Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BİR aylık tansiyon düşmeye başladı.
Kriz, savaşa dönüşmeden çözüm yoluna girdi.
Bunda Ankara'nın kararlı tutumunun rolü var.
Belki de son yıllarda ilk kez Türk hükümeti varmak istediği hedef konusunda açık seçik bir mesaj verdi. Ve bu hedefe varmak için neler yapabileceğini net bir şekilde muhatabına yani Şam'a duyurdu.
Aynı anda gereğinde savaşa başvurulabileceği izlenimi tüm dünyaya verilerek etkili çevreler harekete geçirildi, dikkatler konunun üzerine odaklaştırıldı. Askeri hareketlilikle diplomasi atbaşı yürüdü. Asker kullanılmadan ama kullanılabileceği tehdidi ile amaca ulaşıldı. Buna da kriz stratejisi denildi.
Bu tutum yenidir ve başarılı olmuştur.
Bu başarıda Türkiye'ye hemen cephe almayı marifet sayan birkaç ülkenin dışında İran'ın ve de özellikle Mısır'ın gayretleri de etkili oldu.
Uygulama içindeki, "muhalefete yeterli bilgi verilememesi" gibi eleştiriler bundan sonrası için dikkate alınmalı.
Bu eleştirilere rağmen dış hedefe karşı Türkiye'deki siyasi partilerin gösterdikleri birlik ve beraberlik umut verici oldu.
* * *
ŞAM ve Ankara arasında mesaj trafiğini sürdürme görevini Mısır Devlet Başkanı Mübarek'ten devralan Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa'nın geldiği son noktanın şu olduğu anlaşılıyor:
Suriye, Türkiye'ye ihraç edilen terörle ilgili olarak elinden gelen önlemi alacak. Şam bu konuda kararlı olduğu mesajını veriyor. Yani Şam, ülkesindeki PKK varlığını kabul etmiş oluyor.
Suriye'deki terör kampları denetime alınacak. Bu denetimin sıhhatli şekilde yapılıp yapılmadığını, anlaşmaya varılırsa Mısır kontrol edebilecek.
Tüm bunlar Şam - Ankara diyaloğu ile sağlanacak.
Önemli olan savaşın eşiğinden bu noktaya gelinmesi.
Bu, 14 yıllık Ankara - Şam gerginliğinin de sonu olursa bundan en çok Suriye yararlı çıkar.
Suriye Dışişleri Bakanı Faruk Şara'nın dünkü sözleri krize şimdilik konulan noktanın belgesi gibiydi:
"Şam Türkiye'yi düşman görmüyor. Diyalog başladığında ilişkiler daha da iyi olacak."
* * *
ŞAM'la kriz iki şeyi daha gündeme getirdi.
Medya, krizi çok mu büyüttü? Krizi adeta masadan alıp savaş alanına sürükler bir davranış içinde mi oldu?
Olmayanı vermek uzun vadede güvenin yitirilmesine neden olur.
Ama Başbakan'ın Şam'ı hedef alan heyecanlı demeçlerinin yarattığı tansiyon medyanınkinden daha mı düşüktü?
Her şeye rağmen yüksek tutulan bu tansiyonun Türkiye'nin amacını ve kararlılığını Şam'a anlatmakta yararlı olduğu kabul edilirse eleştirilen konu da mazur görülebilir.
* * *
KRİZ sırasında "Sevr" de sık sık gündeme geldi.
Ama belki de Sevr'den önce gündeme gelmesi gereken "Lozan" değil miydi?
Güney sınırımızda, Kuzey Irak'ta Lozan ihlal edilmek üzere. Bağımsız bir Kürt devletinin temeli atılıyor. Suriye'de de yoğun bir Kürt nüfus var.
Lozan ihmal edilecekse, daha doğrusu ihlal edilecekse Türkiye de bu konuda kendisini serbest addedebilir. O zaman da Misak - ı Milli gündeme gelmez mi?
Bu derece önemli bir siyasal deprem bölgesinde yer almak Türkiye'nin şansı mı, şanssızlığı mı tarihçiler karar verecek.




Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr