O TV programında da ortaya çıktı ki, bu düşüşte sabotaj ihtimali buzlanma olasılığından çok daha yüksektir. Şimdi hukuki gereği neyse yerine getirilip dosyanın yeniden açılması gerekmez mi?* * *ABDİ İpekçi cinayetinde de, perde arkasının aydınlanmadığı iddiaları hep vardı, bugün de var.Milliyette Derya Sazakla söyleşisinde Abdi Beyin kızı Nükhet kardeşimiz bu noktanın da üzerinde duruyor.Nükhet, Mehmet Ali Ağcayı askeri cezaevinden kimlerin nasıl kaçırdığını da sorguluyor.Papa kendisini vuran Ağcayı bir tarihte cezaevinde ziyaret ediyor, bugünlerde de Ağca ona geçmiş olsun dileklerinde bulunuyor.Bu karmaşık ilişki nasıl başladı bir hatırlayalım.Ağca, İstanbulda Abdi İpekçiyi öldürdükten sonra uzun süre saklandı. Bir ihbar üzerine yakalandı. 25 Kasım 1979 günü ise yattığı İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Kartal Maltepe Askeri Cezaevinden kaçtı.Ağca, kaçıştan bir gün sonra 26 Kasım 1979da büyük bir ihtimalle Cağaloğlunda Milliyete yakın bir binadan bize telefon ediyordu. Yazı işleri müdürü olarak yazı işleri masasında arkadaşlarımla çalışıyordum."Ben Mehmet Ali Ağcayım. Şimdi size bir bildiri gönderdim. Gazetenizin sırasındaki Bilge Eczanesinin önündeki posta kutusuna bakın. Bildirimi orada bulacaksınız."Hemen koşuldu, civarda bir çöp kutusu bulundu, altüst edildi. Böyle bir bildiri yoktu.Zırrr yine telefon:"Ben Mehmet Ali Ağca, bildirimi aldınız mı? Sizin gazetenin köşesinde, Bilge Eczanesi var ya... Onun önünde çöp değil, bir posta kutusu var. Bildirim, posta kutusunda. Bir zarfın içinde. Üstü yazısız, beyaz bir zarfta bildirim..."Bu kez adres tamamdı. Posta kutusu operasyonu hızla tamamlandı.Ağcanın mektubu özetle şöyleydi:"Milliyet Gazetesine...Papayı kesinlikle vuracağım, cezaevinden kaçmamın tek nedeni budur..."Ve bu mektuptan tam bir buçuk yıl sonra 13 Mayıs 1981 günü Ağca, İtalyada Papayı vurdu.* * *O günden bugüne çok şey yazıldı, söylendi.Papayı, Ağcaya vurdurtanların Vatikanın bazı üst düzey yetkilileri olduğu bile "Le Voce" gazetesi tarafından iddia edildi...Ama ne Abdi Beyin öldürülüşünün ne de Papanın vuruluşunun perde arkası aydınlatılabildi.Eşref Bitlisin ki gibi... Geçen gün TVde Ceviz Kabuğu programında Orgeneral Eşref Bitlisin, uçağının düşmesi sonucu şehit olması olayı tartışıldı. Türkiye, ABD karşıtlığında en üst sıralarda yer alıyor. Neden böyle oldu?Şu sebeple bile yeter, "Barzani" boyuna posuna bakmadan Türkiyeye karşı her gün küstahça bağırıp duruyorsa bu kime güvendiği içindir? Sahibine değil mi? Bu durumda tabii ki Türkiyede onun sahibine olan sempati de antipatiye dönecektir. Dönmüştür... Sahibinin sesi HIRSIZLAR Emniyetin "hırsızlık" ve "kapkaç" raporu açıklandı."İşsizlik önlenmeli, kültürel, ekonomik düzenlemeler yapılmalı. Olaylar yalnız polisiye tedbirlerle önlenemez" ifadeleri raporda yer alıyor.Emniyetin tespitleri doğru da olsa, hırsızlıktaki artışı önleme konusunda polise düşen görevi geri plana itemez.Böyle giderse "hırsız yatak odasına girerse ev sahibi için meşru müdafaa hali doğar, salonda yakalanırsa doğmaz" saçmalığına rağmen hırsız vuranlar artabilir.Hırsızı 3-5 ayda salan, mağduru hapse sokan kanun, adaleti sağlayamaz.Hukuk yalnız kanun da değildir. Günün koşulları meşru müdafaada anlayış genişliği gerektiriyor. Bunu yapacak olansa kanunu durumun icabına göre yorumlaması gereken hâkimden başkası olamaz. Ve haksızlıklar... LATİFE HANIM Latife Hanımın belgelerinin açıklanması önlendi. İyi de oldu.Özel hayatın gizliliğine pek de itibar etmeyen ne kadar meraklı varmış, hayret doğrusu.Hele konu Atatürk olunca bunlar mal bulmuş Mağribi gibi hücum ettiler...Belgeler, mektuplar açıklansın histerisinin altında yatan, Atatürkle ilgili istismar edilebilecek bir tek cümle bile olsa bulma iştahıydı.Çünkü Atatürkün Latife Hanımla mutlu bir evliliği olmamıştı. Eşler, kırgınlıklar, hatta kızgınlıklar yaşamıştı.Bu şartlarda Latife Hanımın yazdıklarının objektif olması da pek beklenemezdi.Hevesleri kursaklarında kalanların artık 75 yıl daha sabretmeleri gerekiyor!.. Fırsat kaçtı!.. Uzun lafın kısası... 65ten sonra ne diyebilirdi ki!"AB standartlarına uymadığı için at arabalarına yasak geldi..."Sucuklara dikkat!"İnsan Hakları Kurulu (İHK) Başkanlık Divanı kovuldu."İHKye başvurabilirler.Gazeteler nedense haber yapmış: "Seda Sayan boşandı."Boşanmasaydı haberdi. dheper@milliyet.com.tr Hıncal Uluç, "Seks mutlaka yatak değildir" demiş.