Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anlaşılıyor ki CHP’de Kılıçdaroğlu’na son defa “olur” verildi.
Kurultaydan Kılıçdaroğlu galip çıktı ama yara da aldı.
Yani, galip sayıldı bu yolda mağlup sözü sanki onun için söylendi.
Muhalifler birlik ve beraberlik gösterisi yapamadığı halde ve muhalifler mikrofona geçip konuşamadığı halde ve Kılıçdaroğlu’na karşı birkaç lider gibi lider rakip çıkartılamadığı halde Kılıçdaroğlu karşıtı 415 oy aldı.
Yani Kılıçdaroğlu karşısında muhalefet yine de kendini gösterdi.
***
Özetle, bu aceleye getirilmiş bir kurultay olduğu için muhalefet ancak bu kadar kendini gösterebilirdi, demek yanlış olmaz.
Ve bu kurultayın verdiği mesaj özetle şuydu...
Eğer Kılıçdaroğlu 2015 genel seçimlerinde CHP’yi iktidar veya iktidar ortağı yapamazsa, hiç olmazsa CHP’nin oyunu artırmazsa, gider...
Evet Kılıçdaroğlu gider...
***
Tekrar edelim. Türkiye’nin güçlü bir muhalefete ihtiyacı var. CHP halkın partisidir, olmalıdır. Adalet, özgürlük, demokrasi başta olmak üzere halkın geçim şartlarını düzeltmek, hayat şartlarını daha da iyileştirmek, yükseltmek onun birinci görevi olmalıdır. O bunu 76 milyona, projeleriyle, teklifleriyle göstermelidir.
CHP’nin, geçim şartları yüzünden oyları AKP’ye kaptırdığını sandıklar gösteriyor, CHP bunu geri almalıdır.
Mesela, AKP birçok kadınımızı maaşa bağladı, peki CHP’nin bu yolda planı ne?
İdeoloji iyi geçinme şartları getirecekse halk tarafından benimsenir, yoksa gerisi boş, CHP bunu bilmeli.
CHP halk yararına olan, sol ideolojiyi acele 76 milyona yeniden tanıtmalı. Unutmayalım, artık halk daha çok ideolojinin geçimine getirdiği yarara bakıyor.
AKP de bundan kazanıyor.
***
Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Gazeteci tarafsızdır, objektiftir, fotoğraf makinesi gibidir, olmalıdır...
Doğruya doğru, eğriye eğri demelidir.
Hele habercilik yaparken, görevdeyken...
Böyle gazeteciye, böyle gazete yöneticisine toplum saygı duyar.
Ama şu siyasiden, bu partiden dolaylı da olsa emir alarak manşet atan, haber yapan, haber yaptıran gazeteci, gazeteci değildir, sayılamaz.
Ona veya buna yaranmak için çalışan ve gizli gizli şahsi menfaat hesapları yapan, buna gazeteyi alet eden gazeteci gazeteci değildir.
Bu tipler var mı?
Var.
Gazete yöneticileri politikacılarla mesafeli olmaya da mecburdur. Yoksa gerektiğinde o politikacı veya partisinin aleyhine nasıl manşet atabilir?
Ne mutlu dürüst gazeteciye...
Onları unutmamak gerek.

Haberin Devamı

AH GÜZEL

Haberin Devamı

İstanbul

İstanbul, orta boy bir ülke kadar büyük.
İstanbul üniversiteler şehri, kültür şehri...
İstanbul ticaretin, sanayinin kalbi.
İstanbul sivil toplum örgütlerinin merkezi.
İstanbul Türkiye’nin vitrini.
Ama bu şehir iyi yönetilmedi.
Yalnız bugünden söz etmiyorum.
Bunu doğrulatmak için mukayese yeter.
***
İstanbul Avrupa’nın küçük şehirleriyle değil büyükleriyle yarışmalı, onlarla mukayese edilmeli.
Örneğin Paris’le, Londra’yla...
Bu mukayeseyi herkesten önce İstanbul’un yöneticileri yapmalı ve dersler çıkartmalı.
Temizlik dersleri, ulaşım dersleri, yerleşim, çevre, aydınlatma, estetik dersleri...
***
İstanbul’da deniz ulaşımının yürümemesinin en önemli sebeplerinden biri açıkça ortada duruyor.
Örnek mi?.. İşte bunu yeni belirtmiyoruz. Sirkeci’den vapura bindiniz. Beşiktaş’ta veya Bebek’te indiniz.
Etiler’e, Levent’e, Hisarüstü’ne, Gültepe’ye, Sanayi’ye gideceksiniz.
Aynı biletle, oturarak sizi semtinize ulaştırmak üzere hemen kalkmayı bekleyen otobüsler iskelede olursa neden vapuru tercih etmeyesiniz?
Ama indiğiniz iskelede otobüse aktarma sistemi işlemiyorsa vapur ne işe yarar? O vapura kim biner?
***
Bazı ülkelerde otobüste genellikle ayakta yolcu yok. Sorumlu olsa olsa bir, iki yolcunun ancak ayakta durmasına müsaade edebiliyor.
Otobüsler rahat, temiz...
Bir de bizdekilere bakın...

Haberin Devamı

PATLAMA

Dilenciler...

Apartman altında fırın gibi, imalathane gibi iş yerlerinin yapılmasına göz yumanlar, izin verenler patlamaların, ölümlerin sorumlusu sayılmaz mı?
Mesela, bakın İstanbul’a koca koca apartmanların altı ya lokanta, ya fırın ya da imalathane...
Apartman altlarında her isteyen istediği işyerini açamamalı.
Belki yetkililer o izinleri verenler, göz yumanlar bu satırları okudukça gülüyorlardır. Ama unutmasınlar ki aramızda işini hakkıyla yapan savcılar ve hâkimler de var.
***
Yerli dilenciler çoğaldı. Ve onların cüreti de arttı.
Otomobil sürücülerinden 3-5 kuruş değil bir yemek parası isteyenler artık adım başında. Ve bunların bir kısmı, para vermeyenleri ölümle tehdit ediyor.
Arabanın camını, çerçevesini kırmakla korkutuyorlar.
Burası dağ başı mı?
İlgilenen yok mu?