BU seçim olmaz.
Bunu ilk kez söylemiyoruz.
Erken seçim kararı yanlış bir karardı...
İşte gördünüz Başbakan erken seçimden vazgeçebileceğini şimdi açıkça ifade etti.
En ilginç ve kestirme tepki Baykal'dan geldi:
"İktidarı desteklemenin sonuna geldik, o iş bitti."
Buna Ecevit'in:
"Bugün alınan kararlardan yarın vazgeçilmesini anlayamıyoruz" şeklindeki sitemini de ekleyin.
İşveren ve işçi kesiminin "seçim kalsın" önerilerini de...
Alın size yeni bir kaos.
Borsa çöktü. Piyasalar karıştı. Faiz çıktı, döviz fırladı. Vergi Kanunu'ndan geri adım atıldı.
Bu ekonomik kargaşa yetmezmiş gibi siyasal kargaşa da tuz biber ekiyor.
Sağ - sol bölünmüş, herkes karşısındakini düşman ilan etmiş.
İrtica var, darbe tehlikesi var, terör var, çete var, mafya var, bölücülük var.
Bunlara bir de seçim var - yok kaousunu ekleyin. Bu ülke hala ayakta durabiliyorsa bravo...
Ya bu mevcut kadroların akıllarını başlarına toplamaları lazım ya da yasal yoldan tasfiyeleri...
Seçin birini...
"ETKİNLİK" yapmış olmak için bir şeyler yap da ne yaparsan yap...
Şimdi, Cumhuriyet'in 75. yılı nedeniyle de aynı adamsendeci, baştan sağmacı tutumun canlanacağı anlaşılıyor.
Bunun ilk işaretleri var.
Görüyorsunuz TV'lerde ve gazetelerde devletin yaptırdığı resimli kocaman kocaman ilanlar çıkıyor. "Cumhuriyet'in 75. yılı ilanları" TV'lerde insanlar konuşuyor, gazetelerde o resimlerdeki insanların sözleri de yer alıyor.
İlanların ortasında da hikmetli(!) uzunca bir yazı.
Ben doğrusu bu ilanların neye yarayacağına karar veremedim.
"Laf olsun torba dolsun. İşte biz de bir etkinlik yaptık..." içinse yazık.
İlanları yayınlayan gazete ve TV'ler para almıyor ama ilanı hazırlayan şirket bunun için miktarını açıklamadığı bir para alıyor.
O şirket, bu ilanlar için prodüksiyon firmalarına dağıttığı paranın da 2 milyon dolar olduğunu söylüyor...
Yaşasın Cumhuriyet...
DEMİREL, İstanbul'a vizeye karşı çıktı.
Arkasından diğer bazıları.
Ve arkasından yeni İstanbul Valisi trafiğe çıkan araçlara sınırlama için teşebbüse geçti.
Geçici de olsa, vize uygulamak hak, hukuk, eşitlik, adalet ve demokrasiye aykırı(!) ama bazı araçların sefere çıkmasını yasaklamak bunlara aykırı değil!..
* * *
İSTANBUL'a vizeye karşı çıkanlar rahat ve çağdaş bir İstanbul için önerilerini sıralayabiliyorlar mı?
Altyapı eksikliği nasıl giderilecek, kanalizasyon, elektrik, su, asfalt, ucuz ulaşım, doğal gaz, okul, karakol, hastane, adliye, park, estetik bu şehrin azgın genişlemesine, yağmasına nasıl ayak uyduracak?
"Vize olmasın" demek kolay. Nabza göre şerbet verme bakımından da prim yapıcı, popülist... Ama kalıcı olan, marifet olan gerçeği söylemek, söyleyebilmek.
On yıl geçti hala Perpa'ya, İstoç'a, İkitelli'ye gidecek esnafı ve onlarla ilgili binlerce aracı şehrin kalbinden alıp buralara taşıyamayan beceriksiz otorite, nasıl olur da İstanbul hakkında bu kadar rahat olabilir?..
İstanbul'da yapıların yüzde 70'i kaçak, gecekondu. Bu kanunsuzlukta bu eyyamcıların rolü yok mu, teşviki yok mu?
Bunu önlemekde mi hukuka, eşitliğe, demokrasiye aykırı...
* * *
İSTANBUL'da "kurumlar ve kurallar" işlese vize kimin aklına gelir. Benzer önlemler kimin aklına gelir? Oysa şehirde yağma var.
Gecekondulaşma mafyalaşma değil mi? Haksız işgal değil mi? Gasp değil mi?..
Bu konudaki görüşlerini çıkar hesabı yapmadan açık seçik ifade ettikleri için eski vali, şimdiki İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş ile Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ı kutlamak gerek.
Bu arada vizeye karşı çıkmak için geçen gün Üsküdar pazarını seçen milletvekilimizi de unutmamalıyız.
Erken seçim kararından sonra İstanbul'u hatırlayan ve Üsküdar pazarındaki İstanbulluların dertlerini çözümlemeye gelen sempatik ve sevgili milletvekilimizin vizeye karşı olması da bana ilginç geldi.
Sonradan politikacı oldu, ama uyum sağlamış...
Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr