28 Şubat süreci nasıl başladı?
İşçi kuruluşları, işveren kuruluşları, çeşitli meslek odaları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, medya, askerler hepsi Türkiye'nin girdiği çıkmazı gördüler.
Geniş bir konsensüsle mevcut hükümet gitti, yeni hükümet geldi.
Şimdi bu süreci politikacılar farklı, vatandaş farklı anlıyor.
Şöyle ki:
Politikacıların 28 Şubat süreciyle iktidarı kabul edenlerine bakarsanız; 28 Şubat'ı hiç olmamış, onu doğuran nedenler hiç yaşanmamış gibi bir havaları olduğu görülüyor.
Türkiye'nin girdiği çıkmazdan kurtulması için köklü ve kalıcı vasıfta neler yapılması gerekiyorsa, siyaset bundan, vebadan kaçarmış gibi kaçıyor.
Erken seçim kararı cankurtaran simidi sanılıyor.
İpe sapa gelmez anketlere bakıp, her parti acele bir seçimden karlı çıkacağını hesaplıyor. Türkiye'nin 28 Şubat'tan önceki günleri arar hale bile gelebileceğini hesap eden yok.
Yalnızca 8 yıllık eğitimle, Vergi Yasası'yla Türkiye'nin kozasını yırttığı sanılıyorsa, bu hesapları yapanlar yanılıyorlar.
* * *
BUGÜN, en uzlaşmış koalisyon dedikleri Yılmaz hükümetinin ortakları bile birbirini yiyor. Hiçbir konuda uzlaşamadıklarını her an ortaya koyuyorlar.
Düşünün bir de erken seçimden sonrasının manzarısını. Kargaşasını...
Oysa Türkiye'ye istikrar lazım, uzun vadede sorumluluğu taşıyacak güçlü hükümetler lazım. Dışta düşmanları, rakipleri susturacak, içte huzuru ve refahı sağlayacak yönetimler lazım.
Bunun için belki ilk adım olarak; Seçim Yasası'nın, Partiler Yasası'nın değişmesi lazım. Yani siyasal altyapı lazım, yasal altyapı lazım.
Bunlar olmadan yapılacak seçimden ne hayır gelir?
Belki parti liderleri ve üst yöneticiler, tek seçiciliklerini korumak için, güç ve imkanlarını daha da artırmak ve bir süre daha sürdürebilmek için statünün değişmesini istemiyor olabilirler. Ama bunun genel yararla bağdaşır yanı olabilir mi?
Tekrar tekrar belirtelim; bu sözlerden "seçim"e karşı çıkmak değil, seçim istememek değil, seçimin milli iradenin tecellisi dışında kullanılmasına karşı çıkmak anlaşılmalı.
* * *
TÜRKİYE'ye halk dalkavukları değil hak dalkavukları gerekli.
Oy için af değil, adaletin, eşitliğin, hukukun üstünlüğünün, geçerliliğinin sağlanması gerekli.
Sandık bunları gerçekleştirecekse kutsaldır.
Üç - beş kişinin iktidarını, sultasını pekiştirmek içinse biraz daha geç gelsin ne çıkar.
Bugün objektif anketler kararsızların oranının çok yüksek olduğunu gösteriyor. Bir seçim halinde sandığa gidenlerin sayısı rekor düzeyde düşük olabilir. Çünkü siyasetçi, vatandaşın seçimden beklentilerinin farkında değil. Vatandaş istikrar, politikacı ikbal bekliyor.
Politikacıların yasal hazırlıklarla istikrarlı ve güçlü hükümetlerin müjdesini vermeden sandığa davetiye çıkarmaları, hüsrana uğracaklarının göstergesi de sayılabilir.
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr