Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

30 yıl sonra PKK olayı başka türlü de konuşulabiliyor. Yani koyu PKK’cı bilinenler bile realite karşısında gerçekçi oldu.
Buna misal mi istiyorsunuz?
İşte Leyla Zana.
* * *
PKK ne istiyor?
? Apo’ya özgürlük.
? Bütün PKK’lılara af.
? Özerk bölge.
? Kürtçenin 2. resmi dil olarak kabulü.
? Kürtçe eğitim.
Yani PKK kendisine bir statüko istiyor.
Bizim gibilere göre ise sonunda, bağımsızlık yani ayrılık.
Bunun için PKK Kürtler üzerinde baskı uyguluyor.
Oysa ayrılık isteyen Kürt kökenli yok.
Olsa bile az. Çünkü Kürt kökenli kardeşlerimizin isteklerinin yüzde sekseni yerine geldi, diyebiliriz.
İşte Leyla Zana’nın söyledikleri. Bunlar Kürt kökenli kardeşlerimizin düşüncesi sayılabilir. PKK’nın değil.
* * *
Peki PKK’nın yani BDP’nin istediği gibi Kürtçe eğitim dili olarak kabul edilirse dağdaki PKK’lılar iner mi?
“İnmez” diyenler çoğunlukta.
Biz de “inmezler” diyoruz.
Onları ne tatmin eder?
Bölünme, müstakil Kürt devleti.
* * *
Önce Kürt kökenli kardeşlerimiz şunu bilmeli.
Onlar azınlık değil, bu vatanda tabir yerindeyse 1. sınıf vatandaş. Onun için azınlıklara tanınan haklara onlar takılmamalı.
Bölgenin ekonomik geriliğinin ise, bu bölgenin şartlarından doğduğu da unutulmamalı. Ve devletin o şartları yenmek için yıllardır elinden geleni yaptığı da bilinmeli.
Üstelik benzer “iktisadi gerilik”in Orta Anadolu’daki bazı şehirlerimizde varlığı biliniyor.
Onlar da devamlı batıya göç veriyorlar.
Yani iktisaden geri olan yalnız Güneydoğu değil.
Üstelik Güneydoğu’ya yatırım için gidenlerin getirdiği “araç-gereç”i de PKK yakıp yıkıyor.
Tabii bu tehlikeyi gören 100’e yakın Kürt kökenli zengin işadamı da Güneydoğu’ya yatırım yapamıyor.
* * *
Bütünlük ve barış yakın diyorsak, önce PKK’nın silah bırakması lazım. Silah bırakılmalı diyoruz, oysa önceki gün onlar Hakkari’deki gibi askerlerimizi öldürmeye devam ediyorlar.
Silah bırakılmalı ki, PKK, “benim sayemde Kürtler her şeyi kazandı, kazanıyor”, diyemesin...
Sonra PKK’nın partileşerek, isteklerini ilan etmesi lazım.
* * *
PKK artık anlamalı; bu işin sonu yok. Yani PKK’nın “bağımsız devlet”, “bölücülük” isteği yerine gelmeyecek. 100 yıl geçse de gelmeyecek.
En iyisi Leyla Zana gibi artık orta yolu seçmek ve savunmak.

Haberin Devamı

BEDAVA VAPUR
2. Köprü yani Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Kadıköy tarafına geçmek için az geliyor, yetmiyor.
3. bir Boğaz Köprü’sü gerek. Hatta 4.’sü.
Ama yönetim 3. köprüyü kuzeyde yapma kararı aldı ve ihaleyi verdi. Bana sorarsanız o şehir trafiğinde beklenen rahatlamayı yapmayacak. İstatistikler bunu gösteriyor.
Şimdi köprüde 3 aylık bakımın daha ilk günleri trafiği arap saçına çevirdi. Karşıya geçmek, deveye hendek atlatmaktan zor. Saatler sürüyor.
Bu bakım gösterdi ki Boğaz’a acele bir 4. köprü lazım. Üstelik “yap işlet” şeklinde olursa devletin harcaması da gerekmez. Acele başlayalım.
Ama bu bakım süresince Kadıköy’e gidip gelen arabalı vapur sayısını da çok arttırıp, bedava yapalım Sirkeci, Karaköy-Kabataş ve Beşiktaş 3 ay boyunca bu arabalı vapurların iskeleleri olmalı.

Haberin Devamı

PKK’NIN TUTTUĞU YOL DEĞİŞMELİ

BURASI BOĞAZ DEĞİL Mİ?
Boğaz’daki “Sevda Tepesi”ne imar müsaadesi verilmesi eleştiriliyor.
Ama Büyükşehir Belediyesi susuyor.
Belediye yandaki resmi bu köşeye koyduğumuz zaman da sustu.
Çin Seddi gibi beton duvara Boğaz’da kim izin verdi?
Yine soruyoruz, kim izin verdi?

Haberin Devamı

AYKIRI
Sözcü yok mu?

Sürpriz oldu.
Kamuoyu günlerce neyi bekliyordu?
Abdullah Gül, 7 yıl mı, 5 yıl mı Cumhurbaşkanlığı yapacak?
Buna yargı karar verecekti.
Anayasa Mahkemesi kararını açıkladı ama bu karar kamuoyunun beklediği gibi olmadı. Gül 7 yıl cumhurbaşkanlığı yapabilecekti ve 5 yıl için de, bu 7 yılın sonunda, yine aday olabilecekti.
“Anayasaya aykırı bir karar” diyenlere cevap karar merciinden gelmeli. Kim bu cevabı verecek. İşte, Anayasa Mahkemesi’nin bir sözcüsü olmalı ve bu eleştirilere yazılı veya sözlü cevap vermeli. Vermeli ki, halk iki tarafı dinlemiş olsun. Tek tarafın fikir, eleştiri bombardımanı altında karar vermesin.

GÜLEN
Ve gerekçesi

Başbakan, Fethullah Gülen’i yurda davet etti.
Gülen “şimdilik” daveti reddetti.
Yani gelmeyecek.
Önce, özel mahkemeler için cemaatle AKP arasında görüş farkı var. AKP, özel mahkemelerin kaldırılması için çalışıyor.
Cemaat özel mahkemelerin kalkmasını sakıncalı buluyor. “Vesayet müessesesi dirilebilir” diyor. Bunu iki tarafın yazarlarının birbirine zıt yazılarından anlıyoruz.
Sonra Fethullah Gülen, “Türkiye’ye gelir gelmez aleyhine bazı şeyler olabileceğini, kurulu düzenin bozulabileceğini” ifade ediyor. Bunları istemediğini, ihsas ediyor. “Ülkemdeki olumlu şeylere zarar vermemek için kalacağım” diyor.
Bu iki olay, Gülen’in yurda gelmesini engelliyor sayılabilir.
Cemaatin bir stadı doldurabilmesi de onun Türkiye’de aldığı mesafeyi gösteriyor. Öyleyse bu topluluk bu cemaat niye partileşmesin.
“AKP ile cemaat koalisyonu” bozulursa bu niye olmasın? Ama ne Gülen ne de Erdoğan buna meydan vermeyecek gibi hareket ediyor, görünüyor.
* * *
Ben Fethullah Gülen Hocaefendi ile bir kez karşılaştım.
Tatilden İstanbul’a dönerken, bizim araba Afyon’da asfalt yoldaki bir çukura girdi. Ön sağ lastik patladı.
Ve bizim otomobil o hızla geliş yoluna geçip 3 - 4 metrelik yükseklikten bir tarlaya uçup 9 takla attı.
Ben ve karım yaralı idik, şoför arkadaşıma bir şey olmamıştı.
Önce Kütahya Hastanesi’ne, sonra hemen helikopterle Yeşilyurt’taki İnternational Hospital’a getirildik.
Kırıklarımız çoktu.
İşte Fethullah Gülen Hocaefendi o hastanede, karı koca ayrı odalarda yatan bizi ziyaret edip “geçmiş olsun” dedi.
Bu bir incelikti ve bu inceliği anmak, şimdi, yani yıllar sonra benim de bir bakıma borcumu ödemem sayılmaz mı?