7 Haziran günü, yani bundan 45 gün önce Başbakan Erdoğan şunları söylüyordu:"Türkiyenin 41 yıllık AB serüveni önemli bir dönüm noktasına geldi... Aralıkta tarih verilmemesi halinde biz Kopenhag kriterlerinin adını değiştirir, onu Ankara kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz. Biz Türk milleti olarak dik dururuz."İşte Erdoğanın aklına gelenler bunlar.Başına gelebilecek olansa Almanya Başbakanı Gerhard Schröderin hafta başındaki cümlesinde var: "Türkiye için şartlı evet denilebilir."Tabii ki, ABden müzakere tarihini şartlara bağlı olarak almak Türkiyenin işine gelmez ve bu kabul edilemez.Başbakan Erdoğanın Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chiracla yaptığı görüşmeden de iyimser bir sonuç çıkmadı. Belki de bunda Fransız kamuoyunun Türkiyenin üyeliğine büyük muhalefetinin rolü oldu. Ama sebep ne olursa olsun geldiğimiz noktada Schröder de, Chirac da açık seçik Türkiyenin lehinde konuşmuyor.* * *ALMAN Hıristiyan Demokratlar açıkça "Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için ABye hiçbir zaman üye olamaz" görüşündeydiler. Bu münasebetsiz gerekçeyi daha önceki yıllarda AET Komisyonu Başkanı Jacques Delors ileri sürmüştü. Ona göre "Avrupa Birliği bir Hıristiyan kulübüydü."Jacques Delorsdan bir yıl sonra aynı mazeret yine aleniyete döküldü. Bu kez Fransa Dışişleri Bakanı ve ATnin eski Türkiye sorumlusu Cheysson Türkiye aleyhine kesin şekilde konuştu. Cheysson, "Türkiyeyi ATye almamalıyız" diyordu.DEstaing de, "Türkiyenin alınması ABnin sonu olur" diye tutturmuştu.Son dönemde Türkiye aleyhtarlığındaki öncülüğü Kohl üstlenmişti.* * *HEPSİNİN ötesinde bugün Alman lider Schröderin "şart" söylemi ve Fransız lider Chiracın soğuk tutumu Türkiye için en azından hayal kırıklığı anlamı taşımıyor mu?Bunu Başbakanın Paristeki basın toplantısında 45 gün önceki cümlesini tekrarlamasından da anlıyoruz, "Tarih verilmezse Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapar yolumuza devam ederiz."Erdoğanın tepkisi herhalde yararlı oldu ki, Schröder "şart" sözünü geri aldı.Ecevit 1999da, "Avrupanın olumsuz tutumu sayesinde, biz dünyanın Avrupadan ibaret olmadığının farkına vardık" diyordu.O günden bugüne 5 yıl geçti, yoksa kaderde bugün de aynı sözü söylemek mi var?Bunu temenni etmiyorum. AKLINA gelen başına geldi denir ya, inşallah bu kez bu söz Başbakan Tayyip Erdoğan için söylenmez. Başbakan Erdoğan, Chiracla görüşmesinden sonra Pariste basın toplantısı yaptı.Erdoğanın özellikle ABnin tutumu, Kıbrıs, İsrail ve Ermeniler konusundaki sözleri çok yerindeydi. Eğilip bükülmeden, geri adım atmadan, dobra dobra, doğru bildiğini söylemesi ona puan kazandırdı. BAŞBAKAN DOBRA DOBRA YÜCE DİVAN Son günlerde bir eski başbakanla, 5 eski bakan Yüce Divana sevk edildi...Kim olursa olsun, yaptığı yolsuzluk, usulsüzlük yanına kâr kalmamalı.Bu ilkeden hareketle Anayasamız hükümet üyeleri için Yüce Divanı görevlendirmiş.Ama bu düzen adalet, hakkaniyet ve eşitlik duygularını rahatsız etme sonucunu doğurmamalı.Meclis çoğunluğunu ele geçiren bir parti, ya eski rakiplerinden intikam alma yolunu seçerse...Öyleyse Yüce Divana sevk işlerini de siyasi karar organından alıp yargıya bırakmak daha adil olmaz mı? Yeni düzenleme gerek UCUZ SİGARA Ekonomik sistemin adı ne? Serbest piyasa ekonomisi.Bunun tabii sonucu da fiyatların piyasada, rekabet ortamında oluşması.Bu sistemin sonucu olarak da bazı sigara firmaları fiyatları düşürdü.Sigara zararlıdır, zararlıdır ama önemli bir tüketim maddesidir de. Oysa çelişkiye bakın. Hükümet rekabeti kızıştırıp tüm firmaların fiyat düşürmesini sağlayacağına ucuzluğa karşı çıkıyor. Ucuzlatmaya karşı vergileri artırma tehdidini savuruyor.Fiyat düşmesi tüketicinin lehine iken, ne sebeple olursa olsun hükümet nasıl olur da buna karşı çıkar sonra da "Biz dar gelirliden yanayız" diyebilir. Hükümeti kızdırdı KURUSIKI Kuru sıkı tabanca normal tabancadan daha tehlikeli."Nasıl olsa katil olmam" diye çektiniz mi ve karşınızdakinde gerçeği varsa, siz öldünüz veya yaralandınız, hasmınızı da cezaevine düşürdünüz demektir. İlk yapılacak şey, bunların satışının yasaklanması olmalı. Oysa tam tersi yapılıyor ve bu tabancalar çeşitli ilanlarla özendirile özendirile ucuz fiyatla satışa sunuluyor. En tehlikeli silah İŞKENCE TVde önceki akşam Deşifre adlı programda akıl almaz bir "hayvan katliamı" gözler önüne serildi. Afyonda bir belediye mezbahasında süregelen bu vahşeti aklım almadı.Çok isterdim, o işkencelerle öldürülen hayvanlarla, bu işkenceyi yapan kasapların rollerinin değişmesini... Sözde artık hayvanları koruma yasamız da var. dheper@milliyet.com.tr İnsanlığımdan utandım