Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İki yenilik son günlere damgasını vurdu.
5,5 milyar liralık güncelleme!..
Erken mesai ve cumartesi mesaisi. 5,5 milyar liralık “güncelleme”, halkla alay edermiş gibi bir cümle. Bunun Türkçesi “zam” demek, değil mi? “Güncelleme” Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in adeta halkın gözünü boyamak istemesi sayılabilir. Tabii boyayabilirse...
* * *
Devlet Bütçesi ÖTV artışından 5,5 milyar lira ek gelir sağlayacak. Bu gelirin 771 milyon lirası içki, 2,7 milyar lirası sigara, 920 milyon lirası ise otomobildeki vergi artışından elde edilecek. Ayrıca cep telefonlarından 660, KKDF oranlarının artışından da 350 milyon lira ek gelir bekleniyor.
* * *
Bunların çoğu dolaylı vergidir. Yani bunların artması gecekonduda oturan işçiye de, Boğaz’da saray gibi villada oturana da aynı yükü getirir. Bu ise adaletsizliktir, doğalgaz ve elektrik zammında olduğu gibi...
Bir adaletsizlik de dünya fiyatları ile bizdeki fiyatların mukayesesinden çıkmakta.
Mesela otomobil vergilerinde dünyada açık ara öndeyiz ve bunu bırakmıyoruz. Başbakan Tayyip Erdoğan: “Tedbir almayıp Yunanistan mı olalım?” diyor. Başbakan’a, aklınız şimdi mi başınıza geldi, diye bir soruyla cevap verilebilir ve devam edilebilir; hani “teğet geçme” ne oldu? O, dündü, bugün bugündür, değil mi? Yani yakında nasıl olsa genel seçim yok. Değil mi? Mazota da zaten bu düşünceyle zam yapılmadı mı?
Yeni zamlar da yolda.
* * *
Bir de çalışanların mesaisini arttırma ve erken işe başlama söz konusu. Bunu da Enerji Bakanı Taner Yıldız ortaya attı.
Bana sorarsanız, çalışanı, daha çok çalıştırmak değil, daha rahat çalıştırmak, gelirini de arttırmak gerek. Biz, Başbakan’ın tutumundan, muhalefete meydan okumasından da bunu anladık, anlıyoruz. Bazı ülkelerde çalışanlar öğleden sonraları “Siesta” dedikleri tatili yapmıyorlar mı? Siestayı bırakın ve haftalık çalışma saatlerine bakın. Fransa’da haftada 35 saat, Almanya’da 35,5 saat çalışılıyor.
Türkiye’de ise haftalık çalışma saati 40, bu yetmez mi?
* * *
Bu kadar işsizimiz varken çalışanı cumartesi de çalıştırmak ne anlama geliyor? İşsizler işsiz kalsın anlamına değil mi?
Bu, “Türkiye ilerliyor” derken, çalışanın bir tatil gününe bile göz dikmek, onu köle gibi görmek anlamına gelmez mi?
Mesainin sabah 6’da başlaması demek. Çocuğunu yuvaya, okula bırakıp işine gidecek annelerin gece saat 4.5’ta uyanması demek, değil mi? Bu işkence sayılmaz mı? Sonra, sabah sabah 6’da işe başlayandan verim alınabilir mi?
* * *
Neyse ki, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, bu “saçma sapan” ve “gerçekçi olmayan” tartışmaya son noktayı koydu. Ve Çelik, “bunlar gündemimizde yok” dedi.
Artık Enerji Bakanı Yıldız, Meclis’in haftada 3 günden çok mesai yapması ve erken toplanması için gayret sarf edebilir...

Haberin Devamı

SAVAŞ
Bu terör değil ‘savaş’tır.

“Türkiye Cumhurbaşkanı buralara gelmesin, burası bizim” diyorlar.
Öyleyse hükümet ve siyasiler bunun gereğini yapmalı.
Bölgede istihbarat güçlendirilmeli. Ankara’da ise Anayasa ve yeni Türkiye çalışmaları devam etmeli.
Her şehitten sonra laf, laf, laf; artık bıktık. Halk sonuç alıcı bir eylem bekliyor. Savaşa karşı savaş ve galibiyet, o kadar, gerisi lafıgüzaf.
TV’lerde konuşanlar ve gazetelerde ahkâm kesenler, akıl verenler çok ama PKK bir türlü silah bırakmıyor.
Bilakis terör savaş halini alıyor. Adeta ahkâm kesenlerle alay ediliyor.

Haberin Devamı

SİYASET DEDİKODU DEĞİL
Kayseri’deki yolsuzluğu Kılıçdaroğlu ortaya atmıştı.
Ne oldu? Bir şey çıktı mı?
Alman vakıflarının CHP’lilerle işbirliğini Erdoğan ortaya attı. Ne oldu? Bir şey çıktı mı? Şimdi “Köstebek”i Kılıçdaroğlu ortaya attı?
Ne oldu? Bir şey çıktı mı?
Hayır, hayır, hayır.
Böyle sonuç alınamayacak konularla gündemi işgal etmek, dedikodudan öteye geçemeyecek basit meselelerle uğraşmak size yani politikacılara yakışmaz... Türkiye’nin dağ gibi, dünya çapında sorunları var.
Onlarla kim uğraşacak.
Onlar için çözümleri kim ortaya atacak? Bu basitlik, bu kolaycılık size yakışıyor mu? Bu da 74 milyonun şanssızlığı.

Haberin Devamı

KAPİTALİZM
Sonbahar mı?

Önce “Arap Baharı”, şimdi ise bana göre “Kapitalizmin son baharı”.
Günlerdir Wall Street’in önünde eylem var.
Eyleme katılanlar “biz yüzde 99’uz” diyorlar.
Yani zenginliği protesto ediyorlar, bankaları kınıyorlar, “onlar yüzde 1 ama bizim vergilerimiz onlara yarıyor” iddiasındalar.
Eylemler yayılıyor.
Londra borsasını işgal etmek isteyenler de var.
Bunlar şirketlerin açgözlülüğünü ve onların yöneticilerinin, CEO’larının aşırı kazancını ve kazanç hırsını kınıyorlar.
Gelirin adaletsiz dağılımını dile getirenler var.
Gösteriler öyle hızla yayılıyor ki yalnız hafta sonu 78 ülkede 868 şehirde eylem vardı.
Belki de en zayıf gösteri Taksim’deydi ve buna 70 kişi katıldı!..
Oysa gazetelerin duyurduğu bir ankete göre Türkiye’de yaşayanların çoğu hayatından memnun olmadığını söylüyordu.
Nasıl olsun ki işsizlik yıllardır kan ağlatıyor. Asgari ücretle ise geçinmek mümkün değil. Profesörün, hâkimin, öğretmenin ne kadar az maaş aldığı malum.
HHH
Dünyada hızla gelişen bu gösteriler bir şeyi daha ortaya koydu. Demek ki Karl Marks’ın sözlerinin, teşhislerinin, saptamalarının bir kısmı doğru ama çare diye gösterdikleri yanlışmış... Ne dersiniz?
Bunun sonu neye varacak?
Yoksa hakikaten “Kapitalizmin sonbahar”ını mı yaşıyoruz.

ESTETİK
Müteahhidin elinde

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, “‘büyüme’ kadar ‘paylaşma’ sorununun da ciddi bir mesele olduğuna” dikkat çekerek, “bölgelerin ve vatandaşların büyümeden adil pay almaları için de gerekli adımların atılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması gerektiğini” vurguladı. TÜSİAD Başkanı, “Siluet bozulmasına” da dikkati çekti.
Boyner şunları da söyledi:
“Açıkça belirtmek gerekirse yoğunluk artışını uzak görüp çok da ciddiye almazken, bugün artık yoğunluğun artmasıyla, doğrudan bizler ağır bedeller ödemek durumundayız.
Yani tehdit aslında düşündüğümüzden çok daha hızlı bir şekilde bize yaklaştı, yaklaşıyor.”
Bunu, Boyner gibi söyleyen çok ama dinleyen yoktu. Nihayet İstanbul’da yetkililer geç de olsa uyandı. Ama onlar uyanana kadar İstanbul’da yoğunluk çok arttı ve siluet bozuldu. İstanbul’da estetik müteahhitlerin zevkine bırakıldı.
İş işten geçtikten sonra siluetin korunmasına ilişkin ilk somut adım şimdi atıldı. Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü tarafından talep edilen değişiklikle, İstanbul’da Haliç, Tarihi Yarımada ve Boğaz’ın görüntüsünü olumsuz etkileyen yapılaşmalara kısıtlamalar getirilecek.
“Zararın neresinden dönülse kârdır” diyeceğiz ama bu plan çabucak yürürlüğe sokulursa.