Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Günlerdir her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes başka bir şey söylüyor.
Oysa Türkiye’nin başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Bazısına göre son felakette İsrail’in parmağı var.
Bazısına göre bu, “cemaat”in işi, yani okyanus ötesinden yönetiliyor.
Emniyetle yargı hükümete karşı...
Olanlar, MİT’in PKK ve KCK’yla işbirliği yüzünden.
Hangisi?
Gerçeği bilmesi lazım gelen Başbakan ise susuyor.
Öyleyse ben de bir soru atayım ortaya...
Yoksa bu, iktidar içinde iktidar savaşı mı?
* * *
MİT Başkanı Hakan Fidan: “Ben Başbakan’ın temsilcisiyim” diyor. Ve PKK ile masaya oturuyor.
Öyleyse hareket, aslında Başbakan Erdoğan’a yani AKP iktidarına karşı sayılmaz mı?
MİT Başkanı KCK soruşturmasına dahil ediliyor. İfadeye çağrılıyor.
Çağrılanlardan bazıları için yakalama emri de çıkartılıyor.
Ve MİT mensupları ifadeye gelmezken, yani yargıya meydan okurken, bu girişimlerde bulunan savcı, “yetkisini kötüye kullandığı” gerekçesiyle görevden alınıyor. Ve hakkında soruşturma açılıyor.
Ve MİT mensupları için kanunda acele değişiklik gündeme, daha doğrusu Meclis’e getiriliyor.
Ve bazı memurların ifadeye çağrılması Başbakan’ın iznine bağlanıyor. Yani kişiye özel kanun çıkarılmak isteniyor.
Yani MİT aleni bir şekilde hükümetin korumasına alınıyor. Oysa yürüyen bir soruşturma (KCK) sırasında Meclis bu soruşturma ile ilgili bir karar alamaz, yeni bir kanun da çıkartamaz.
Ama hükümet “Bu kişiye özel kanun değildir. Bazı önemli görevlere yollanmış kişiler hakkında soruşturma açmak Başbakan’ın iznine tabi olacaktır” diyor.
Muhalefetse buna karşı çıkıyor.
* * *
Unutmayalım ki Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ hapiste. Onun cezaevine sokulmasında kimin rolü oldu.
Terörle yıllarca mücadele eden bir orgeneral “terörist” diye hapse atılıyor. Ömür boyu hapsi isteniyor. Bu normal mi?
* * *
Özet şu:
Koalisyon yok.
Etkili muhalefet yok.
% 50’den çok oy alan “tek parti iktidarı” var.
Ama Türkiye’de huzur yok, karmaşa var. Tepedekiler oynuyor, halk seyrediyor.
Ama olaylar, yani kriz Başbakan’ın lehine gelişiyor. Çünkü onun arzuladığı oldu. Çünkü artık münakaşa bitiyor ve Başbakan’a sorulmadan bazı kişiler savcılığa çağrılamayacak bile.
Hakim olmak için adil olmak gerek, bu da unutulmamalı.

Haberin Devamı

DİZİLER UYUTUYOR
“Adını Feriha Koydum” ve “İffet” TV’nin sevilen 2 dizisi idi.
Ama artık seviliyorlar mı?
Hatta seyrediliyorlar mı? Şüpheliyim.
Bunlar gibi o kadar dizi var ki. Mukayese de ediliyorlar. Üstelik seyirci de uzman oldu.
Gelelim başa. Bu 2 dizi artık zamanı şişirme, manasız ve uzun, upuzun konuşmalarla geçiriyor. Bir adamın peşine takılıp gidiyoruz. Sürpriz yok, aksiyon yok, sonra da olamazlar olabilirmiş gibi gösteriliyor. Seyircinin inanması bekleniyor. Yani seyirciye bazı şeyler yutturulmak isteniyor. Dönüp dönüp, benzer olaylar tekrar ediliyor.
Seyircinin en az bu dizileri yazanlar kadar akıllı olduğu unutuluyor.
Hatırlatırım.

Haberin Devamı

KILIÇDAROĞLU ŞANSSIZ!
Kılıçdaroğlu şanssız adam. Her şey onun aleyhine işliyor.
Kayıt yaptırmayı unuttuğu için, daha doğrusu yardımcıları unuttuğu için, o sandığına gidememişti.
Bu günlerce konuşulmuştu.
Şimdi de DİSK toplantısında kırdığı pot konuşuluyor.
Belki de buna şanssızlık demek daha doğru olacak.
Süleyman Çelebi, “MİT’çilere tutuklama kararı” dediğini ancak notu yazan kişinin gürültü yüzünden “MİT’çileri, Çiller” diye anladığını söylüyor.
Kılıçdaroğlu da “Çiller tutuklandı” yanlış haberini DİSK kongresine katılanlara okuyor, duyuruyor.
Ne şanssızlık değil mi?

Haberin Devamı

HALK MUTLU!
Parayla saadet olmaz

“Türkler mutlulukta dünya üçüncüsü.”
İster inan, ister inanma.
Bunu, “İpsos” araştırma şirketi 24 ülkede yaptığı ankete dayanarak açıklıyor.
Bu sonucun şu sözü doğruladığını da ileri sürenlere hak vermezlik edebilir misiniz?
“Parayla saadet olmaz.”
Bu söz bana, fakirin tesellisi gibi geliyor.
Bu sözü acaba zenginler mi icat etti?
Çünkü, saadet yani mutluluk özellikle zamanımızda parasız olmaz, olamaz.
Olur, derseniz anketin gösterdiği Türkiye’deki gibi olur.
Yani, “kimi yer, kimi bakar kıyamet de kopmaz.”
Ve insanlar aç da olsa “mutluyum” diyebilir.
Yani kendilerini aldatır. Ama ne zamana kadar?

KAR VAR
Belediyelerimiz yok

İstanbul’un karda ana yolları açık.
Büyükşehir Belediyesi bu bakımdan başarılı.
Ama ara yollar, sokaklar kardan kapalı.
Yani ilçe belediyeleri başarısız. Daha doğrusu, vurdum duymaz. Acaba belediye başkanları o ara caddeleri sokakları dolaşıp, durumu görüyorlar mı?
Hiç zannetmem.
Bunları atmıyoruz, yaşıyoruz da söylüyoruz.
Oysa ilçe belediyelerinin temizlik örgütü var.
Bunlar normal günlerde yollara, tabir yerindeyse, toz bile kondurmuyorlar.
Ama kar yağdı mı bütün görevliler sütre gerisine... Koydunsa bul...
Oysa belediye başkanları böyle günlerde seferberlik ilan edebilir. Seferberlik kar yolları kapayınca ilan edilmeyecek de ne zaman ilan edilecek?

EMEKLİYE
Borcumu ödüyorum!

Okuyuculardan çeşitli konularda mektup alırız.
Orhan Erden de bu okuyucularımdan.
Bakın mektubunda ne diyor:
“Emekliler konusunda yazmanız için size muhtelif tarihlerde iki mail atmıştım. Yazmadınız, sizden ümidimi kestim. Ancak son defa yazıyorum. Futbolda şikeye verilecek cezaların indirilmesi hakkındaki kanun Cumhurbaşkanı’ndan döndükten sonra Başbakan tarafından hasta yatağında duruma müdahale edilerek bir hafta içinde aynen çıkması sağlandı.
Milletvekillerine zam ve kaymaklı emeklilik kanunu ekspres hızıyla çıkarıldı. Ancak zamlı maaşların 2013 başından itibaren verileceğini hüküm altına alan İNTİBAK kanunu halen Meclis’te bekliyor. Zaten bu kanundan yararlanacak olanlar yetmiş yaşın üzerinde. Bir sene sonra almaya başlayacakları maaşlarını almaya ömürleri yetecek mi? Bir gazeteci bu konuyu yazmaz da neyi yazar.
İki buçuk milyon emekliyi ilgilendiren bu konuda yazmak boyun borcudur, borcunuzu ödeyin lütfen...”
İşte borcumu ödedim, Sayın Orhan Erden...