Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       YENİ hükümet nasıl kurulacak?
Şimdi cevap aranan soru bu.
Bu şunu gösteriyor:
İşte bugünden yedi ay sonrasının hesaplarıyla meşgul olmaya başladık, aralık ayında olması gerekenle şimdiden meşgulüz. Günlerimizi artık bu doldurur. Çeşitli başbakanlar, bakanlar buluruz. Asıl önemli konular ikinci planda kalır.
Bunun dışında Demirel'in tutumunun ne olacağı tartışması da var.
Demirel; Erbakan - Çiller senedini Cumhurbaşkanlığı'nın anayasal yetkileri nedeniyle yok saymıştı. Onların yeni başbakanı tayin için vermek istedikleri emri yırtıp atmıştı.
Peki şimdi Yılmaz - Baykal uzlaşmasını nasıl yorumlayıp, ne şekilde gündeme alacak?
İşte bu da yedi ay sonrasının şimdiden tartışılması anlamına geliyor. Demirel, "Ben bu durumu günü geldiğinde düşünürüm" dese de.. Realite bu...
Milletvekillerini de telaş aldı.
Sandığın tarihi belli olunca yeniden seçilme heyecanı da yükselmiş olmalı.
Onların aklı fikri artık seçim bölgelerinde olacak.
Yani Türkiye yine kendisini dünya ve ülke gerçeklerinden koparacak, oyalanacak bir konu buldu:
Erken seçim...
* * *
OYSA Avrupa Konseyi'nde bir teklif var...
Türkiye'de yaşayan Türk vatandaşlarının milyonlarcasının azınlık sayılmasını istiyor.
Aynı teklif Avrupa Konseyi'nin Diyarbakır'da elçilik açmasını da öngörüyor.
Fransa Meclis'inin Ermenilerle ilgili Türkiye aleyhinde aldığı karar Fransız Senatosu'na doğru yola çıktı.
Amerika'da, Nazi altınlarıyla ilgili olarak Türkiye aleyhine yayınlar yapılıyor.
Avrupa Birliği ile bağlar iyice koptu.
Ankara'nın çok güvendiği Avusturya Başbakanı bile Türkiye için Avrupa Birliği'nin hayal olduğunu açıkladı.
* * *
BİR yandan enflasyon düşüyor lafları var. Bir yandan da zam yağıyor.
Önce çay fiyatları yükseltildi.
Arkadan Tekel ürünleri zam gördü.
Bu arada, cep telefonları özelleşince konuşmalar ucuzlayacak, dendiği halde çifte fatura bombardımanı başladı.
Ve sonunda akaryakıt fiyatları da arttı.
Oysa kısa bir süre önce; akaryakıtta otomatik fiyatlandırmaya geçilince zam değil ucuzluk gelecek, deniyordu.
Bu, zam furyasının başlamasının ötesinde, bazı bakanların sözlerine inanmanın yanlışlığını göstermesi bakımından da ilginç oldu.
* * *
TÜRKİYE'nin gerçek gündemi dertlerle dolu.
Sanal gündeminde ise politikacıların oyunları var.
Bakın geçen gün İstanbul'daki Euromoney Konferansı'nda konuşan Johns Hopkins Üniversitesi profesörü Steve Hanke; Türkiye'yi muhtemel bir krize karşı uyardı.
Hanke, Türkiye bankacılık sistemindeki açık pozisyonların 1994 yılındaki gibi olduğunu vurgulayarak, devalüasyonun olabileceğini ve Türkiye'nin çok riskli bir dönemde bulunduğunu öne sürdü.
* * *
ÜLKELER kuvvetli hükümetlerle kalkınabiliyor, istikrara, huzura, güce kavuşuyor.
Bizde de bu aranıyor. Hem de uzun süredir.
Bunun içinse tıkanan rejimin, sistemin önünün açılması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı'ndan ülkenin en küçük birimine kadar herkes bunu söylüyor.
Bununsa palyatif tedbirlerle sağlanması, günlük, iki günlük, üç günlük uzlaşmalarla elde edilmesi imkansız.
Parlamenter sistem kalacaksa, seçim ve partiler yasası ilk planda ele alınmadıkça başka konularla oyalanmak krizi kangrenleştirmekten başka ne anlama gelir?



Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr