Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Zamanında çevreyi korumak için önlemler alıp bunu yaşama geçiren ülkeler, ‘yeni dünyaya’ cebinde ‘bonusla’ giriyor. Bu konularda çaba göstermeyen, bunu önemsemeyen ülkelere kredi ve destek verilmeyecek

İklim krizi, dünyanın geleceğinin risk altına girmesi ve doğanın tahribatı sonrasında gelişen yeni dünya düzeninde özellikle bir çok ülke için sera gazı salımı, doğa korunması ve yenilenebilir enerji konularındaki çabaları nedeniyle özel bir karne tutulacak ve burada toplanacak krediler ülkelerin yeni yatırım alanlarını ve şansını yaratacak. Bu bir anlamda çevre bonusu demek.

Haberin Devamı

Yani zamanında çevre, doğa ve insanlık için sağlıklı yaşam, temiz çevre, temiz ve yeşil enerji, sürdürülebilirlik ve korumacılık, sera gazı salımı, fosil yakıtların sınırlandırılması, su kullanımında tasarruf, yeşil uygulamalar ve yaşam projeleri ile yeşil finans başta olmak üzere iklim krizine neden olan ya da çözüm olarak görülen konularda ciddi önlemler alan ve bunu yaşama geçiren ülkeler, büyük avantajlar elde edecek, ekonomik atılım gerçekleştirecek. Sözün özü, çevreci ve yeşil olmanın kaymağını da yiyecek. Bu ülkeler git gide zorlaşan ekonomi ve finans dünyasında daha kolay yatırım yapma ve kredi bulma fırsatı yakalarken, dünya ölçeğinde avantaj elde edecek.

Ya tersi? Yani işi yokuşa sürenler... Glasgow zirvesi ile şekillenen yeni, sürdürülebilir ve yeşil çevre ve doğa koruma sistemine ayak uydurmayanlar... Yaptırımları hiçe sayanlar... İşleri zor. Yeni kurallar, yasalar, anlaşmalar ve yasaklar. Bir yandan yeşil ekonominin kurallarını uygulayanlar için çeşit çeşit bonuslar, avantajlar, bir yandan uygulamayı geciktirenler için yasak ve engeller. Ticaretten menler! Hatta bu konularda çaba göstermeyen ülkelere kredi ve destek verilmeyecek, fon açılmayacak, ürünlerin pazarlaması konusunda da şans verilmeyecek. Ürünler için yasaklar ve kotalar gündeme gelecek. Şöyle söyleyeyim, ekonomik sıkıntılar, çözümsüzlükler. Yeni dünya düzeninde bilinç arttıkça kurallar da yenilenecek. Benden söylemesi.

Çevre kredi kartı

Gübrede yeni yol arayışı

Haberin Devamı

Gübrenin tarımsal verimlilikteki payı en az yüzde 40 - 50. Gübre fiyatı tonda 15 bin liraya dayanınca üreticinin sıkıntısı büyüdü. Önümüzdeki yıllarda da sorun olacağı ortada. Şimdiden çözüm üretilmeli. Devletin politikaları da ilgi ile izleniyor. Ben rekabetçi bir anlayışla devletin de bu sektörde etkin olmasından yanayım. Piyasada dengeleme anlamında.

Bir çok ülkenin uyguladığı bir başka yöntem de sübvansiyon. Yani, üretim yapan çiftçiye dönüm başı destek. Onun da ötesinde fiyat artışlarının doğru maliyet analizleri yapılarak önlenmesi. Ya da gübre fiyatlarının sabit tutulması. 2022 baz alınarak doğru sentez ve analizlerin yapılması.

Buğday üretiminde ciddi bir gerileme söz konusu. Yarı yaraya azalma bile ekmeğin fiyatının gelecek yıl 5 lira bandına oturması demek. Karar zamanı.

Herkesin ‘Yeşil Sevgi’ye ihtiyacı var

İnstagram’da yesilsevgiplatformu başlığı altında ciddi yorumlara ev sahipliği yapan yeşil, doğa ve çevreseverler, birçok kampanyanın da yürütücüsü. İlgi ile izliyorum. Son olarak av hayvanlarının koruma altına alınması, palm yağının kanser tetikleyici özelliği ve fosil yakıtların insanlık gündeminden çıkarılması konusundaki çabalar önemli.

Haberin Devamı

BİR ZİRVENİN ARDINDAN

Sağlıklı bir dünya için son çıkış!

Boğaziçi Zirveleri artık kurumsallaştı. Önemli bir tartışma, yenilenme ve geleceğe ışık tutma platformu haline geldi. Nitekim Conrad Otel’de iki gün süre ile ciddi toplantılara ev sahipliği yapan Boğaziçi zirvelerinin 12'ncisinde özellikle iklim krizi, yeni ve mutlu bir dünya hedefleri ciddi yaklaşımlarla gözler önüne serildi. Ortak kanı şu oldu: Sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya için son çıkıştayız. 

Hep söylediğimi yineledim: Sağlık ve yeterli beslenme konusunda ciddi sorunlar kapıda. Yaşamda yeşil devrim zamanı. Yaşananlardan ders çıkarmalıyız. Mutlu ve sağlıklı bir gelecek için yeşil, çevreci ve doğasever bir yaşam standardı geliştirmeliyiz.

Sistemin içinden, tarım ve üretim adına etkin ve nitelikli bir ses de vardı benim yönettiğim oturumda. Hem üretici, hem yönetici, YALEX Başkanı Mehmet Yaltır. Değerlendirmeleri önemli:

“Türkiye ne yapmalı? Öncelikle sağlıklı bir envanter çalışması gerekli. Doğru veriler olmadan sağlıklı bir tarım politikası belirlenip uygulanamaz. Tarım üretim girdilerinin zamanında ve makul fiyatlarla temini sağlanmalı. Tarım Kredi Kooperatifleri, tüketicinin ihtiyaçlarını ucuza temin etmek sevdasından vazgeçerek kuruluş sebebi olan girdi tedarikine dönmeli. Ziraat Bankası asli görevi olan tarım finansmanına daha fazla önem vermeli. Vahşi sulama yerine yağmurlama ve damlama sulamaya geçilmeli. Ürünler arasındaki pariteler gözetilerek ve mutlaka zamanında ilan edilmeli. Tarımdan çıkmış üreticinin tarıma dönmesi teşvik edilmeli. Miras hukuku yeniden düzenlenmeli, küçük işletmelerin kooperatifler veya sözleşmeli tarım yoluyla kümelenmeleri sağlanmalı. Mevsimlik işçi sıkıntısını gidermek üzere robot ve drone kullanımı desteklenmeli.”

ADALET AĞAOĞLU OLSA…

‘Savaşmak değil, yan çizmek utançtır’

Türk edebiyatının en büyük isimlerinden... Ben ilk ‘Ölmeye Yatmak’ romanını okumuştum, babam alıp getirince. Oyunlarının, romanlarının hepsi ayrı bir tat. Kaza geçirip iki yıl sıkıntı yaşadığında büyük usta Can Yücel onun için, “Sen Türkiye’nin en güzel kazasısın” demişti. Yokluğu kayıp. Bugün hayatta olsa şunları yineler miydi: “Allah bilir sen, aşkın insan yüreğine kendiliğinden girerek kendiliğinden çıkıp gidecek bir şey olduğunu düşünürsün en çok. Bir de sevdalanmaktan utanırsın, bunu kim öğrettiyse! Utanılacak olan, sevdalanmak değil be oğlum. Utanılacak olan, her şey için savaşan birinin, söz sevdaya geldi mi, orda savaşmaya yan çizmesi.”