Ermeniler, Türk sanatı, kültür ve müziğine de hizmet etti; çok sayıda sanatkâr yetiştirdiler.Türklerde matbaanın kullanılmasından 160 yıl kadar önce, Venedik'te matbaacılığı öğrenen Sivaslı Apkar adlı bir Ermeni tarafından, hükümetin izniyle 1567'de İstanbul'da bir matbaa kuruldu.Bu bilgi, "Türk'ün Mavi Kitabı", Ankara Ticaret Odası'nın İsmet Binark imzalı eserinden özetle alındı. Kitapta, daha bilmediğimiz çok noktalar var.* * *1839 Fermanı; 1878 Berlin Kongresi ve 1908 Anayasası'nın getirdiği düzenlemelerle teyit edildi, genişletildi ve Batı'nın teminatıyla milletlerarası bir şekil aldı. İlk iki düzenlemeyle getirilen yeni prensipler çerçevesinde ve Fatih'in 1461'de tanıdığı hak ve imtiyazlardan 400 yıl sonra 1863'te, "Nizamname-i Millet-i Ermeniyan" adıyla, Ermenilere yeni imtiyazlar verildi.Bu imtiyazların en önemlileri: Ermeniler, din ve dünyevi işlerini yürütmek üzere bir reis (patrik) seçme hakkına sahiptir.Ermeni cemaati okullar açmak ve Ermenice olarak eğitim-öğretim yapmak hakkına sahiptir.Ermenilerin evlenme, boşanma, cehiz, nafaka ve mirasla ilgili işlemleri patrikhane tarafından ifa edilir. Gerçekler böyle olduğu halde, Türklerin Ermenilere kötü muamele ettikleri, baskı yaptıkları ve soykırımda bulundukları gibi asılsız iddialar ileri sürmek, iftirada bulunmak için, mantıktan uzak, vicdan ve hakkaniyet duygusundan nasipsiz olmak icap eder. Bu tür asılsız iddiaları kabullenmek ve desteklemek ise, tarih bilgisinden mahrum olmanın da ötesinde, önyargılı ve tek yanlı olmayı gerektirir. Bunun dışında başka bir izah tarzı da yok.Hele "soykırım" iddialarını tartışmayı yasaklamak "barbarlık"ın ta kendisi değil midir? İfade özgürlüğüne ve insan haklarına aykırılık bundan başka nasıl olur?* * *TARİHİN bir döneminde Türkler ve Ermeniler birbirine düşmüştü. Ermenilerin bir bölümü başka bölgelerde oturmaya zorlandı. Bazı Ermeniler düşmanla işbirliğinin sonucuna katlandı. Kurunun yanında Türk ve Ermeni yaşlar da yandı.Şimdi bunları tarihe bırakıp, işbirliği yapma zamanı değil mi? OSMANLI tarihi, Ermenilerden 29 paşa, 22 nazır, 33 mebus, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos, 11 üniversite hocası, 41 yüksek dereceli devlet memuru kaydetmektedir. Ermeni nazırlar arasında Dışişleri, Maliye, Ticaret ve Posta nazırları gibi, devlet hizmetinde son derece önemli makamlarda bulunanlar oldu. Sarıgül hakkında söylenmedik bırakılmadı.Deniz Baykal'ın yolsuzluğu iddia edildi.CHP saymanı hakkında ortaya atılanlar unutulmadı. Neşter-2 davasında savcı, sanıkların beraatini istedi. Daha neler... kimler, kimler... Peki iddiaları ortaya atanlar ne oldu? Onlar şimdi sessiz. Yoksa, "dokunulmazlık" konusuna dokunmayanlar haklı mı? Boş laf mı? ARINÇ Meclis Başkanı Bülent Arınç bunu hep yapıyor.Yani ortaya ekseriyeti kızdıracak bir şeyler atıp, sonra tükürdüğünü yalıyor.Hani Yunanistan'la aramızdaki "12 mil sorunu" ne oldu?Benu Meclis Başkanı Arınç halledecekti ya(!)Ankara'dan işi bilenlerden cevabı alınca oturdu, sustu.Çok biliyorsa konuşmaya devam etmeliydi.AKP'den de boşboğazlığına kızanlar olmuştur."Meclisim, her istediğimi yaparım. İstersem Anayasa Mahkemesi'ni kaldırabilirim."Bu sözler Meclis Başkanı Arınç'ın.Anlaşılıyor ki, Arınç'ın gönlünde, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde başbakanlık yatıyor. Yoksa böyle çıkışlarla kendisini gündemde tutmak istemezdi. Bundan önceki Meclis başkanlarının ekseriyeti gibi ağırbaşlı olurdu.Partisi AKP'nin halkın üçte birinin oyuyla iktidara geldiğini de unutmazdı.Ya, "Söylediğini yap" derlerse...Üstelik Başbakan Erdoğan "Bu tartışmaya girmem" diyerek Arınç'ı yalnız bıraktı. Başbakan olsun!.. SEMTLERDE Bunu kaç defa tekrarladım. Yine yaz geldi. Bir defa daha tekrarlayalım. İstanbul'un Şanzelize'si neresi?Bana göre değişmedi, gene de Bağdat Caddesi.Ben, 1. Levent'te oturuyorum. O canım biblo semti belediye başkanları işyeri merkezi yaptı. Dar kaldırımlar otopark oldu.Nişantaşı'nda çok güzel, iç açıcı kafeler var, ama dolaşmak mümkün değil. Hem kaldırımlar dar, hem yollar otopark ve hem de kafelerin bulunduğu caddelerin boyu kısa, dolaşamazsınız.Bebek bakımsız, kaldırım inşaatı bitmedi, daha Rumelihisarı'na varmadı. Bebek'te denize çıkıntı yaparak yaya kaldırımını genişletmek lazım.Sonra binlerce kişinin gezdiği o kaldırımların kenarı tekne garajı gibi. Orada park ediyorlar, hatta tamir ediliyorlar. Denizi görmek zor.Balık tutanların, doğurduğu tehlike bir yana, pislikleri ile meşgul olan belediye zabıtası yok.Kafeleriyle Şanzelize hasreti gidermek bir Bağdat Caddesi'nde mümkün.Sanki orası Avrupa, bizim oturduğumuz yer Levent, Asya. dheper@milliyet.com.tr Kafeler yetersiz