Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mübarek gidecek, demokrasi gelecek. İşte Mısır’da beklenti buydu.
Yorumcularımızın çoğu da bunu vurguluyordu.
Mübarek gidecek, demokrasi gelecek.
Sivil iktidar olacak. Hem de ilk cumada.
* * *
Geldi, ama demokrasi mi?
Hayır, asker.
“Geldi” demek bile doğru sayılmaz. Çünkü zaten iktidarda olan onlardı, yine onlar...
Ordunun 23 günlük tutumundan bu belli idi.
Asker, “iyi polis, kötü polis” deyişindeki rolü olağanüstü bir şekilde oynuyordu, oynadı.
Mısır’da iktidar böylece isim değiştirdi ama el değiştirmedi. Askerdeydi yine askerde.
Daha doğrusu, iktidar belki de, bir elden öbürüne geçmiş oldu.
Şimdi askerler “6 ay sonra seçim var, sandığa gidilecek” diyorlar.
Demokrasiyi, demokrasi yapan, yalnız seçim değil ki, sandık değil ki, kurumlardır. Bu da unutulmamalı.
* * *
Bakın Mısır’ı aleni bir şekilde yönetecek Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi Başkanı’nı basın nasıl tanıtıyor.
“Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin Başkanı olarak Mısır yönetiminin başına geçen Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi, 20 yıldır savunma bakanlığı yapıyor. Hüsnü Mübarek’in yakın dostu ve danışmanı olan 75 yaşındaki Tantavi, muhaliflerin ‘Mübarek’in fino köpeği’ diye de tanımladığı bir isim”.
Ve o ismin başkanlığını yaptığı askerler Tahrir meydanını boşalttı, hem de göstericileri döverek.
Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi adına yapılan ilk açıklamada da Mübarek’e teşekkür edilmesi, askerin Mübarek’le, Mübarek’in askerle kaynaştığını göstermez mi?
* * *
İyimser olalım.
Şimdi bir geçiş süreci yaşanacaktır. Mısır halkı bu sürenin çok kısa olmasını istemektedir.
Askerler bu süreyi 6 ay olarak ilan etti.
Bu süre içinde yeni anayasa da yapılacak.
Peki Mısır anayasasında “Laiklik” yer alacak mı?
Yoksa Mısır şeriatla idare edilen bir devlet olmaya devam mı edecek.
Türkiye, Mısır’a model olacaksa Laiklik şarttır ve bunun hazmedilmesi zaman alacaktır.
O yüzden, gerçek demokrasinin yerleşmesi de kısa sürede olmayacaktır.
Mısırlı kardeşlerimizin özlemini duydukları gerçek demokrasiye bir an önce kavuşmalarını dilerim.

Haberin Devamı

Mısır, ne istedi, ne geldi

HANGİSİ DOĞRU?
Başbakan Erdoğan Mısır için konuşuyor.
Bu konuşmalara bakarsanız o Mısır halkından ve o halkın istediklerinden, demokrasiden yana.
Onun için Mısır’da statükoya karşı çıktı. Hep isteği demokrasi, her yerde demokrasi, hemen demokrasi.
Sanki o, Suriye’nin devlet başkanı ile, Ürdün’ün devlet başkanı ile, Katar’ın devlet başkanı ile, İran’ın devlet başkanı ile Sudan’ın devlet başkanı ile kucak kucağa değilmiş gibi.
Sanki buralarda halkın, demokrasi isteklerini destekliyormuş gibi.
Ona öyle, buna böyle davranılır mı?
Bu samimiyet mi?

Haberin Devamı

163 SUBAY
Erdoğan’a düşen
163 subay tutuklandı.
Bunların içinde görevde olan subaylar da var. Komuta kademesinin onda biri içerde.
Böyle bir tutuklamaya dünyada az rastlanır.
Mesela, Kuzey Saha Komutanlığı gibi çok önemli bazı görevler sahipsiz kaldı.
Oysa tutuklama bazı sebeplerle yapılır.
“Delilleri karartma” ihtimali varsa...
Sanıkların kaçma şüphesi varsa...
Ama bu 163 sanık için deliller toplanmıştı.
Sanıkların kaçma ihtimali de yoktu. Çünkü bugüne kadar dışarıda oldukları halde hep duruşmalara gelmişler, hiç kaybolmayı düşünmemişlerdi.
Öyleyse bu tutuklama nedendi?
Kafaları karıştıran bir nokta da şuydu.
Karar mercinde son anda değişiklik yapılmıştı. Buna da sebep olarak rüşvet gösterildi.
Yani tutuklama kararı, değişiklikten sonra verilmişti.
“Yanlış karar verdi” diye hâkimleri dava etme imkânı da kaldırıldı.
Bu tutuklamalar, Türkiye tarihinde ilk kez tutuklananların ailelerinin gösterisine de neden oldu.
Haberi gazeteler manşetten verdi. TV’ler 1. haber yaptı.
Başbakan Erdoğan’a şimdi önemli bir görev düşüyor.
Empati yapmak, yani kendini bu ailelerin yerine koymak. Eğer yaratmak isteyen varsa, intikam duygusunun yaratılmasına imkân vermemek.
Türkiye, askeri darbeleri tarihe gömdü. Asker sivil ilişkileri tam normalleşiyor derken bu büyüklükte bir asker tutuklaması bu normalleşmeyi bombalama sayılmaz mı?
Artık bir yeni ve beyaz sayfa açma zamanı geldi geçiyor.

Haberin Devamı

ODA TV
Hukuk devleti mi?
Oda TV polis tarafından basıldı.
Bu TV’nin idarecileri gözaltına alındı. Bilgisayarlarına el konuldu.
Muhalif bir internet sitesine bu muamelenin yapılması “ileri faşizme gidiş” olarak da tarif edildi.
Her şeyden önce bu girişim Türkiye’de basın özgürlüğünün baskı altında olduğunu göstermiyor mu?
Böyle hukuk devleti olur mu?

3. KÖPRÜ
Boşuna masraf
İstanbul Boğazı’nda yapılacak 3. köprü ihalesinin bu ay içinde gerçekleştirilebileceği bildiriliyor.
414 kilometre uzunluğunda olan ve Garipçe-Poyrazköy güzergâhında yer alacak proje için Yap-İşlet-Devret modeliyle ihaleye çıkılması için gereken onay alındı.
Ama ben bu köprünün güzergâhına karşı olduğumu birkaç kez yazdım.
3. köprü mevcut 2 köprüye yakın bir yerde olmalı ve şehrin trafik yükünü paylaşmalı.
Yoksa boşuna masraf.
Çünkü bu köprünün taşıyacağı ve köprü trafiğinin yüzde ikisini teşkil eden kamyonlar, Silivri’den araba vapurlarıyla karşıya çok daha ucuza taşınabilir.