Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"SEÇİM" demek "aday" demek.
İşte 9 ay sonra da olsa "seçim" deyince aday adayları pazara döküldü...
Özellikle de belediye başkanlığı için, partiler kimlerin peşinde olduklarını belli ettiler.
Öyle anlaşılıyor ki partiler genellikle kendilerine oy sağlayacağını zannettikleri şöhretleri arıyorlar.
Mesela; alın İstanbul'u ele. Bir süre önce yine bu köşede üzerinde durmuştuk, zamanı geldiği için tekrarda yarar var.
İstanbul kaldırımı çiğnemeyenler; semt semt, çarşı pazar dolaşmayı, görmeyi, izlemeyi, bilmeyi, mukayeseyi zevk edinmeyenler, bu şehri idare edebilir mi?
Bu şehir belediye saraylarından, belediye konaklarından, bürolardan, ofislerden, kokteyl salonlarından yönetilebilir mi?
İstanbul'un içinde doğup büyümek, yaşamak, onun havasıyla, suyuyla, tozuyla, toprağıyla, insanıyla yoğrulmak, ona aşık olmak gerekir.
Ve İstanbul'u basamak yapıp, Ankara'ya, Meclis'e kapağı atmayı amaçlamamak, İstanbul Belediye Başkanlığı'nı siyasi amaçlara alet etmemek gerekir.
Var mı partilerin böyle adayları?
* * *
"İSTANBUL Belediye Başkanlığı'na adayım" diyenin bu şehrin güzelliğine güzellikler katacağının da teminatını vermesi, vaatlerini sıralaması beklenir.
Mesela:
Anadolu yakasında Üsküdar'dan Beykoz'a sahil yolu yapacağım.
Tophane'de sahildeki depo ve antrepoları kaldıracağım. Dolmabahçe Sarayı'nın tarihi değeri olmayan cadde üstündeki duvarını yıkacağım. Oralardan Boğaz'a ve saraya pencereler açacağım.
Tophane'den Ortaköy'e sahil yolu inşa edeceğim.
İstanbul'da konut inşaatının, Anadolu ve Rumeli yakasında kurulacak çeşitli uydu kentlerde yoğunlaşmasını sağlayacağım.
Altyapıyı, yolu yapmayana inşaat ruhsatı vermeyeceğim.
İstanbul'a yeni yeni bulvarlar açacağım.
Tüm sanayi birimlerini şehirden çıkartacağım.
İşyerleri, eğlence yerleri ve konut alanlarını kati olarak ayıracağım.
Yap - işlet modeliyle, okul bahçelerinin ve bazı meydanların altlarını da kullanarak otopark sorununu çözüp, yollarda tek bir aracın park etmesine bile müsaade etmeyeceğim.
İstanbul'a göçü, iş ve konut sahibi olma şartına bağlayacağım.
Gecekondu yapmayı, işportacılığı İstanbul'da kimse düşünemeyecek bile... Mevcut gecekonduların yerine blok apartmanlar yapacağım.
Varoşları ıslah edeceğim. Sıvasız, boyasız, çatısız bina bırakmayacağım.
Ana caddelerde birbirine benzemez binalar görmeyeceksiniz. Kaldırımlar temiz, çiçekli ve yürünebilir olacak.
Toplu taşım sorun olmaktan çıkacak. Şehirde trafiğe kapalı merkezler olacak ama buralara çok rahat şekilde toplu taşım aracıyla varılabilecek.
Deniz ve karayolu ulaşımında işbirliği sağlanarak deniz ulaşımına ağırlık vereceğim. Vapurdan inen anında otobüse binip rahat şekilde semtine ulaşabilecek.
Tetanos edecek kadar pis otobüslere, trenlere, toplu taşım araçlarına artık rastlanmayacak.
Tarihi eserler pırıl pırıl olacak ve tümü geceleri aydınlatılacak...
İstanbul çiçek bahçesine dönecek.
Rüşvet, kayırma, torpil gibi kelimeler belediye hizmetleriyle yan yana anılamayacak.
Tüzüğe aykırı gıda satışı, hileli mal satışı imkansız olacak, halkı kazıklamayı kimse aklından bile geçiremeyecek...
Şehir oturarak değil dolaşarak yönetilecek.
Daha, daha, daha...
Var mı bunları vaat edecek olan, söz veren, yapacak olan ve ona kefil olan parti?..




Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr