Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mısır için ne yorumlar, ne yorumlar yapılıyor... Mübarek’e ömür biçenler mi, Müslüman Kardeşler’in kafasından geçenleri okuyanlar mı? 15 gündür ameliyatım nedeniyle evde, çoğunlukla yatakta olduğum için TV’yi kesintisiz izliyorum.
“Tahminim tutmazsa gelip ekranda özür dilerim” diyen bile var. Herkes adeta Mısır uzmanı.
Şimdi ben bekliyorum, kimin tahminleri tutacak, kim atıyor.
Evet, yukarıdaki cümleleri geçen hafta bu köşede okudunuz.
Bugün artık Mısır olayları başlayalı 15 günü geçti.
Çoğu yorumcuların yorumları iflas etti.
Ne kadar da çok “Mısır uzmanımız” varmış(!) demenin yanlış olmadığı anlaşıldı.
“Peki bunun ne zararı var” diyebilirsiniz. Halkımızı yanlış bilgilendirdikleri için zararı var, Doğru değil mi?
* * *
Neyse biz gelelim esas konuya. Mısır 80 - 85 milyonluk bir ülke. Müslüman çoğunluğun içinde 10 milyonda Hıristiyan var.
İsrail’le savaşan ve sonuçta anlaşma yapan bir Arap ülkesi.
ABD’den destek görüyor. Petrolü yok, halkı fakir.
Demokrasi deneyimi hiç olmamış. Önce kral, sonra kral gibi asker kökenli diktatörlerle idare edilmiş.
Yani tekrar edelim hiç demokrasi tecrübesi yok.
* * *
Gösteri yapan 10-15 grubun, yani Mübarek’in hemen çekilmesini isteyen muhaliflerin, ismi üzerinde anlaştıkları bir lider mevcut değil. Meydanı boş bulduğu için kendi ismini ortaya atan bir yalnız adam var, o da El Faradey, o kadar.
Muhalif toplulukların en örgütlüsü “Müslüman Kardeşler.” Onlar da oy hesabı yapıldığında, Mısır halkının ancak % 20’sinin oyunu alabiliyor. Ve Müslüman Kardeşler iktidara gelebilirse, demokrasi ilelebet Mısır’a gelmeyebilir.
* * *
Öyleyse uzatmayalım.
Mısır’da sorun Mübarek’in yok edilmesi değil, Mübarek’ten sonra demokrasinin nasıl kurulacağıdır.
Yorumlar’da, yorumcular da bu soruya ışık tutmalıdır.
Demokrasi tecrübesi olmayan halk ve liderler bu işi nasıl başaracaktır?
Bir geçiş dönemi lazımsa bu nasıl kurulacaktır?
Ordunun, Mübarek yanlılarıyla muhalifler arasında uzun süre yan tutmaması da ilginçtir. İnşallah “gider eteri, gelir beteri” olmaz.
Mısırlı kardeşlerime demokrasi yolunda aydınlık gelecekler dilerim.

Haberin Devamı

SEVİNMEK, ÜZÜLMEK
İnsanoğlu adeta, sevinmek ve üzülmek için yaratılmıştır.Ben de geçen hafta bir sevindim, bir üzüldüm.
Önce sevindim.
İlk defa dede oldum.
Torunum Efe geldi ve dünyalar benim oldu.
Hoş geldin Efe.
Üzüldüm.
Çünkü yıllardır anma günlerinde mezarının başında saygımı eksik etmediğim hocam Abdi İpekçi’nin bu yılki anma gününe, görev bildiğim halde gidemedim. Elimde olmayan sebeplerle orda bulunamadım.
Size bol sevinçler dilerim.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN VE ANNELER
Türkiye faili meçhuller ülkesi olmaya yıllardır devam ediyor.
Aileler toplantı üzerine toplantı yapıyor. Ama bir türlü faili meçhuller faili meçhul olmaktan çıkartılamıyor.
Toplum neredeyse isyan etti ve günümüzde siyasi faili meçhuller ve cinayetler konusunda mesafe alındı.
Başbakanda olaya el koydu ve Cumartesi Anneleri’ni dinledi. Buna sevinmemek mümkün değil. Ama siyasi olmayan cinayetler bürokrasi tarafından adeta görmezden geliniyor. Üzerlerinde yeterince durulmuyor. Ama bazı televizyon kanalları bunları bol bol gündeme getiriyor.
Bunların çoğu önlenmesi mümkünken boş verilen ve önlenmeyen olaylar.
Örnek, kocası tarafından dövülen ve koruma isteyen kadının isteğinin reddedilmesi ve bunun üzerine aynı koca tarafından öldürülmesi.

Haberin Devamı

TÜRKİYE
Rol model mi?
Özellikle bölgemizdeki Arap ülkelerinin başlarına gelenleri görünce halimize şükredelim.
Ve Atatürk devrimlerine bir kez daha teşekkür edelim.
İstilacı Avrupa’ya karşı hem İstiklal Savaşı zaferi, hem de içeride hukuk, laiklik başarısı.
Bugün Türkiye örnek bir ülke ise işte bundandır.
Nüfusunun % 99’u Müslüman’dır, ama medeni kanununu İsviçre’den almıştır.
Ve bu durum yıllar boyunca 74 milyon tarafından hazmedilmiştir. İslamcı sayılan AKP iktidara gelebilmekte ve laik düzen yine de sürmektedir.
Bu Türkiye’nin, Türk halkının başarısıdır. Ve bu karışım kolay olmamıştır. Onun için de bu değişimi, şeriatın hâkim olduğu ülkelerden, mesela Mısır’dan, hemen beklemek mümkün değildir.
Oralara belki sandık gelebilir. Ama demokrasi hemen gelemez.
Bu ülkelerin Türkiye gibi olabilmesi için en aşağı 40-50 yıl lazımdır. Bugün o ülkelerdeki yönetimler ve dış güçler değişimi istememektedir.
Her ülkede de bir devrimci, bir Atatürk bulmak hayaldir.

BATUM
CHP’de her kafadan ses
CHP’li Süheyl Batum’un ordumuz için söyledikleri haklı olarak tepkiyle karşılandı. Özellikle Başbakan sert çıktı.
Batum’unkine benzer sözleri daha önce bir yandaş yazar ve AKP Genel Başkan Yardımcısı kullanmıştı.
Ama Batum’un sözleri orduyu tahrik olarak yorumlandı ve CHP’ye mal edildi.
Bu da gösteriyor ki siyasiler sözlerine çok dikkat etmelidir. Özellikle CHP’de her kafadan başka bir ses çıkması önlenmelidir.

ÖZEL YAŞAM
Defne neden öldü?
“Kamuya mal olmuş kişilerin özel yaşamı olmaz.”
Bu kural “özel hayatların dokunulmazlığı vardır” deyişinin istinasına işaret eder.
Öyleyse genel bir bakışla, mesela siyaset yapanların, artistlerin özel yaşamları gizli değildir; bunlar yazılıp çizilebilir.
Bunları genç yaşta kaybettiğimiz Defne Joy Foster bana hatırlattı.
Onun aleyhine yazılan bir yazı tepkilerle karşılandı. Tepki duyanların bir kısmı da özel hayata vurgu yaptı.
“Bu aleyhte yazılanlar onun özel yaşamını ilgilendirir. Bunları yazı konusu yapmak en masum deyişle haddini aşmaktır,” dediler.
Hayatta olsa onun da özel hayatı yazılabilir, eleştirilebilir, o da cevap verir...
Ama bu, Defne Joy Foster olunca onun artık kendisini savunamayacağı da düşünülmeli.
Yani ölümünün arkasındaki bu yazı, bu eleştiriler her şeyden önce etik ve “şık” sayılamaz.
Hayatta olmayan ve bu nedenle kendini savunamayacak bir kişinin özel hayatını ele almanın haklı bir eleştirisi olacaktır ve olmuştur.