Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       DÖNDÜK dolaştık yine seçime geldik.
Üstelik Meclis, erken seçim kararı almışken, şimdi; "onu daha erkene alalım, Aralık'ta seçim yapalım", önerisi ortalığı karıştırdı.
Karıştırma sebebi şu:
Bu tip ani ve hızlı karar değişiklikleri, daha doğrusu kararsızlık gösterileri vatandaşın yönetime olan güvenini sarsıyor. Hem iktidara, hem muhalefete...
Ülkede istikrar olmadığının delilini teşkil ediyor. Kafalarda soru işaretleri doğuruyor.
Erken seçim kararının alınmasının Türkiye'nin ne kadar zamanını çaldığını hatırlayın. Günler, haftalar o tartışmalarla geçti ve sonunda 1999 Nisan'ı seçim tarihi olarak saptandı. Hem de iki seçim bir arada. Genel ve yerel. Şimdi tartışma sil baştan başladı ve Nisan'ı Aralık'a çekme konusunda odaklandı.
Bilindiği gibi bir süre önce, Eylül başlarında Mesut Yılmaz "Hükümetin hizmetlerini yeterli görmeyenler, Türkiye'nin geleceğini erken seçimde arayanlar, eğer bu kararlarından vazgeçerlerse bunu değerlendiririz" diyordu.
Yani bundan bir buçuk ay önce erken seçimden vazgeçilmesi söz konusuydu.
Ama gelin görün ki bugün tam tersi tartışılıyor.
Şimdi şu manzaraya bakın:
Seçimin yapılacağından şüphe edenler var.
Yapılacak bir seçim sonucuna göre yeni ve radikal gelişmeler bekleyenler var.
Normal, zamanında seçim olsun isteyenler var.
Erken seçim kararı var.
Erken seçimi daha da erkene alalım önerisi var.
Böyle bir ortamda, bu kadar hızlı ve gereksiz karar değişimine, daha doğrusu istikrarsızlığa bu toplum nasıl uyum sağlayabilir?
Bu tartışmalar politikacılarımızın ciddiyeti üzerindeki şüpheleri de güçlendirmiyor mu?
* * *
SAYIN Cumhurbaşkanı Demirel de kısa bir süre önce seçimlerle ilgili şunları söylüyordu:
"Seçimlerin Türkiye'ye istikrarlı bir hükümet kazandıracağı hususunda hiçbir işaret yok. Siyasi sistemle ilgili reformlara başvurulmadan seçimler yapıldığı takdirde, istikrarsızlığın derinleşmesinden başka bir sonuç beklenemez. Bugünün koşullarında sandıktan yine çok parçalı bir parlamento çıkar. Hiçbir parti tek başına iktidara gelemez. Sağ da, sol da kendi içlerinde kavgalı olduklarından, daha önce olduğu gibi yine siyasal görüşleri farklı, dünya görüşleri ve hayat felsefeleri farklı 'gayri kabili cem' karakterdeki partiler, iktidar hırsıyla koalisyon hükümetleri kurarlar. Bu tür kimliksiz ve uyumsuz ittifaklar kırılgan ve kısa ömürlü olmaya mahkumdurlar. Bu tür koalisyonların ciddi icraatta bulunmalarını ve bütünlük içinde ülkenin acil sorunlarına çözüm üretmelerini beklemek beyhudedir."
Aynı Demirel'in dünkü sözleri ise yukarıdaki cümleleriyle uyuşmadığı için kafalarda soru işaretleri yaratıcı nitelikteydi. Ne oldu da Demirel kısa sürede fikir değiştirdi?
"Seçimlerin Aralık'ta yapılmasında büyük bir mahsur görmüyorum. Seçimlerin öne alınmasına itiraz etmeyeceğim. Meclis'in birtakım kanunları çıkarmakta zorlukları var. Bunu Nisan ayına kadar taşımamak lazım."
* * *
SEÇİM demokrasidir. Ama seçim olsun diye seçim yapılmaz. Özellikle erken seçim çözüm için anahtardır. Ama çözüm olamayacaksa, sorunların ağırlaşmasına neden olacaksa acelenin ne faydası olabilir ki?
* * *
DÜN, Nisan'da seçime bile itiraz edenlerin bugün onu daha da erkene alma gayretlerini anlamak güç.
Baykal buna "Hesabı ödemeden kaçış hazırlığı" diyor.
Bazıları öneriyi, DSP'nin ve Ecevit'in, ANAP'ın temiz toplum yönündeki başarısızlığına ortak olmaktan kurtulma arzusuna bağlıyor.
ANAP'ın da amacı neden aynı olmasın? Temizleyemediği, bilakis daha da karmaşık hale gelen pislik yumağından kurtuluşun yolu olarak seçimi neden görmesin?
Sebepler ne olursa olsun, ortada güvenilir iktidar adayları yokken, birleşmeler, yeni oluşumlar gündemde değilken, yeni seçim ve partiler yasası hazırlanmamışken, erkenin de erkeni bir seçim faydadan çok zarar getirecektir.




Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr