Günümüzde tartışılan önemli konu çok. Ama bunlar içinde bir konu var ki hepimizi, 75 milyonu çok yakından ilgilendiriyor.
O da “eğitim”.
Biz istediğimiz kadar, “bu konu da sulandı,” diyelim, “bir ülkenin eğitim politikası iki günde bir değiştirilemez,” diyelim. Geçmişte başarısız olmuş bazı Milli Eğitim bakanları ise aksini iddia etmekten çekinmiyor.
Neyse ki onların bu sözlerine pek de değer veren yok.
* * *
Eğitim politikası 75 milyonu çok yakından ilgilendiriyor, dedik.
Öyleyse bu yeni politikayı aşağı yukarı herkes kabul etmeli.
Bu “herkes” bütün fertler değil, onların temsilcileridir.
Yani Türkiye’de eğitim politikası değişecekse, bu CHP, MHP, BDP’nin de fikri alınarak, görüşülerek, müzakere edilerek, partiler arası bir konsensüs sağlanarak yapılmalıdır. Uzmanlar dinlenmeli.
Reformun kalıcı olması ve itirazsız her vatandaş tarafından kabulü ancak böyle sağlanabilir.
Böyle bir değişiklik huzur sağlar, huzur yaratır, kargaşa değil.
* * *
Şimdi yapılmak istenen 4+4+4 değişikliği.
Bununla da gizli amaç, İmam Hatip okullarının orta kısma kavuşturulması deniyor.
Bir kez İmam Hatip okulları, adı üstünde, “imam” yani din adamı yetiştirmek içindir.
Şunu kabul edelim...
Bu okullara Türkiye’nin imam ihtiyacı ne kadarsa o kadar erkek öğrenci alınmalıdır.
Bu da demek değil ki okul çocukları din eğitiminden mahrum bırakılsın.
Din eğitimi veren dersler normal liselere konulmalı ve bu dersler seçimlik olmalı.
Bu dersler de, çocuklara, Müslümanlık yanında Alevilik, Hıristiyanlık ve Yahudilik kuralları da öğretmeli.
Bunlar, “ahlak” dersi değil, bunlar “din” dersleridir.
Ve imam hatip okullarına çocuklarını yollayıp dini bilgiler almasını isteyen veliler de böylece tatmin edilmiş olacaktır.
Bu onların hakkıdır.
* * *
Öyleyse bu kavgaya lüzum yok.
Tekrar edelim.
Normal “liseler” isteyenler için din dersi de verir hale getirilebilir.
Ve “İmam Hatip” liseleri de yalnız “imam” yetiştirir, yani gerçek bir meslek lisesi haline getirilebilir.
Öyleyse kavga, kargaşa niye.
Gizli niyet tartışması, ülkeyi kargaşaya sürüklemez mi?
NEDİM ŞENER HOŞ GELDİN
Nedim Şener 375 gün hapiste yattıktan sonra serbest bırakıldı.
3 arkadaşımızla beraber.
Nedim Şener kurtuldu, özgür oldu.
Dile kolay 375 gün sonra...
Onun özgürlüğü, Türk demokrasisinin de, düşünce özgürlüğünün de, ifade özgürlüğünün de umudu oldu.
Geç de olsa...
Özgür dünyaya hoş geldin Nedim...
Darısı en kısa zamanda bütün hapisteki arkadaşlarımızın başına...
BAKAN ANLATAMADI
Milli Eğitim Bakanı, 1.5 saat konuştu.
Ama tabir yerindeyse bir şey anlamadık, daha doğrusu o anlatamadı.
Dört gazeteci ve bilim adamı TRT1’de sordu, o cevapladı.
4+4+4 sistemini anlattı.
Oysa 5 yaşında bir çocuğun 4+4+4 yaşantısını birinci günden alıp 12 yılın sonuna kadar nasıl geleceğini yıl ve yıl anlatabilseydi, macerayı baştan sona tasvir etseydi belki her vatandaş ne yapılmak istendiğini anlardı.
Oysa şimdi anlamadık.
YEŞİL İSTANBUL
Kıştayız.
İstanbul’da aşağı yukarı yeşil ağaç kalmadı.
Yenileri dikiliyor ama ekseriyet yaprağını döken cinsten. Oysa İstanbul yaz-kış yemyeşil olmalı.
Bunun için de kışın yaprağını dökmeyen ağaçlar gerek.
İstanbul seven(!) belediye yetkililerine hatırlatılır.
İşte Türk kadını, Afganistan’da askerlik yapıyor
(Bu resim yeni çekildi.)
EŞİTTİR
Kadın, erkek
Kadınlara kontenjana karşıyım.
Kadın pozitif ayrımcılığına karşıyım. Niye. Çünkü kadın erkek eşittir hatta tartışılacaksa kadın daha üstün vasıflara sahiptir, diyebilirim.
Bu eşitliği, pozitif ayrımcılık veya kadın kontenjanı bozmaktadır.
Ben buna tahammül edemiyorum, haksız mıyım? Türkiye’nin yarısı kadın, isterlerse Meclis’i kadınla doldurabilirler. O zaman kabinede de daha fazla kadın yer alabilir.
İşyerlerinde de kadınlarımız var, daha çok da olabilir, bu onların elinde. Erkeklerin, ellerinden tutup kadınlara yardımcı olmalarına lüzum yok. Bu bence kadınları küçümsemektir. Oysa kadınlar en az erkekler kadar güçlüdür ve bu güçle erkek egemenliğine kendileri son vermelidir ve verecektir.
MUHALEFET
Geleceğin iktidarı
Baykal konuştu biz dinledik.
Bu konuşma TV’deydi ve aylar sonraydı. O hep susmuştu. Ama CHP’nin iki kurultay yapma acayipliğine dayanamamıştı.
“Anlaşın, birlik beraberlik gösterin bunun için de iki kurultay değil tek kurultay yapalım” dediyse de dinletememişti.
İşte bunun için de iki kurultayın ikisine de katılmamıştı. Demek ki CHP’de iki grup var. Baykal da bunu görüyor ve söylüyor. Hem de bu iki grup ayrı iki kurultay peşinde koşacak kadar ayrı. Baykal bir şeye daha dikkati çekiyor.
Bir yanda mücadele bir yanda müzakere olmaz. PKK şu kadar can alırken, Başbakan Erdoğan’ın görevlendirdiği bazı kişiler PKK temsilcileriyle bir masaya oturamaz. Bu suçtur. Ve savcının o masaya oturanları savcılığa çağırması haklıdır. Onlar gidip ifade vermelidir.
* * *
CHP birlik ve beraberlik içinde “ana muhalefet” görevini hakkıyla yerine getirmeli.
Getirmeli ki ona geleceğin iktidarı diye bakılabilsin.
OKULA
Çingene çocukları
Benim bir torunum var. Efe, 14 aylık. Her cumartesi sabahları onun için “organik pazar”a gidip 7 günlük yiyecek alıyorum. Bu hafta da gittim. Orası “tenakkuz bölgesi”, gecekondularla gökdelenler kucak kucağa.
Bir de baktım otomobilin solunda iki çingene çocuğu yürüyor. 9-10 yaşlarında. Çok güzel çocuklar, ama üst baş berduş, dökülüyor. Sonra onlara pazarda da rastladım. Çöpte bazı şeyler topluyorlar.
Üzüldüm.
Düşündüm. Devlet, ailesi razı olma şartıyla, bu çocukları himayesine alamaz mı?
Onları yurtlara yerleştirip okutamaz mı? İnsan olarak onların günahı ailelerinin boş vermesi, onları okutmaması, giyim kuşamlarına dikkat etmemesi. Bu boşluğu devlet doldurmalı.