Dr. Demet Erciyes

Dr. Demet Erciyes

demeterciyes@yahoo.com

Tüm Yazıları

Bugün 14 Mart ve her yıl olduğu gibi Tıp bayramı olarak bütün yurtta kutlanıyor. Neden 14 Mart ve bu kutlama nereden geliyor bu vesile ile biraz da tarihten bahsetmek istiyorum. İstanbul Tıp Fakültesi, benim de mezun olduğum okul, ülkemizin ilk Tıp Fakültesi’dir. Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethinden sonra emri üzerine Beyazıt Meydanı’nda Darülfünun kurulmuş ve ardından henüz modern olmayan tıp eğitimi başlamıştır.

14 Mart 1827'de ise modern anlamda ilk tıp fakültesi, dönemin padişahı Sultan II. Mahmud tarafından kurulmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde ise Üniversite Reformu’yla birlikte ismi değişerek İstanbul Üniversitesi’nin tek Tıp Fakültesi olacak şekilde ismi İstanbul Tıp Fakültesi olarak değiştirilmiştir.

Haberin Devamı

Bu değişimden sonra İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet diploma numaraları 2 ayrı numarayı kapsar. İlk numara Cumhuriyet tarihi öncesi diploma numarası diğeri ise Cumhuriyet sonrası diploma numarasıdır. 1827'den beri günümüze kadar ulaşan tek ve en eski tıp fakültesinin İstanbul Tıp Fakültesi olmasının en büyük kanıtı işte bu çift numaralı diplomadır.

Almanya’da Nazilerden kaçan Musevi asıllı bilim adamları ülkemize kabul edilmişti

30 Ocak 1933’te Almanya’da iktidara gelen Nazi Partisi ırk ve ideolojik sebeplerden üniversite öğretim üyelerini emekliye sevk etmeye, ihtar ve tehditle görevlerinden uzaklaştırmaya, hatta tutuklamaya başlamıştı. Bu durumla karşılaşan pek çok Yahudi öğretim üyesi Nazi Almanya’s ını terk etmek zorunda kalmıştı. 1933 yılında üniversiteler reformu başlatan Atatürk ‘ün modern bir eğitim sistemine geçmek için yurtdışından bilim insanlarına ihtiyaç olduğuna kanaat getirmesi sonucunda Almanya ’dan kaçmak zorunda kalan binlerce Yahudi Alman bilim insanlarının Türkiye’ye uzanan hikayeleri de bu şekilde başlamış oldu. Philipp Schwartz 1933 yılında Yahudi asıllı olduğu için uğradığı baskılardan kaçıp Türkiye’ye gelerek İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya başladı. Patoloji bölüm başkanlığı görevini üstlenip Patolojik Anatomi Enstitüsü'nü kurdu. 1948'de de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Yine aynı sebeplerle Türkiye’ye gelen patolog ve kanser araştırmacısı Siegfried Oberndorfer ile Prof. Dr. Erich Frank benzer şekilde Türk tıbbına değerli katkıları olmuş bilim adamlarıdır. 1923 yılında Nobel ödülünü kıl pa yı kaçırmış olan Prof. Frank Türkiye’de diyabet ve hipertansiyon konusunda öncü çalışmalar yapmıştı. 1957 yılında vefatına kadar İstanbul’da yaşayan ve tam bir İstanbul aşığı olan Prof . Frank’ın kabri Rumeli Hisarı’nda Aşiyan Mezarlığı’nda bulunuyor. Savaşın ve zulmün insanları yerinden yurdundan ettiği dünyamızda, tarihte olduğu gibi bugün de zorda ve sürgünde kalana yardım elini uzatan ülkemiz bu şanlı tarihiyle bizim için her zaman her yerde gurur kaynağıdır.

Haberin Devamı

İlk kutlama işgal altında

14 Mart Tıp bayramının hikâyesi ülkemizde modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilen 14 Mart 1827'ye kadar uzanır. Bu tarihte Sultan II. Mahmut'un yenilikçi hareketleri sonucu, hekimbaşı Mustafa Behçet Bey’in de katkılarıyla ve daha sonra kuruluşu 1470’lere dayanan İstanbul Üniversitesi’nin adı altında anılacak ilk tıp okulu, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire kurulmuş.

Haberin Devamı

Kutlama günü gerçek anlamını 14 Mart 1919'de kazanır. Özü, işgale karşı bir isyan olan bu hareket aslında tam bir kahramanlık hikayesidir. O tarihlerde İstanbul, İngiliz işgali altındadır ve tıp öğrencileri eğitimlerine işgal günlerinde devam etmeye çalışmaktadır. Okulun işgal edilmesinin ardından, başka bayrağın dalgalanmasına daha fazla sessiz kalamayan Tıbbiyeliler, İngiliz işgaline karşı protesto toplantısı düzenlemeyi kararlaştırır. Aynı tarihte 3. sınıfta tıp eğitimine devam eden Hikmet Boran da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencileri arasındadır. 14 Mart 1919’da tıp öğrencileri Hikmet Boran önderliğinde üniversitenin 92’nci kuruluş yıldönümünü kutlayacaklarını söyleyerek toplanır ve ardından işgale karşı günümüzde Sağlık Bilimleri Üniversitesi binası olan okulun tepesindeki iki kulenin arasına Türk bayrağını asarlar. İşgal güçleri protestoyu engellemeye çalışsalar da tıp öğrencilerini durduramamışlardır. Tıp öğrencilerinin kararlılıkları ve vatanseverlikleri sayesinde karanlık işgal günlerinde İstanbul semalarında dalgalanan Türk bayra ğı o gün bir umut ışığı gibi parlamış ve böylece aynı zamanda işgali de protesto etmişler. İşte o günden sonra da her 14 Mart günü ülkemizde Tıp Bayramı ola rak kutlanmaya başlamış . Aslında tıp öğrencilerinin kahramanlığı sadece bununla kalmamıştır.

1914'te Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Tıbbiyeliler de silahaltına alınmıştı. 1915'ten itibaren tıp öğrencileri, başta Çanakkale olmak üzere tüm cephelerdeki değişik hastanelere dağıldı. Birinci Dünya Savaşı boyunca 765 tıp öğrencisinden 346'sı, 1915'te Tıbbiye'ye kaydolan 1. sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale'de şehit düştü. Bu nedenle 1921’de ise Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, öğrencileri şehit olduğu için mezun veremedi.

Pandemide, düşman işgalinde ve savaşta kahramanlık örnekleriyle dolu mesleğimizde aslında hayat boyu bir savaş veriyoruz. Bu savaşımız hastalıklarla, yaralanmalarla ve dilerim hep kazanalım çünkü eğer biz kazanıyorsak insanlık kazanıyor demektir.