“Genç bir Özbek girişimciye güvenerek vadeli verilen malın karşılığı bugün Türkiye’ye 550 milyon dolar yatırım olarak döndü…” Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, Cihangir Artıkhocayev ile bir araya geldi; Türkiye sevdasını ve yatırım atağını konuştu...
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır atasözü bugünün dünyasında ne kadar geçerli kestirmek zor.
Buna karşın, genç bir Özbek girişimciye güvenerek vadeli verilen malın karşılığı bugün Türkiye’ye 550 milyon dolar yatırım olarak döndü.
Cihangir Artıkhocayev’i Taşkent Valisi olduğu zamanda tanımıştım.
Daha 17 yaşında bir kuaför salonu ve ayakkabı dükkanı açarak başlayan iş hayatında bugün zirveye ulaşmış birisi
Sahibi olduğu Akfa Holding’de 50 binden fazla insan çalışıyor.
Fakat Cihangir Artıkhocayev’i benim için özel yapan yarattığı başarı hikayesi değil.
O kazandıklarını ülkesine geri vermeyi bilen birisi.
Gelecekte iyi eğitimli gençler yetişsin diye, milyonlarca dolar zarara rağmen dünyanın her yerinden en iyi akademisyenlerini üniversitesine transfer ediyor
Taşkent’in turizmi gelişsin, farklı mutfaklardan, iyi restoranlar açılsın diye 56 Özbek genci dünyanın en marka üniversitelerinden Le Cordon Bleu’da burslu okutuyor, dönenlerin kendi restoranlarını açmaları için destek sağlıyor.
Taşkent’te, opera, sinema, gastronomi gibi uluslararası festivaller düzenliyor.
Yoga Federasyonu Başkanı, farklı dallardaki spor kulüplerinin sahibi ya da destekçisi.
Cihangir Artıkhocayev’in kazandıklarını geri verme alışkanlığında Türkiye de önemli bir yer tutuyor. En son Antalya’ya 550 milyon dolarlık bir yatırım yaptığını duyunca, kendisiyle konuşmak istedim.
Röportaja iş hayatındaki en sıkıntılı durumda bir Türk iş insanının verdiği ve hiç unutmadığı destekle başladım:
-”1994 yılında kurduğumuz firmamız çok küçüktü. 2000’li yıllarda önemli işler yaptık ama 2001 yılında çok zor bir döneme girdik. O süreçte, beni hiç tanımayan bir Türk iş insanı, genç olmama rağmen bana büyük bir güven gösterdi. Ürünlerini, satış gerçekleştikçe ödeme yapmak üzere bana teslim etti. Bu güven sayesinde işlerimiz kısa sürede toparlandı ve hızla büyüdü.”
İkinci sorum elbette Türkiye’ye yaptıkları yatırımlar oldu:
“Türkiye’de inşaat sektörüne adım attık. Türk ortaklarımızla birlikte, %50 ortaklık yapısıyla Antalya’da oldukça büyük bir projeyi hayata geçirdik. Bu proje; konut, otel ve alışveriş merkezinden oluşmakta olup, toplam yatırım değeri yaklaşık 550 milyon dolardır. Günümüzde bu proje, Antalya’nın en büyük inşaat yatırımlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Çok yakında tanıtım kampanyaları başlayacak ve proje kapsamında konut satışları halka sunulacaktır. İnşaat çalışmalarına başlamış bulunmaktayız ve hedefimiz, projeyi 2027–2028 yılları arasında tamamlamaktır. İnşallah, bu projeyi planladığımız şekilde başarıyla bitireceğiz. Türkiye’de iş yaparken şimdiye kadar herhangi bir bürokratik engel ya da olumsuzlukla karşılaşmadık. Özbekistanlı bir yatırımcı olarak hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadığımızı da memnuniyetle belirtmek isterim. Türkiye’de, kendimizi adeta kendi vatanımızda gibi hissederek çalışıyoruz. Aynı şekilde, Türk yatırımcıların da Özbekistan’da benzer bir güven ortamında, rahatlıkla iş yapabildiklerini görüyoruz.
Türkiye’den alınan diziler…
Bu noktada bir parantez açmam gerekiyor. Cihangir Artıkhocayev’in ilginç yanlarından birisi de yatırım cesaretidir. Mesela sahibi olduğu su fabrikasında “Altınlı su” imal ediyor. İlk başta kim alıp içecek denilen bu altınlı su bugün Körfez ülkelerinde çok popüler ve ciddi ihracat rakamlarına ulaşmış durumda. Bu yatırım çeşitliliğinde önemli bir marka da Zor TV. İki yıl önce stüdyolarını gezmiştim, stüdyo ve teknik kapasite olarak Türkiye’deki ortalama kanalların çok üzerinde bir yapı oluşturmuşlardı. Zor TV, Özbekistan’ın en çok izlenen kanalı ve bunda da Türk dizilerinin ve doğru dublajın büyük payı var.
“Özbekistan’da Türk dizilerini yayınlayan birçok kanal mevcut. Ancak biz Zor TV olarak, bu alanda Türk profesyonellerini sürece dahil ettiğimiz için farklılaştık. Türk dizilerini sadece Özbekçeye çevirmekle kalmıyor, aynı zamanda o dizilerdeki duyguları da izleyiciye doğru şekilde aktarmaya özen gösteriyoruz. Yani tercümeyi yaparken, duyguyu da birebir yansıtıyoruz. Bu da Zor TV’nin kendi Özbekçe çevirisini, Özbekistanlı izleyicilerimiz için daha etkileyici hale getirdi. Bir diziyi siz de biliyorsunuz; farklı bir kişi çevirirse bambaşka bir anlam, farklı bir seslendirme ortaya çıkabilir. Ama Zor TV olarak, Türk dizilerine yaklaşımımız ve duygu aktarımımız sayesinde bu yapımlar çok daha popüler hale geldi. Bu nedenle birçok Türk yapım şirketiyle iş birliği içerisindeyiz. Çünkü bünyemizde hem teknik hem de yaratıcı anlamda güçlü bir Türk profesyonel ekibi bulunuyor. Bu da başarımızın önemli nedenlerinden biri. Ben inanıyorum ki, Türkiye’de kaliteli dizi üretimi devam edecek. Biz de gelecekte bu alanda ortak projelerle iş birliğimizi sürdüreceğiz, inşallah.”
“Türkiye’yi anavatan gibi görerek iş yapmak”
Cihangir Artıkhocayev, Özbekistan pazarına giren Türk iş insanlarına her zaman destek veren bir isim. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere bakışını da konuştuk haliyle:
“Son yıllarda Türk iş insanlarının Özbekistan’a olan ilgisi ve yatırımları büyük bir ivme kazandı. Bu gelişmeler yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve duygusal bir bağın da göstergesi. Türk firmalarının iş yapma kültürü, Özbek firmalarının anlayışına oldukça benzediği için taraflar arasında hızlı bir uyum sağlanabiliyor. Türk iş insanları, Özbekistan’da kendilerini adeta ikinci vatanlarındaymış gibi hissediyorlar. Aynı şekilde, Özbek iş insanları da Türkiye’yi ana vatanları gibi görerek iş birliklerini güven içinde sürdürüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız Şevket Miromonoviç’in göreve gelmesinden sonra, Türk iş insanlarına yönelik sağlanan fırsatlar ve destekler önemli ölçüde arttı. Başlangıçta küçük ölçekli firmalar olarak Özbekistan’a gelen birçok Türk şirketi, bugün büyük ve güçlü yapılara dönüşmüş durumda. Örneğin; konut ve otel projelerinin elektrik ve mekanik sistemlerini üstlenen Koç Group, bugün Özbekistan’ın önde gelen inşaat firmalarından biri haline geldi. Anadolu Grubu, Özbekistan’daki Coca-Cola şirketinin hisselerini satın aldı. Ayrıca, Isuzu fabrikasının satın alınması konusunda da ciddi görüşmeler yürütülüyor. Bu örnekler, yalnızca bazı firmaların başarı hikâyeleri değil; aynı zamanda Türk firmalarının Özbekistan’da ne kadar güçlü bir potansiyel yakaladıklarının göstergesidir. Küçük çaplı yatırımlarla yola çıkan bu şirketler, burada büyük projelere imza atma ve kendi kapasitelerini büyütme fırsatı buldular. Bu durum sadece Türk iş dünyası için sevindirici değil. Aynı zamanda Özbek firmaları da Türkiye’de ciddi yatırımlar yapmaya başladı ve büyük projelere imza atıyorlar.
“Türkiye’den öğreneceğimiz daha çok şey var”
Konuşmamız sırasında konu elbette festivallere ve üniversiteye de geldi.
“Bu tür festivaller Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde düzenleniyor. Biz de uygulayıcı bir kurum olarak destekliyoruz yakın zamanda Engilberk Opera Festivali’ni yeniden başlattık. Gerçekten çok sayıda festival organize ediliyor ve ben şahsen de bu tür etkinlikleri seviyorum. Çünkü turizmi geliştirmek açısından festivallerin bir numaralı araç olduğunu düşünüyorum. Festival turizmi, Özbekistan’ı tanıtmak ve turist çekmek adına çok etkili bir yöntem. Örneğin, 2025 yılının Nisan ayında Özbekistan’a 1 milyon turist geldi. Bu, ülke tarihimizde bir rekordur. Oteller doldu, restoranlar doldu, taksiler tamamen doluydu. Bu durum herkes için ekonomik açıdan çok kârlı oldu. Bu anlamda Türkiye’nin uyguladığı sistemle benzerlikler taşıyor diyebiliriz. Turizmi geliştirme sürecinde Türklerden çok şey öğrendik ve birçok işi birlikte çalışarak hayata geçirdik. Ben sanatı geliştirmenin sadece turizmi canlandırmakla sınırlı olmadığını düşünüyorum. Aynı zamanda medeniyeti korumak ve ileri taşımaktır. Bize en yakın medeniyet ise Türk medeniyetidir; çünkü dilimiz neredeyse aynı ve bu da kültürel bağlarımızı daha güçlü kılıyor. Bu yakınlık sayesinde Türklerin medeniyetini anlamak ve benimsemek çok daha kolay oluyor. Bu nedenle düşünüyorum ki Türkiye’den öğreneceğimiz daha pek çok şey var ve inşallah bu iş birliğimiz artarak devam edecek.
Yıldız Teknik Üniversitesi ile iş birliği
Üniversite işini başta da belirtmiş, Akfa Üniversitesi, dünyadan alanında uzman isimleri topluyor ve kar değil zarar ediyor. İş insanları zarar lafını pek sevmezler normalde, ben de niye diye sordum:
“Özbekistan’ın geleceği doğrudan gençlere bağlı. Eğer gençlerimiz bilimi, özellikle de dünya standartlarındaki bilimsel gelişmeleri ne kadar hızlı öğrenirse, devletimizin kalkınması da o derece hızlanacaktır. Bu yüzden bu tür yatırımlar sadece maddi ölçütlerle değerlendirilemez; esas olan, gelecekte ortaya konulacak ürünler ve sunulacak imkânlardır. Üniversite konusunda da belirttiğiniz gibi, dünyanın dört bir yanından profesörleri Özbekistan’a getirmeye çalışıyoruz. Gerekirse iki kat maaşla bile olsa, bu akademisyenleri buraya davet ediyoruz. Amacımız, Özbekistan’daki öğrencilerimizin dünya standartlarında eğitim alabilmelerini sağlamak. Böylece ülkemizin gelecekteki yerini sağlamlaştırmaya küçük de olsa katkı sunmak istiyoruz. Elbette biz bu üniversiteden herhangi bir kâr elde etmiyoruz. Aksine, sübvanse ediyoruz ve zarar ediyoruz. Ancak bu tür zararlar, bizim gibi şirketlerin gözünü korkutmamalı, çünkü gelecek onların elinde.”
İş ilişkisinden kültüre
Özbek vatandaşları Türkiye’ye giderken, yaşarken, çalışırken ya da tatile giderken, başka bir memleket gibi görmüyorlar; kendi vatanları gibi hissediyorlar. Ben inanıyorum ki, Türkiye’den gelen kardeşlerimiz de Özbekistan’da kendilerini evlerinde gibi hissedecekler. Bu nedenle, Türk vatandaşlarına tavsiyem, buraya gelip iş kurmak, yatırım yapmak ya da ev almak için fırsatları değerlendirmeleri yönünde. Özbekistan’da yeni kanunlar da çıkıyor; örneğin, 250.000 dolar ödeyerek burada yaşama imkânı sağlanıyor. Bu tür fırsatlar gerçekten önemli. Özbekistan’ın ekonomisi gelişmeye devam edeceği için, buraya yapılan yatırımların karşılığında, diğer ülkelere kıyasla daha fazla kâr elde etme imkânları olacaktır. Özbekistan, büyük yatırımlar almaya devam ediyor. Örneğin, bu sene 40 milyar dolar yatırım geldi ve 2024 yılı itibariyle bu coğrafyadaki en büyük yatırım bizim ülkemize yapıldı. Bunun yanı sıra, küçük ve orta ölçekli projeler için de yatırımlar harcanmakta. Ben Özbekistan’ın her zaman bu coğrafyada liderliğini sürdürdüğünü düşünüyorum. Hem ekonomik, hem bilimsel, hem de sanatsal alanda hep ön planda oldu. 15 yıl sonra da liderliğini koruyarak, çok daha büyük zaferler ve başarılar elde edeceğini öngörüyorum.