler. "Kürt sorunu" işte bunların sorunu.Bunlardan, ayrı bir devlet peşinde olanların, yani Türkiye'yi bölmek isteyenlerin başında PKK geliyor. Başbakan Erdoğan'ın söylemine göre Avrupa devletleri içinde bunlara yardım edenler var. Bunlar PKK'lılara terörist demiyorlar. Bunlar, "Barzani Kuzey Irak'ta müstakil devleti kuracak", sonra Güneydoğu Anadolu yani onların deyimiyle "Kuzey Kürdistan'la birleşecek" diyorlar ve bunu bekliyorlar.Leyla Zana ve arkadaşları ise Anayasa'nın değişmesini, devletin Türk-Kürt devleti olmasını, bu günlerin geride kalmasını diliyorlar."Kürt sorunu" bu gruplar için bağımsızlık veya federalizmdir. Yani üniter devletin yıkılmasıdır.* * *"Kürt sorunu var" diyen Başbakan, bu sorun nedir tarif etmedi. Tayyip Erdoğan, hem İsa'yı hem Musa'yı kızdırdı. Yani hem bağımsızlık veya federal bir devlet isteyenleri tatmin edemedi hem bugüne kadar dağlarda PKK ile savaşanları.Birinci kısımdaki Kürt kökenli kardeşlerimizden söz etmiyorum. İkinci kısımdakilerden söz ediyorum."Kürt sorunu" var demekle Başbakan işi karıştırdı. Adama, "Boşuna mı başbakan oldun, madem sorun var diyorsun, çözümle" demezler mi?* * *"Daha çok demokrasi" bu kişileri, yani ayrı bir devlet isteyenleri tatmin eder mi?Onların istedikleri, amaçları belli. Onların isteklerine boyun eğilecek mi, eğilmeyecek mi? Başbakan silahlı güçleri Türk emniyetini bir yana itti, sanki kendisi soruna kuvvetsiz, silahsız çözerim, gibi bir izlenim verdi.Keşke çözse...Bunlar yani ikinci gruptakiler birinci grup Kürt kökenlileri de baskı altında tutuyorlar. İki türlü Kürt var: TRT TV'sindeki programda aydın gazeteci Ali Bayramoğlu bir şehit anasını azarladı. Bu davranış Bayramoğlu'na hiç yakışmadı. Başka türlü de anayı susturabilirdi. "Sözlerini ezberleyip geldiğini" söyleyerek anayı küçümsemek istedi. Bu da doğru değildi. Yüreği yanan bir anne, profesyonel konuşmacılar karşısında bu kadar güzel konuşabilirdi. BAYRAMOĞLU VE ANNE ESNAF VE Her şey dahil.Bugün, bu usulün düşmanı çok.Niye?"Esnaf kan ağlıyor, kazanamıyor. Turist tatil köyüne geliyor. Şehri görmeden, yiyip içip,eğlenip çıkıp gidiyor" da ondan. Bazıları "her şey dahil"e düşmanlığını böyle izah ediyor.Daha birkaç yıl önce Rodos kadar turisti ağırlayamazdık.Şimdi hem turistik tesislerimiz arttı hem de mükemmelleşti.Bunda "her şey dahil"in de rolü var. Türkiye turistler tarafından tercih edilen ülke oldu. "Her şey dahil"in sayesinde, bazı esnafın (kusura bakmasınlar) kazıklamasından turistler kurtuldukları için.Birkaç yıl önceki İstanbul'u hatırlayın. "Tarabya"nın ismi bile "Arapya" olmuştu. Yalova başta olmak üzere İstanbul, Arap turist istilasına uğramıştı.Ne oldu?Bu turistleri bazı esnaf öyle istismar etti ki, bir kaçtılar, gidiş o gidiş.İstanbul ve civarında "her şey dahil"e yatkın turistik tesisler olsaydı Araplar kaçmazdı.Esnaf kabahati "her şey dahil"de arayacağına, içindeki kendini bilmezleri ayıklasa daha doğru yapar. Zamanla da "her şey dahil" gevşer.Değil mi? Her şey dahil... OTOMOBİL Otomobil sahiplerine "park vergisi" geliyor. Her şeye karşı çıkmak doğru olmaz ama, buna karşı çıkmak boynumuzun borcu sayılır.Amaç; caddeleri, sokakları parselleyen otopark mafyasıyla mücadele ve galip gelmekmiş.Araçlar niye caddelere, sokaklara, kaldırımlara park ediliyor, ona bakan yok.Bu köşede kaç defa okudunuz.Bakın binaların alt katları otopark olacaktı. Otopark yapmayan bina sahibi, belediyeye muayyen bir ödemede bulunacaktı. Bu paralar ile o semtlerde otoparklar inşa edilecekti.Yapıldı mı?Hayır.Yapılsaydı otopark mafyası da olmazdı.Gidin örneğin Maslak'a, Levent'e bakın. Burası Manhattan oldu, ama otopark yok. Motorlu araçlar özellikle servis otobüsleri yollarda, kaldırımlarda.Hani işyerlerinin ilk katı otopark olacaktı.TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı Ziyaeddin Akbulut, bu işler için "medyaya güveniyor"du. İşte medya ihbar ediyor dedik. Bakalım Akbulut ne yapacak? O koca koca işhanlarının alt katlarını otoparka çevirebilecek mi?Akbulut'a bunu soralı günler geçti, ses seda yok. Levent kat otoparkı kapatılalı aylar oldu. Yöneticiler suskun, mafya kazanca devam ediyor. dheper@milliyet.com.tr Bu ne vergisi?