Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Kuraklık devletin gündeminde. Bazı kentlerde büyük su kaçakları var. Yeni planlama hayata geçerse iş sıkı tutulacak, kayıp ve kaçağı yüksek olan belediyelere su tahsisi yapılmayacak. Kaçağı önlemeyen belediyeler için ‘su puan’ değerlendirmeli ciddi kurallar devreye girecek.

İklim krizi ve kuraklık tehlikesi büyüyor. Yazın sıcak geçeceği haberleri su ve kuraklık konusunu yine gündemin ön sıralarına taşıdı. Barajlar da tam dolmadı.

İki yıl önce çıkan bir yönetmelikle ‘içme suyu kayıplarının azaltılması’ yönünde bazı önlemler alındı. Belediyeler büyüklüklerine göre 2023 yılına dek su kayıp oranlarını yüzde 25 ve yüzde 30 maksimum noktasına çekecek. Sonraki yıllarda bu oran daha da düşürülecek. Olumlu bir karardı. Ancak pek de uygulandığı söylenemez.

Haberin Devamı

Hatta bana göre tolerans sınırı hayli yüksek. Normali yüzde 10 - 15 olmalı.

SUDA SIKIYÖNETİM

Resmi rakamlara yansımasa da birçok büyük kentte su kayıplarının yüzde 70’ler noktasında olduğu ifade ediliyor. Üzücü bir tablo.

Çabalar maksimum yüzde 15’lerde tutmak üzerine yoğunlaşmalı. Fazlası gerçekten ‘geleceğin çalınması’, kaynakların sorumsuzca tüketilmesi.

Devlet katında bu ciddi sorunla ilgili yeni hazırlıklar var. Aksatılmaması, geri bırakılmaması, ertelenmemesi dileğim. Çünkü bilimsel verileri doğru yorumlarsak ‘su kıtlığı’nın TV’lerdeki haberlerden alışkın olduğumuz şekliyle ‘yakında’ olduğunu görebiliriz. Zaman yok.

Bazı yerel yönetimlerin bu anlamda hazırlıkları var. Su kaçak ve kayıplarını önlemek için projeler geliştiriyorlar. Şebekeleri yeniliyorlar, yeni ve sağlıklı boru hatları döşüyorlar. Yeterli mi? Değil. İlle yumurta kapıya mı dayanacak? Evet.

Ancak bir gelişmeyi paylaşayım. Konu ciddi. Geri sayım başladı. Belirlenen standartların üzerinde kayıp ve kaçak yaşanan kentlerde ve yerel yönetimlerde ‘su tahsisi durdurulması’ uygulaması gündeme gelebilir. Yani sular kesilebilecek. Su kesilmesi elbette bir geçici uyarı. Belki cezalandırma. Yöneticilerin değişmesi demek. Sistemin yeniden kurgulanması. Yoksa tabii ki ‘beceriksiz’ yöneticiler nedeniyle ‘su verilmemesi’ değil. Bu anlamda yerel yöneticilerin cezai yaptırıma tabi tutulması değerlendiriliyor.

Haberin Devamı

Kim eleştirebilir bunu! Kenti, insanı susuz bırakan, işini yapmayan, elbette bedelini ödeyecek. Belediyelere adeta birer taksimetre gibi ‘su puan tablosu’ uygulanacak. Bence devletin, üst kurumların, yerel yönetimlerin bu konudaki tutumunu, kaçak oranlarını şeffaf biçimde açıklaması çok doğru olacaktır. Böylelikle ‘tribüne oynayan’ yerel yöneticilerle gerçek anlamda ‘halk için çalışan yönetici’ ayrımı kolaylıkla yapılabilecektir.

PATATESTE ÇÖZÜM YOLU SANAYİ

Üreticinin elinde kalan patates, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) devreye girmesi ile ihtiyaç sahibi yurttaşların sofrasına Ramazan katkısı oldu. Bu sayede büyük sıkıntı yaşayan patates üreticilerinin sorunu bu yıl için çözülmüş oldu. Ama ya gelecek yıl?

Tarımsal planlama yapılmazsa gelecek yıllarda da aynı sıkıntı yaşanabilir. Sadece patateste mi? Domates, elma, karpuz, kavun, portakal, soğan... Patates üreticisi için Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin saygın emekli öğretim üyelerinden, Mahmut Türkmenoğlu Kooperatifçilik Vakfı Başkanı Prof. Mustafa Kaymakçı’nın bir önerisi var: “Türkiye’de tarımsal kooperatifleşme etkin bir duruma getirilmeli ve patates sanayi kurulmalı. Patates üreticisi patates sanayicisi olmalı.”

Haberin Devamı

SUDA SIKIYÖNETİM

Patates önemli bir karbonhidrat kaynağı. İçerdiği aminoasitler beslenme açısından da önemli. Ayrıca kullanım değeri yüksek olduğu için protein gücü de fazla. Yumurtanın protein değerini 100 kabul edersek, bu değer patateste 71, soyada 56, buğday ununda 52 olarak saptanmış. Patates unundan ve nişastasından çeşitli gıda ürünlerinde, ekmekte, gıda sanayinde, çocukların beslenmesinde de yararlanmak mümkün.

Patates unu ve tüketimi gittikçe artan cips üzerinden bir hesaplama yapalım; kilosu 45-85 kuruştan satılan patatesin üretici ve çiftçiye sanayileşme ile 20  25 kat fazla gelir sağlayabileceği iddia ediliyor. Rakamlar Mustafa Kaymakçı Hoca’ya ait.

Dünyada cips pazarının büyüdüğünü, Türkiye’nin şimdilik 50 milyon dolar civarında patates nişastası ithalat bedeli ödediğini de vurgulamalıyım.

Yani önerilen şu, çiftçi  köylü patates üretsin, bu patatesi oluşturduğu kooperatifler kanalıyla sanayici gibi çeşitlendirsin, geliştirsin, nişasta, un ve cipse dönüştürsün, doğru pazarlama ile 20-25 kat fazla gelir elde etsin. Bu bir anlamda ‘çiftçinin birlik  beraberlik içinde sanayici olması’ demek. Çiftçimiz kalkınmamız adına fabrikatörler kadar emek, çaba, alınteri döktüğüne göre ÇİFTÇİKATÖR olsun. Patatesten başlayarak...

Kredi faizinde ‘pandemi affı’ beklentisi

Tarım Kredi Kooperatifleri üzerinden kredi kullanan 21 bin kadar üretici  çiftçinin sorunu uzun süredir çözülemedi. Bu konuda yasal düzenlemeler de yapıldı, ama tatmin edici olmadı. Çünkü ‘ucu çiftçi ve köylüye dokunuyor’.

Pandemi sürecinin tarımsal kesim üzerinde yarattığı sıkıntı ortada. Bu 21 bin çiftçi Tarım Kredi Kooperatiflerine borcunu ana para + yüzde 12- 18 faiz uygulaması ile ödeyecek. Buna tepki var.

Benim önerim şu, devlet birçok sektör açısından önemli destekler sağladı. Buna küçük bir ekleme yapılabilir. Toplam tutarı 900 milyon lira dolayındaki çiftçi  köylü borcunun faizi ‘pandemi affı’ gibi değerlendirilerek silinebilir. Böylelikle ana para ödemesi uzun vadeye yayılırsa üretici  köylü açısından büyük sıkıntı yaratmaz. Bir başka çözüm de belki, üreticiye 2 - 3 yıllık ürün alım garantisi ile ‘malına mahsup edilerek borç ödeme’ olanağı sağlanabilir. Bunda da mümkünse sıfır faiz ya da çok cüzi bir faizle ‘barışma  uzlaşma modeli’ gerçekleştirilebilir.

Neden olmasın?

MUHTARIM DİYOR Kİ…

‘Kiraz dalları dolu dolu’

Muhtarlarımızın sesi, Türkiye’nin her yerinden. Bugün Salihli Bahçecik köyündeyiz. Kirazları ile ünlü bir belde. Hani şu meşhur ‘Napolyon kirazı’. Koca koca, lezzetli. Bahçecik Köyü Muhtarı Ramazan Gürgen, köylünün, üreticinin yanında. Kirazlar çiçek açtı, bu üretici adına umut. Bereket, sağlık, sevgi demek. “Kiraz dalları dolu dolu. İnşallah ürün güzel olacak” diyor Ramazan Muhtarım ve şunları anlatıyor:

“Bizim köyde, 250 ton kadar ürün çıkacak. Napolyon kirazı. Talibi çok. Geçen yıl 30 liraya kadar satıldı. Bu yıl da iyi para edecek. Şimdi monilya hastalığına karşı ilaç atılması, bakım zamanı. Güzel kirazlarımız sofralara ve ağızlara tat olacak. İnşallah emeğimizin karşılığını alacağız. Üretici, köylü kazanırsa, mutlu olursa, bu güzellik toplumun her kesimine yayılır. Daha huzurlu bir gelecek inşa edilir.”

SUDA SIKIYÖNETİM

REİS SEATTLE OLSA...

‘İnsan toprağa aittir’

Çevre, doğa, insanlık, toplumsal değerler üzerine en güzel belgelerden... Hikaye şöyle: ABD’nin 14. Başkanı Franklin Pierce, Avrupa’dan gelen beyaz göçmenler için Squamish ve Duwamish Kızılderililerinin Reisi Seattle’dan arazi talebinde bulunur. Reis Seattle’ın mesajı bugün için de ders: “Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Ormandaki ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımızın anılarını taşır. Canlıların yok edildiği bir dünyada insan ruhu yalnızlık duygusundan ölmez mi? Bugün diğer canlıların başına gelen yarın insanın başına gelir. Çünkü hepsinin arasında bir bağ vardır. Toprak insana değil, insan toprağa aittir. Dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun başına gelmiş sayılır. Bir gün bakacaksınız, gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş, yaban atları evcilleştirilmiş ve her yer, insanoğlunun korkusuyla dolmuş. İşte o gün, insanoğlu için yaşamın sonu, varlığını sürdürebilme savaşının başlangıcı gelip çatmış olacak.”

SUDA SIKIYÖNETİM