Derimizi olabildiğince sağlıklı koruyabilmek için doğru beslenmek çok önemlidir.

Gıdayla yeterince alınan taze sebze, meyve ve kuruyemişler ( badem, fındık ve ceviz ) içedikleri A,C,E vitaminleri ve eser elementler ( çinko, demir, bakır, selenyum, iyot gibi...) ile derinin hasarlanmasında ve yaşlanmada önemli rol oynayan serbest radikalleri yok etmede çok önemlidir. Bu olumsuz serbest radikaller derinin yaşlanması ve deri kanseri gelişmesinde önemli rol oynar.

Ben gıdanızı renklendirmenizi öneriyorum. Örneğin yaşlanmayı geciktirici etkisi ve kırışıklıklarında ütü görevi gören kara dut, cildin direncini artırıp zararlı dış etkenlere karşı siper görevini üstlenen greyfurt, cildi derinlemesine temizleyen, gergin tutan ve kırışıklıkları önleyen domates, sağlıklı cilt için farklı renklerde etli biberler, özellikle akne, egzama gibi cilt hastalıklarında fazlasıyla fayda sağlayan ıspanak gibi gıdalarla vitamin ve mineral açısından zengin gıdaları tüketmeliyiz. mümkün olduğunca ornagik, işlemden geçirilmemiş gıdalarla beslenmeliyiz. Bu sayede taze, kalitesi yüksek ve katkısız beslenme en doğal beslenme yöntemi olmanın yanında deri içinde önemlidir. İdeal beslenme yöntemi olan

Yüzyıllardır doğal ürünlerin saç dökülmesini önleme yanında saçların daha sağlıklı görünmesini sağlamada etkili olduğu söyleyebiliriz.

Peki mutfağınızda kullandığınız hangi doğal ürünler ile saç bakımları yapılabilir? Bazı ılık yağların saçlı deriye uygulanmasının sağlıklı olduğunu biliyoruz. En sık kullanılanlar badem yağı, hindistan cevizi yağı, lavanta yağı, üzüm çekirdeği yağı, jojoba yağı, zeytin ve ayçiçeği yağıdır.

Jojoba yağı saçlı deride sebumun yerini alır ve kuru ciltlerde nemliliğ sağlarken, üzüm çekirdeği yağı kepek oluşumunu engeller. Ayçiçek yağı ise doymamış yağ asitleri sayesinde saç bakımında önemli yeri vardır. Hindistan cevizi yağı yanında sütü de saç bakımında önemlidir.

İçeriğindeki zengin maddeler saçı besler ve dokuyu yeniler. Saçlı deriye hafifçe masaj yapılarak yedirilen hindistan cevizi sütü ile saçlar çok daha sağlıklı olacaktır.

Ayrıca aloe vera kaktüsten elde edilen su ve mineral içeriği çok yüksek bir sıvıdır. Günümüzde yara bakımından cilt yenilemeye kadar birçok deri sorununda yaygın olarak kullanılıyor. Aloe vera saçlı deride asit baz dengesini düzenleyici yapısı yanında saçın daha parlak görünmesini de sağlar. Aynı zamanda aloe jelin

Cildinizi Sevgililer Günü'ne yulaf ile hazırlayın!

Özel günler; yoğun ve koşturmacalı hayatımızda, kısa bir ara verip kendimiz ve sevdiklerimize zaman ayırmamızı sağlayan anlardır. Sadece sevdiğiniz için değil, kendiniz için de bakım yapım fırsatı sağlar.

Deri türüne özel bir bakım ile daha canlı ve parlak bir cilt elde etmek mümkün. Bunun için " yulaf maskesi"ni öneririz. Yulaf proteinleri,cildinizde koruyucu bir katman oluşturarak cildinizin kurumasını ve çabuk su kaybetmesini önlemeye yardımcı olur. Böylece kuruma problemlerinde zamanla azalma görülür. Bununla birlikte cilt tonunu iyileştirmede ve cilde parlaklık kazandırmada faydalı olan bir besindir. Benzer amaçlarla kullanılan güzellik maskelerinin olmazsa olmazlarındandır. Aynı zamanda ciltteki lekeli bölgelere daha yumuşak bir görünüm kazandırmada yardımcıdır.

Yulaf maskesinin tarifi ise şu şekilde; " Eşit miktarda yulaf ve yumurta sarısını karıştırıp içine bir çay kaşığı bal ekleyip temizlenmiş cilde uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra ılık su ile yıkayıp kurulayın. Cildinizin yumuşadığını, dinginleştiğini hemen hissedeceksiniz."

Güzel ve bakımlı bir cil için yulaf maskesinin yanında bu önerileri de

Daha sağlıklı bir deri! Her deri, hatta olgun ciltler dahi sivilce sorunu yaşayabiliyor..

Akne sorunu hakkında uzun uzadıya konuşmayacağım. Daha önce de akne oluşumu hakkında yazdığım makalelerde sivilce oluşunda birçok bileşenin olduğunu belirtmiştim. Hormonsal etki, deri hücretlerinin birbirine yapışma özelliğindeki artışla birlikte tıkaç gelişimi, bu tıkaç içinde bakterilerin üremesi ile sivilceler çıkıyor.

Bunun yanında günlük kullanılan bazı kozmesötik ürünler de sivilce oluşumuna neden olabiliyor. Bu nedenle kozmosötik ürün seçiminde çok dikkatli olmalıyız. Örneğin deriyi çok kurutan, deri üzerindeki koruyucu yağ ve asit katmanını fazlasıyla alan temizleme ürünleri deride tahrişe, aşırı kuruluğa ve hatta sebum olarak isimlendirilen deri yağının üretiminin aşırı uyarılmasına neden olabilir. Bu nedenle yumuşak temizleme ürünleri tercih edilmelidir.

Derimiz sağlıklı olabilmek için yağlı bir katmanla kaplı olmak zorundadır. Eksikliği halinde derinin bazı yağlı ürünlerle desteklenmesi uygun olur. Örneğin içeriğinde çay ağacı yağı, jojoba yağı, skualen gibi yağlar olan ürünler kullanılabilir.

Derimiz aynı zamanda nemli de olmalıdır. Bu durumda yağlı hissi veren ürünler

Terleme vücut ısısını dengeleyen en önemli sistemdir. Vücudumuz belli bölgelerde sürekli terler. Bu alanlar el ayası, ayak tabanı, kol altı, kasıklar ve kadınlarda göğüs altı olarak sayılabilir. Terleme yoluyla kaybedilen günlük normal sıvı miktarı 750 mililitredir. Herhangi bir eforla ise terleme artar.

Aşırı terleme bölgesel ya da genel olabilir. Bölgesel aşırı terleme: en sık koltuk altında olurken, el, ayak, yüz, sırt terlemeleri de sıktır.

Aşırı terlemenin sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte aşağıdaki etkenler;

· Kalıtsal

· Stres

· İlaçlar

· Zehirli guatr ( Hipertiroidi) başlıcalarıdır.

(Terleme ile ilgili ayrıntılı bilgilere adresinden ulaşabilirsiniz.)

Dermatoloji Uzmanı Dr. Şerafettin Saraçoğlu, çillerin lazer tedavisi ile yok edilebildiğini belirtti. Dermatoloji Uzmanı Dr. Şerafettin Saraçoğlu,çillerin kanserli bir doku olmadığını ve kansere dönüşmediklerini ancak derideki her türlü lekede olduğu gibi bir dermatoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Çillerin güneşin neden olduğu deri içinde oluşmuş lekeler olduğunu belirten Saraçoğlu daha sonra şunları söyledi; "Derimizde renk üreten hücreler bulunmaktadır. Bu hücrelere melanosit adı verilir. Melanositler melanin olarak isimlendirilen bir boya maddesi salgılarlar ve bu maddeyi derinin üst tabakasında bulunan hücreler depolarlar. Melanin gün ışığını emerek derimizi ve deri altı dokuları güneşin olumsuz etkilerinden korurlar.

Melanositler aşırı güneşe maruz kaldıkları takdirde melanin pigmentini aşırı salgılayarak çil olarak bildiğimiz kümelenmiş lekelenmelere neden olurlar. Yani çillenme derinin güneşle aşırı hasarlanması sonucu oluşur. Çiller normalin üzerinde melanin pigmentinin kümelenmesi anlamına gelir ve derinin epidermis olarak isimlendirilen üst katmanında yer alır.

Güneşlenme çillenmeyi arttırır. Bunun yanında denizciler, inşaat işçileri,

Burun üzerinde oluşan siyah noktalar ciddi bir kozmetik sorun oluşturuyor. Bu sorunu gidermek için yapılan çalışmaların çoğu istenen başarıyı bir türlü göstermiyor. Bu konuda yapılabilecekler konusunda Özel Elit Polikliniği Dermatoloji Uzmanı Dr. Şerafettin Saraçoğlu bilgiler verdi. Siyah noktalar burun üzerindeki gözeneklerde biriken sebum isimli deriyi koruyan yağlı salgının havayla teması ile oksidasyonu sonucu oluşur. Aslında sebum sarımsı renkte bir salgıdır. Sadece hava ile temas etmesi halinde rengi oksidasyona bağlı olarak koyulaşır. Bu görüntü her insan için geçerlidir. Sadece yağ salgısı fazla olan kişilerde gözenekler de daha geniş olur. Bu durumda görüntü daha rahatsız edici olabiliyor. Sebum salgısının tamamen yok edilmesi olanaksızdır. Bu salgı derideki sebum bezleri tarafından deriyi korumak amacı ile üretilir. Yüzeydeki veya gözenekler içindeki yağı sıkarak boşaltmaya çalışmak, derin gözenek temizleyicilerle yapılan temizlikler geçici bir düzelme sağlasa da aslında sebum salgılanmasını arttırıcı etkiye neden olacaktır. Bu durum sorunun kısır döngüde devamına neden olabilir. Bu tür sorunlarla büyükannemin dahi bir takım maskeler

Yapılan egzersiz, diyet ve kilo vermeye rağmen vücudun belli bölgelerinde bazı yağ kitleleri çok inatçı davranır ve istenen vücut şeklini bir türlü elde edemeyiz. Örneğin bel bölgesi, alt karın, basenler, diz çevresi, kollar, çene altı yağları diğer bölgelere göre daha dirençli alanlardır. Bugüne kadar bölgesel yağların yok edilmesinde kullanılan teknikleri;

Yapılan egzersiz, diyet ve kilo vermeye rağmen vücudun belli bölgelerinde bazı yağ kitleleri çok inatçı davranır ve istenen vücut şeklini bir türlü elde edemeyiz. Örneğin bel bölgesi, alt karın, basenler, diz çevresi, kollar, çene altı yağları diğer bölgelere göre daha dirençli alanlardır. Bugüne kadar bölgesel yağların yok edilmesinde kullanılan teknikleri;

Yukarıda sayılan bütün teknikler yağ dokusunun tahrip edilerek yok edilmesini hedefler. Yani dokuların tahrip edilmesi artık dokunun eski yapısından farklı bir hale dönmesi anlamı taşır. Yağ dokusunun tahribine dayanan bu uygulamalarda açığa çıkan yağlar karaciğerde parçalanarak yok edilmek zorundadır.

Liposuction ve lazer lipoliz de ise alınan yağ dokusunun yeniden oluşmadığı görüşü de artık çok geçerli değil. Yağ dokuda varlığı kanıtlanan kök hücrelerin