Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Tayyip Erdoğan için her zaman söylediklerimizi yine tekrarla başlayacağız.
Yüzde ellinin üstünde oy alan bir lider kapsayıcı olmalı bölücü değil.
O 74 milyonun Başbakanı, lideri olmaya bakmalı yalnız AKP’lilerin değil. Ona bu yakışır. Doğrusu da bu değil mi?
Menderes bile Erdoğan’ın sağladığı oyu, sağlayamadı. On yıl diyorum, çünkü seçim aralarında yapılan anketleri de dikkate alıyorum. Ben AKP’li olmasam da doğruyu söylemek benim boynumun borcu değil mi? Beğenelim, beğenmeyelim AKP Erdoğan yüzünden yüzde elliyi geçiyor.
Öyleyse, her şey karşılıklı, Tayyip Erdoğan da öbür yüzde elliyi hoş tutmalı, rakip addetmemeli ve bütün Türkiye halkını 74 milyonu kavramalı, memnun etmeli.
* * *
Ama Tayyip Erdoğan böyle mi davranıyor.
Hayır.
Bunun tam tersini yapıyor.
Bakın, MÜSİAD’da nasıl sert konuşuyor.
Bakın, AKP’li gençlere hitabında neler neler söylüyor. Kin ve intikam kusuyor.
Bakın, “19 Mayıs kutlanmalı” diyen Danıştay’a nasıl ağzını açıp gözünü yumuyor, veryansın ediyor.
Bu, yüzde 50’nin üstünde tasvip gören bir lidere yakışır mı?
Yakışmaz.
Ve Türkiye’nin de lehine değildir.
* * *
Başbakan sanatçılara da çattı.
“Tiyatroları özelleştirebileceklerini” söyledi.
Niye böyle karar verdi Başbakan.
Çünkü sanatçılar memur yönetici istemiyorlardı ve “özgür tiyatro” diye yürüyüşler yapmışlardı.
Gelişmiş ülkelerde devlet eliyle tiyatroculuk yapılmadığını öne süren Erdoğan, Şehir ve Devlet Tiyatroları’nın özelleştirilmesi konusunu Bakanlar Kurulu’na götüreceğini açıkladı. Ve götürdü. Erdoğan, yönetmelik değişikliği nedeniyle Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ı tebrik etti.
Şehir Tiyatroları’ndaki yönetmelik değişikliği üzerinden muhafazakarların aşağılanmak istendiğini söyleyen Erdoğan, “Siz kimsiniz? Bu ülkede tiyatro tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece siz misiniz? Geçti o günler” dedi.
Ve Başbakan’ın kararı basında ve bazı sanatçılarda şöyle aksini buldu.
Haldun Dormen: Şehir Tiyatroları’nda düzeltmeler yapılmalıdır. Ancak özelleştirilme büyük felaket olur. Gencay Gürün: Yanlış karar. Bütün Avrupa’da büyük tiyatrolar devlet ödeneklidir.
Cumhuriyet: Tiyatrolar satılık!
Vatan: Perde kapanıyor.
Türkiye: Alın size özgürlük!
Posta: Son perde.
Akşam: Özelleştireceğiz, buyurun oynayın.
* * *
Bazı sanatçıların yanlışları olabilir, bazı tiyatroların da islah edilecek yanları bulunabilir. Ama bunun için “yangın” çıkartmak yakışır mı, gerekir mi?
Gerekmez.

Haberin Devamı

ERMENİLER
Ermeniler yanlış yapıyor. Ters anlaşılmasın.Bizim Türkiye’de yaşayan kardeşimiz Ermeniler değil.
Ermenistan’daki Ermenilerden söz ediyorum. Onlar tuzu kuru diasporanın tahrikine kapılıyor.
24 Nisan’da Türkiye aleyhinde atıp tuttular ve hatta Türk bayraklarını yaktılar.
Oysa Başbakan Erdoğan’ın açıklamasıyla Türkiye’de çalışıp Ermenistan’daki ailesini geçindiren yetmiş bin Ermenistan Ermenisi var.
Ermenistan’ın çıkarı Türkiye ile iyi geçinmekte, sınırlardan engelsiz, vizesiz geçmekte, gidip gelmekte. Adeta Türkiye ile birleşmekte. Bu dururken niye ayaklarına kurşun sıkarlar anlamak zor.

Haberin Devamı

BENDEN HATIRLATMASI
Her yerde ağaç dikimi var.
İstanbul’da görüyoruz. Diğer şehirlerimizi okuyoruz.
Ama benim vatandaş olarak bir isteğim var.
Bu dikilen ağaçlar, yaprağını dökmeyenlerden seçilse olmaz mı? Şehirlerimiz yaz olduğu gibi kışın da yemyeşil kalmaz mı? Bu daha güzel bir görünüm sağlamaz mı?
Benden hatırlatması.

Haberin Devamı

ACELE
Sahilleri açmak

Hâlâ münakaşa ediliyor, ama yalnız münakaşa.
Bu konuda da bir adım ilerleme yok. Senelerdir bekleniyor böyle giderse daha yıllarca da beklenecek.
Galata’dan, Karaköy’den Ortaköy’e kadar uzanan sahil şeridinden söz ediyorum.
Bu şerit halkın görünümüne açılabilir. Dünyanın bu en güzel manzarası insanların gözü önüne serilebilir.
Bu sahilde yıkılacak ne var?
Eski, örümcekli binalar ve koca koca, kaba duvarlar.
Bir de Karaköy’deki kimin “ne pahasına” kullandığı, işgal ettiği belli olmayan antrepolar.
Hepsini yıkın gitsin. Açın o güzelim Boğaz manzarasını dünyaya, olmaz mı? Saraylar, köşkler, camiler tarihi binalar Boğaz manzarası ile kaynaşsın.
Her şeye cesaretle girişen Başbakana da bu yakışır.
Bürokrasi bu işi de uzatıyor. Zaten onlar acele işler için yok, tembel işi işler için var. İş, hem çabuk, hem doğru, hem de güzel olmalı, marifet burda değil mi?
Bırakın Karaköy’den Ortaköy’e uzanan sahil şeridini acele halka açmayı, Koruma Kurulu daha “Galataport”u çözümleyemedi.
Çözümleyemez. İşte ispatı:
“Galataport Kruvazör Limanı, İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nda tartışıldı.
Ve müzakerelerin devamı yönünde karar alındı.”
Haberi gördünüz mü? Müzakereye devam.
Bu kuralla iş yapılmaz. Onların acelesi yok...
Başbakan Erdoğan’ın işe, halk yararı için el koyması gerek.

NÜKLEER
Sabote mi var?..

Başbakan nükleerle ilgili çalışmaların hızlandırılmasını istiyor.
Erdoğan bürokrasiye “daha özenli olun” diyor. Türkiye 2023’e kadar 60 milyar dolar yatırım yapacak. Hükümet bu tarihe kadar 3 nükleer santral yapmayı planlıyor. 1 nükleer santral 20 milyar dolara mal oluyor. Bu çerçevede bir “nükleer strateji belgesi” hazırlanması da planlanıyor. Belge nükleer çalışmaların anayasası mahiyetinde olacak.
Belgeyle Türkiye’ye ilk kez nükleer vizyon çizilecek. 2004’te Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlığı yapılan “nükleer strateji belgesi”nden daha kapsamlı olması beklenen çalışmada Türkiye’nin enerji ihtiyacının nükleerden karşılanması gerektiğinin altı çizilecek. Bu haberler çıkalı 2,5 ay oldu. Çalışmalar hızlandırıldı mı?
Hayır. İran, toplanan uluslararası kongrelere rağmen baskıları atlatmayı başarıyor. Ve nükleerde hızla yol alıyor. Türkiye ise boş lafla vakit geçiriyor. Acaba Başbakan Tayyip Erdoğan’ı bu konuda sabote edenler mi var?

AŞKA BAK
Özel hayat ama...

“Genç kızlar bana gıcık oluyor.”
Bunu bir gazetemize söyleyen oyuncu Hatice Aslan.
Niye böyle konuşuyor? Hatice Hanım’ın niye böyle konuştuğunu ben yazmayacağım.
Meraklısı okur ve anlar.
Ben Hatice Aslan’ın şu “gıcık olma” tabirini beğendim.
Ve düşündüm.
Ben kime gıcık oluyorum.
Buldum.
Ben de, son günlerde Ayşe Özyılmazel’e gıcık oluyorum.