Her kafadan bir ses çıkıyor.
Ne için?
Seçim için.
Yani seçim heyecanı arttıkça, 7 Haziran yaklaştıkça tahmin ve “atış” kargaşası da çoğalıyor.
Peki, seçim sonucu belli olduktan sonra, yani 8 Haziran’da bugün desteksiz atanlar daha doğrusu maksatlı atanlar ne yapacak, intihar mı edecek?
Onlar Japon mühendis kadar da şahsiyet sahibi değil mi, olamayacak mı?..
Göreceğiz.
Yalnız şunu söyleyelim, 8 Haziran’ı unutmayın ey atıcılar, çünkü biz unutmayacağız, tekrarlıyoruz...
***
Bana göre AKP seçim arifesinde biraz daha dikkatli olmalı. Özellikle Cumhurbaşkanı.
Varsa yoksa başkanlık sistemi.
Anlayan anladı, artık yeter. Koalisyonlar devri bitti, tek parti iktidarı geldi. O da yetmedi şimdi başkanlık. Yeter. Kararı artık sandık versin.
***
Yıllardır ne zannediliyordu, Tayyip Erdoğan AKP’dir. Onun dediği olur. Parti için en iyi o düşünür ve AKP’ye o olmazsa bu kadar oy verilmez.
Ama son günlerde bir çatlak çıktı.
Bülent Arınç çatlağı.
Arınç “Kol kırılır yen içinde kalır” demedi.
Bu çatlağı dünyaya yaydı.
Belki artık onun aleyhine olan “3 dönem” kuralına kızdığı için, belki de başbakan yapılmadığı için. Kim bilir?
Ne olursa olsun AKP yara aldı. Ve bunu Arınç yaptı.
Şimdi AKP’deki bu çatlak telafi edilmeli.
***
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan artık Türkiye’nin Cumhurbaşkanı.
Yani o, bu mevkie yakışır, daha doğrusu o mevkiden beklenir şekilde konuşmalı.
Her gün birkaç kez konuşmak, basit şeylerle uğraşmak doğrusu Cumhurbaşkanı’na yakışmıyor. Bu konuşmalar halkın tansiyonunu yükseltiyor o kadar.
Hele muhalefet de ona cevap verme aşkındaysa. Yani planı olan, projesi olan bir muhalefet yoksa, yalnız Tayyip Erdoğan’a cevapla gününü gün eden tembel bir muhalefet varsa, çok konuşma Cumhurbaşkanı’na hiç yakışmıyor demektir.
Başbakan Başdanışmanı Etyen Mahçupyan ne diyor: “Halkın % 70’i yolsuzluk yapıldığına inanıyor ama yine de oyunu AKP’ye veriyor.”
Bu etkili, güvenilir bir muhalefetin yokluğunu göstermez mi?
***
Meydan bu seçimde de AKP’nin. Öyle görünüyor.
Tayyip Erdoğan’a yakışan, onun geri vitese takmasıyla sağlanabilir.
Yani az konuşup çok iş yaptırmak ve yüzde 50’nin değil yüzde 100’ün kendi vatandaşı olduğunu hatırlamak, öncelikle önayak olduğu, başlattığı “çözüm süreci”ni mutlu sona eriştirmek.
Bu muhalefetin bir projeye dayanmayan, hesapsız, kitapsız atışları arasında tek elle tutulur eleştiri sayılan bölünme korkusunu da ortadan kaldıracaktır.
Az konuşma, anlamlı konuşma, içerikli konuşma ve “çözüm”; seçimden önce, Tayyip Erdoğan’ın başarısı olacaktır.
RODOS
Türklük siliniyor
Birçok kez söyledik...
Bize bir de “Dış Türkler Bakanlığı” lazım.
Biz yurtiçinde birbirimizi yiyoruz ve dış Türkleri unutuyoruz.
Onlarla meşgul olacak, sorunlarına çare bulacak bir sorumlu merci lazım, bu bir bakanlık olabilir, olmalı.
O da “Dış Türkler Bakanlığı” ismini almalı.
Bunu bana TV’deki “Ayna” programı hatırlattı.
Bu kez “Ayna” Rodos’taydı.
Rodos, 2 yüzyıl şövalyelerin, 4 yüzyıl Osmanlı’nın hâkimiyeti altındaymış.
Bugün 3 bin Türk orada yaşıyor.
Türkçe okul yasak olduğu için Türkçe artık kaybolmuş.
Cami çok, Türk eseri çok, ama hepsi bakımsız. İhmalden yıkılıyor. Bazı camiler nikâh salonu yapılmış. Yani Türk izleri, maksatlı olarak, bilerek, istenerek siliniyor.
Türkiye Rodos’u unutmuş.
Oysa Rodos’tan bakınca Türk tepeleri, toprakları görünüyor.
Bize o kadar yakın bu adayı İngilizler Yunanlılara vermiş. O zamandan beri Yunanlılar Türkleri ya kaçırıyor ya da asimile etmeye çalışıyor, ediyor...
Ankara’yı Allah uyandırsın...
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...
- Uçağı düşüren pilot.
İyi ki başbakan değil!..
- Kılıçdaroğlu Derviş’e bakanlık önerdi.
Derviş, “hele bir iktidar olun da”.
- CHP’li eski başkan firarda.
“Kaçanın anası ağlamaz”.
- Ödül almayan Şahan sitem etti.
İyi ki küfür etmedi.
- “Fidan sıkıntısı” manşet idi.
Spiker sıkıntıyı görünce bunu Hakan Fidan sandı.
- 3 yaşındaki okçu attığını vurdu.
Acaba Kılıçdaroğlu’ndan mı ders aldı.
- Kandil’de petrol arama başlıyor.
Ne o, terörist arama bitti mi?
- Erdoğan İran’a adeta savaş açtı.
Demek ki Tahran “ziyareti” tehlikede.
- Süt bunamayı azaltıyor.
Bizim siyasilere tavsiye edilir!..
- Bu yanlıştan dönülmeli.
Doğru var mı?
- Nebahat Çehre: İdealsiz erkek en tehlikesi.
Siyasi konuşma sayılmaz mı?
- Ortak Arap ordusu.
Geç kaldı bile.
- Trafik katliamı.
Artık alıştık...
- Dev projeler devreye giriyor.
Eskiler neydi?
- Dünyanın en büyük barajı Türkiye’de.
Demirtaş’ın söylediği bu baraj o baraj değil.
LANET OLSUN
Teröre lanet...
Daha ne diyelim, lanet, lanet, lanet...
Kimden gelirse gelsin lanet...
O resmi görünce yüreğim cız etti. Savcının başına dayalı tabanca ve sonra sıkılan beş kurşun.
Lanet olsun...
