Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ADALET adaleti eleştiriyor.
Yüksek yargının temsilcileri ne zaman yönetimin zirvesindekilere karşı konuşma imkanı bulsalar şikayetçiler. Hem de vatandaş gibi.
Adalet terazisinin dengesi kayboldu, teraziyi tutan el titriyor, gözündeki örtü de aralandı... Çünkü, bağımsızlık yok.
Yüksek yargının başkanlarının şikayetleri bir yana, Türkiye'deki genel durum da bunu gösteriyor.
Mafya neden doğdu?
Bir bakıma adaletteki zafiyetten.
Yani toplumun temel direği sallanıyor.
Ne derdi Türk toplumu:
"Şeriatın kestiği parmak acımaz."
Bu; hukuka, adalete kesin saygının, itaatin, hepsinden öte de güvenin ifadesi değil mi?
Ama o adalet tarafsızsa, objektifse, yani bağımsızsa, yani parmağı sırf adalet için kesecekse saygı duyulacak ve kestiği parmak acımayacak.
Bugün böyle mi?
Yargının en üst düzeyindekilerin şikayetlerinden ve vatandaşın halinden ve de mafyanın doğup gelişmesinden anlıyoruz ki böyle değil.
* * *
MECLİS'teki soruşturma önergelerine bile adalet, hak, hukuk hakim değil. Son önergelerde yaşadık, hakim olan siyaset. Adalet, hak, hukuk arayan yok, her şeyin üstüne siyasetin gölgesi düşmüş.
Bugün bir soruşturma önergesine müspet oy veren, ertesi gün aynı konudaki önergeye menfi oy verebiliyor.
Hukukun ölçüsü bu kadar kaypak mı?
Olamaz...
* * *
HÜRRİYET'te şu haber çıktı:
"Üst düzey emniyet yetkililerinden biri, Ersever ve arkadaşlarının emniyetteki ifadelerini değerlendirirken, 'Mafyayı siyasallaştırarak, bunun üzerinden rant elde etmeyi hedeflediklerini sanıyorum...' dedi."
Bu örnek neyi gösteriyor?
Devletin gücünü, kuvvetini kaybettiğini. Adaletin, hakkın, hukukun stop ettiğini. Alanı boş bulanların o boşluğu doldurmak üzere harekete geçtiklerini.
Öyle olmasa Türkiye'de küçük büyük yüzlerce mafya organizasyonu türeyebilir, iş bulabilir miydi?
* * *
"TÜRKİYE'de yağma kültürü var." Emre Kongar son eseri olan "21. Yüzyılda Türkiye"de böyle diyor.
Yanlış mı?
İktidarı her eline geçiren yağmalarsa, eşe, dosta, yarana peşkeş peşinde, menfaat dağıtımı peşinde olursa... İhalesiz tahsisler yoğunlaşırsa... Meclis salonu inşaatı bile talan konusu yapılırsa.
Ona özenenler mafyalaşıp yağmaya katılır, soygundan pay almaya kalkarsa, buna demokratik düzen demek mümkün mü?
Ve bir de bu yozlaşmanın mahkemesini yapacak, müeyyidesini uygulayacak adalet de yaralanmışsa...
Emre Kongar; yağma düzeninin ancak demokratik hak ve özgürlüklerin gerçekleşmesiyle önlenebileceğini belirtiyor.
Uzun lafın kısası: Hukuk düzeni gelirse, yağma düzeni biter.
Ama ne zaman?..


Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr