Bakıyoruz, Türkiye'de çoğu kişi ülkenin iyiye gittiği kanaatinde değil.30-40 yıl sonra, parçalanmış bir Türkiye'nin hesabı bugünkü sorumlulardan belki sorulabilecek o kadar.Kırmızı çizgilerimizde olduğu gibi Türkiye'nin bütünlüğünden vazgeçmek zorunda kalacağız.Kalacağız derken kastımız Ankara'dır, bu iyi biline.* * *2006 yılına girdik.Yani Cumhuriyet'in 83. yılındayız.83 yıldır ilk günkü gibi "muasır medeniyet seviyesine" ulaşmak için didiniyoruz. Dile kolay, 83 yıl.Diyeceksiniz ki, "Türkiye neredeydi, nereye geldi görmüyor musun?"Ben de diyorum ki, 83 yılda Avrupa ülkelerine bir bakar, mukayese eder misiniz?Mesela kişi başına milli gelir farkının da farkında değil misiniz?Hâlâ, "gelişmekte olan ülke" olarak 2. sınıf devletler arasında anılmıyor muyuz? Üstelik cari açığı olan, "gelişmekte olan olan" birkaç ülkeden biriyiz.* * *BAŞA dönelim.Yıl 2006 Güneydoğu'da hâlâ Türkçe bilmeyen Türk vatandaşları var.Neredeyse bir yüzyıl geçecek. Bazı vatandaşlarımıza Türkçeyi öğretememişiz.Başta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne bulunan Demokratik Toplum Partisi'ne (DTP) mensup 56 belediye başkanı, Danimarka Başbakanı Rasmussen'e bir mektup göndererek, Türkiye'nin kapatılmasını istediği Roj TV'nin İstanbul, Ankara ya da Diyarbakır'dan da yayın yapmasını talep etti.Bu 56 başkanın isteği Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne 83 yıl sonra başkaldırı değilse nedir?* * *HÜKÜMET 83 yılın sonunda AB'ye teslim oldu.AB'de olmak çoğumuzun rüyası. Ama şerefimizle olursa. Yani AB'nin 25 üyesinden farklı muamele görmeden Türkiye üye olmalı.Oysa Türkiye farklı muameleye tabi tutuluyor ve Ankara buna itiraz edemiyor.Bakın eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu bu konuda ne diyor:"Bizim söylediğimiz, Türkiye'nin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünün zarar görmemesiydi. Bu konuda AB'nin çifte standart uygulamaması gerekir.Muhtariyet, sonra federal sistem gibi talepler gelecektir. Öcalan konfederasyon demeye başladı bile...Bütün bunlar Türkiye'nin parçalanması demektir."Bu konuda Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün de yeni uyarıları var.AB'den de, demokrasiden de, ülke bütünlüğünden de vazgeçemeyiz. İktidar, zor da olsa, buna göre yön tayin etmeli. 2006'da Türkiye'nin yönü değişecek mi? Gidiş iyiye doğru olacak mı? Aynı haber, aynı gün iki farklı gazetede: İhracat Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Bu bir zaferdir.İhracatın 73.4 milyar dolar çıkması zafer sanılmasın, ithalat 115 milyar dolarla onu geçti ve dış ticaret açığımız 42 milyar dolar oldu. BAKTIĞIN YERE GÖRE OYAK Oyak, Erdemir'deki hissesinin yüzde 41'ini ihalede yarıştığı Arcelor'a sattı. Oyak'ın payı yüzde 29.8, Arcelor'un payı ise 20.2 olacak. Özelleştirme öncesi "Erdemir yabancıya gitmesin" diye işadamları milli cephe oluşturup ihaleye katılmıştı.Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy o günlerde şöyle konuşmuştu: "Özelleştirmeye karşı değilim. Bazı alanlardan devletin çekilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama bir Türk Telekom, bir Tüpraş ve Erdemir'in özelleştirilmesini istemiyorum. Bunlar stratejik kuruluşlar. Alın teriyle, gözyaşıyla, canla kuruldu, başla ilerledi ve şimdi biz bunları satıyoruz. Eğer mutlaka satılacaksa, bizlerin elinde olsun, ülkeye gönül vermiş insanların elinde olsun diyoruz."İhale sırasındaki söze mi inanmalı, yoksa ihaleden sonraki davranışa mı?Biz de şaşırdık. Hepimizi şaşırttı AVŞAR Şu Hülya Avşar ömür kadın doğrusu.Tutturmuş "Kaya Bey'den tüp bebek istiyorum" diye."Bize ne?" diyeceksiniz. "Herkesin özel yaşamı kendine."Ama Avşar'ınki özel yaşam olmaktan çıktı, sıktı. Gittiği yerin kapısında iki gazeteci gördü mü hep aynı şeyi söylüyor.Kaya Çilingiroğlu'ndan ise "çıt" yok.O bu davetleri duymuyor mu?Duyuyor ama cevaplamaya değer bulmuyor.Horlama gibi gayri iradi veya saçmalama gibi bir şey diye bakıyor herhalde.Yoksa cevaplardı. Daha doğrusu Hülya Avşar'dan ayrılmazdı ve normal yoldan çocuk yapardı.Eski kocadan şöyle veya böyle sözlü cevap gelmiyorsa, Hülya Hanım şu çocuk muhabbetini artık bıraksa daha iyi olmaz mı? Ne dersiniz! Çocuk mu istiyor! MÜJDE İzmir'in Selçuk ilçesindeki Fatma Güney İlköğretim Okulu'nda, yönetim ve okul aile birliğinin işbirliğiyle yeni yıldan itibaren çantasız eğitim uygulaması başlatılacak.Okul Müdürü Ali Rıza Çelebi, "Aile birliğinin, sınıflarda her öğrenciye birer dolap sağlayarak konunun ekonomik boyutunu çözümlediğini" söyledi.Darısı diğer ilköğretim okulu öğrencilerinin başına. dheper@milliyet.com.tr Çantasız eğitim