Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Tarımda bitmeyen tartışma, 'KİT’lere yazık mı oldu?' Bu tartışma, gıda milliyetçiliği ve yüksek maliyetler sürdükçe hız kaybetmez. Kooperatiflerin güçlendirilmesi eldeki en iyi fırsat.

Tarım kesiminde yaşanan sıkıntılar ortada. Artan girdi maliyetleri üreticinin ve çiftçinin korkulu rüyası. Gübre, enerji, ilaç, mazot... Maalesef gezip gördüğüm yerlerde boş bırakılan tarım arazilerine rastlıyorum. Hem de çokça. Ayrıca bu değerli arazileri elinden çıkaran da var. Üretici ne ekeceği konusunda kararsız. "Acaba ne ekersem zarar etmem", endişesi bu!

Haberin Devamı

O yüzden de hep yazdığım şey, uzun vadeli planlama ve çiftçiye güven. Günü kurtarmak değil, geleceği tasarlamak. Bilim insanları, sivil toplum, kooperatifler, ziraat ve endüstri mühendisleri ve üretici, çiftçi el ele... En azından geçimini sağlayacağı noktada. Gelecek kuşaklara da umut vererek.

Gıda milliyetçiliğine karşı kooperatifçilik

Bir yandan sancılar, bir yandan da çözüm arayışları devam ediyor. Acaba KİT’ler (kamu iktisadi teşekkülleri) ve tarımsal KİT’ler konusunda yanlış mı yapıldı? Acele kararlar mı alındı? Bugünün konusu değil elbette. Son 25-30 yılın acı gerçeği.

Ama son dönemlerde yoğun bir tartışma yine bu. Acaba KİT’lerin ve tarımsal destekli KİT’lerin özelleştirilmesi tarımda uğranan güç ve üretim kaybının bir nedeni mi? Bunu destekleyenler de var, "Olamaz, çünkü dünyada genel konjonktür bu yolda gelişti" diyen de... Bu tartışma gıda milliyetçiliği, üretim kayıpları ve tarımsal üretimde yüksek maliyetler devam ettikçe hız kaybetmeyecek gibi.

Doğal sonucu da fiyat artışları. Tarımsal KİT’ler tarımda verimliliğin yükselmesi, üreticinin güçlenmesi anlamında ciddi katkı sağlamıştı. Ayrıca kırsal kesimin alt yapısını ve devlet ile koordinasyonunu güçlendirdiler, eğitim düzeyini yükselttiler, ağalık sisteminin zayıflamasını sağladılar.

Uzun yıllar Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. (TÜGSAŞ), Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK), Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), Yem Sanayi A.Ş. (YEMSAN) piyasada denge sağladı, döviz kaybına neden olan ithalatı büyük ölçüde engelledi ve çiftçinin, üreticinin en önemli gücü oldu. Güçleri azalınca ya da devreden çıkınca bazı çevrelerin dediği gibi sancılar başladı.

Haberin Devamı

Tartışmalar bitmeyecek. Bari sorunların çözümü için tarımsal kooperatiflerin güçlenmesi sağlansa, bürokratik engeller kalksa, bazı vergi düzenlemeleri yapılsa, piyasadaki sorunlar hafifletilmiş olur. İşte eldeki fırsat, tarımsal üretim kooperatifleri. Hemen güçlendirsek...

Atıl fabrikalarla etkin üretim yapılabilir

Tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesi, buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale, ayçiçeği, sertifikalı tohum ve hububatta destekler önemli. Üreticiyi bir ölçüde rahatlatacak. Aynı zamanda bu desteklerin uygulandığı havza sayısı da artırıldı. 4 ilde ve 7 havzada... Özellikle Aydın ilçeleri için önemli destekler sağlandı. Yerinde ve doğru. Bir başka beklenti ise dünyadaki olumsuz gelişmelere koşut olarak özellikle stratejik değeri olan yağlı tohumlarda havza sistemi yerine ülkenin tamamını kapsayan desteklemenin yapılması. Çiftçiye bu anlamda destek verilirse, tarımsal üretimde ciddi artışlar sağlanabilecek.

Haberin Devamı

Ben bir başka öneri yapayım, Türkiye çapında atıl tesisler var. Bu fabrikalara da küçük destekler verilerek üretime katılmaları sağlanabilir. Talep hiç bitmeyecek, o yüzden de doğru yatırım. İç piyasaya büyük destek. Belki sonrasında dış satım. Neden olmasın?

500 gün depremi!

Daha önce depremzedelerin sorunlarını dile getirmiştim. Şimdi 80 bine yakın yenilenecek konut içinde devlet 5 binlik bölümü ile ilgili çalışmaları büyük ölçüde tamamladı. Ama asıl sorun hafif ve orta derecede zarar gören konutlarda. İnşaat maliyetleri nedeniyle depremzedeler yine dertli. Üstelik depremin üzerinden 500 günden fazla bir süre geçtiği halde bazı konularda hala kalıcı çözüm bulunamadı.

Gıda milliyetçiliğine karşı kooperatifçilik

İzmir Deprem Mağdurları Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan, “Ayrı bir 500 gün depremi yaşıyoruz. Kiralar, maliyetler ortada. Hala evimiz yok” diyor. Kendilerine verilecek ev yapım kredisinin 600 bin lira olarak belirlenmesini, 2 yılı ödemesiz düşük faizli kredi kullanımı desteğini bekliyorlar. Bir de İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanan, ancak yargıya taşınan 10 kat izin konusunda bir an önce olumlu ve somut adım atılmasını... Bakanlık ve belediyenin el ele vermesi ile kısa sürede çözüm ortaya konabilir.

GÜZEL HABERLER

Modern şehirlerde dikey tarım

Gençler atak, gençler öncü. Plant Factory de bunlardan biri. Gençlerin yaratıcılığının eseri. Kentlerde sağlıklı ürünler, restoranlarda da pratik, ucuz ve sağlıklı sebze-meyve, gıda tedariki sağlayacaklar. İsteyenler bu teknolojiden sitelerde, evlerde de yararlanabilecek.

Gıda milliyetçiliğine karşı kooperatifçilik

Gebze Teknik Üniversitesi işbirliği ile İstanbul Dragos’ta bu başarılmış. Plant Factory’nin kurucuları pırıl pırıl gençler: Halil Beşkardeşler, Ahmet Güney, Anıl Sönmez ve Emre Kaynar. Ben büyük şehirler için avantajlı olmasını sevdim. Kendin ek, biç, ye... Ya da tedarik et. Kolay ve ekonomik. Yer sorunu yok. Babil’in Asma Kuleleri gibi dikey. Karbon ayak izini en aza indirmişler, şehir içinde yapılan günlük hasat ile taze ürünleri aynı gün içinde tüketicilerle ve şeflerle buluşturabiliyorlar. 6 yılda 12 yeni Plant Factory geliyor. Güneş enerjisi ile üretim, üstelik yüzde 95 daha az suyla... Bir anlamda ‘şehirdeki çiftliğimiz’.