Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

BOYUNDAN büyük işe kalkışma...
Azerbaycan'da 1995'teki darbe girişiminde Türkiye'nin rolü varsa bu söz Türkiye'nin küçüklüğünü göstermez. Türkiye'yi yönetenlerin beceriksizliğini, çapsızlığını gösterir.
Bir devletin başka devletin iç işlerine karışması normal kabul edilebilir mi?
İster "normaldir" deyin, ister "normal değildir" deyin, fiilen bu yapılıyor.
Hem de eskiden beri.
Ülkeler ülkelere casuslar yolluyor.
Ülkeler ülkelerde karışıklıklar düzenliyor.
Darbecileri destekliyor.
Yakın tarih bunların örnekleriyle dolu.
Türkiye'nin de bu tip müdahalelere, telkinlere, desteklere muhatap olduğu her "on yılda bir" rivayet şeklinde de olsa söylenmedi mi?
* * *
AZERBAYCAN'daki darbe teşebbüsüyle ilgili olarak önce Ferman Demirkol'u uzun uzadıya dinledik.
Sonra Haydar Aliyev'i ve en sonunda en merak edilen kişiyi; darbe sırasında Bakü'de Türkiye Büyükelçisi olan Altan Karamanoğlu'nu. Bu arada Ferman Demirkol'u Bakü'den alıp getirmekle görevlendirilen, zamanın Başbakanlık Müsteşarı Ali Naci Tuncer de konuştu.
Aliyev'e göre, Ruşen Cevadov'un önderliğindeki darbe teşebbüsünde Türkiye'nin parmağı var.
Çünkü Ferman Demirkol, Türkiye'nin memuru ve darbecilerin yanında.
O kadar ki Türkiye hükümeti darbe teşebbüsünden sonra özel bir şekilde onu Bakü'den aldırıyor. Aliyev, Ferman Demirkol'u teslim ettiğine şimdi pişman.
MİT temsilcisi Ertuğrul Güven de Aliyev'e göre darbecilere çalışıyor.
Türkiye Büyükelçisi Altan Karamanoğlu'nun da darbe teşebbüsü sırasında, Aliyev'i ziyaretinde, Ruşen Cevadov'a daha yüksek görevler verilmesini istemesi de darbecilerle birlikte olduğu kanaatini doğuruyor. Türkiye Büyükelçisi'nin Aliyev'le darbeciler arasında arabuluculuk yapması, Ruşen Cevadov'un tesliminde bile rol alması Aliyev'i Türkiye'nin rolü konusunda kararlı konuşmaya itiyor.
Cevadov'un karargahındaki uydu telefonunun Türkiye'den getirilmiş olması da Aliyev'i "teşebbüste Türkiye var" görüşüne iten önemli unsurlardan biri oluyor.
* * *
TEŞEBBÜS başarılı olsa bu tartışmayı kimse yapmaz, sinsi sinsi de olsa teşebbüste rol alanlar övünür. Ama beceriksizlik söz konusu ise herkes inkar yarışına girecektir, bu tabii...
Ama bu; "Aliyev'in söylediklerinin yüzde yüz kabul edilmesi gerekir, sözleri doğrudur" anlamına gelmez.
Çünkü Aliyev'in itham ettiği Türkler, onun iddialarını kanıtlar ileri sürerek reddediyorlar.
Hatta "Darbe Aliyev'in oyunudur, muhaliflerini saf dışı etmek için düzenlenmiştir" diyenler bile var.
Bu senaryoda sözleri hiç güven vermeyenlerin başında Ferman Demirkol geliyor.
Ne kadar inkar etse de girişimde rol aldığı anlaşılıyor.
Onun Bakü'den Türkiye'ye, özel kurye ve uçakla adeta kaçırılması da dikkat çekiyor.
Bakü Büyükelçimiz, Aliyev'in ithamlarını reddediyor.
Yaptıklarının, darbeyi önleme, tarafları uzlaştırma teşebbüsünden öte bir anlam taşımadığını öne sürüyor.
* * *
TARTIŞMALARDAN anlaşılıyor ki Türkiye olmasa bile Türkler 1995'te Bakü'deki darbe teşebbüsüne bulaşmışlar...
Bundan Ankara'nın da haberi olmuş.
Bu rol alış, darbe nasıl olsa olacak bari Türkiye'nin tercihleri yönünde bir değişim olsun, arzusundan da doğmuş olabilir.
Ama yapılmaması gereken bir şeyi Ankara'ya rağmen yapanlar varsa veya başarılması istenen bir şeyi yüzlerine gözlerine bulaştıranlar mevcutsa, bunun ortaya çıkartılması da gerekir. Çünkü, dedikodu gerçekten daha tehlikelidir.
Bu Türkiye'nin lehine olur mu? Sonuç Azerbaycan'la aramızda doğan soğukluğu daha da artırmaz mı?
Bu endişelerle Demirel'in soruşturmaya soğuk baktığı biliniyor.
Başbakan Yılmaz ise "soruşturma açtırdığını" söylüyor.
Yani Ankara, bu soruşturmayla, kendisinin de içinde olduğu iddia edilen darbe hakkındaki bilgilere üç yıl gecikmeyle sahip olacak, darbedeki kendi rolünü öğrenecek!..
Ve sonuç Türkiye'nin kulağına küpe olacak.




Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr