Yükseköğrenimini tamamlayanların iş bulmalarında üniversitenin daha etkin olması gerektiğini savunanların sayısı, her geçen gün artmakta. Gittikçe artan rekabet ortamında hemen hemen her üniversite, mezunlarının iş bulmasını kolaylaştırmak için “Kariyer Merkezi” açmakta ve meslek sahiplerini öğrencilerine çeşitli etkinliklerle tanıtmakta.
Önceki yıllarda üniversiteyle iş yaşamının arasında kalın duvarlar olduğu gerçeği anımsanırsa gelinen bu noktanın çok önemli olduğu düşünülebilir. Ancak bu defa da her şey sadece iş yaşamına göre düzenlenirse, bu da bir başka aşırılığa götürmez mi toplumu? Gerçekten de bu noktaya gelinmesinde, üniversiteyi, doğrudan meslek insanı yetiştiren bir kurum olarak görenlerin payının büyük olduğunu, iş dünyasının pratik-pragmatik talebinin de bu yönde geliştiğini, kuramsal yanın pek de dikkate alınmadığını ileri sürebiliriz.
Teori ve pratik
Burada gözden kaçırılan husus, tüm eğitim bağlamlarında teoriyle pratiğin, kuramla eylemin birlikteliğinin taşıdığı önemdir; birlikte olmalarının gerekliliğidir. Alan bilgisi eleştirel-yaratıcı-özenli düşünme ve dile getirme gibi yetkinliklerle çerçevelenmediği takdirde, yenilikçi olunmasının mümkün olmadığını, iş dünyasının yetkin aktörleri aslında çok iyi bilir. Çünkü yaptığı iş üzerinde düşün(e)meyenlerin kendisini geliştirmesi, herhangi bir yeniliği istemesi ve hayata geçirmesi olanaksızdır.
Yukarıda sıralanan yeterliliklerin elde edilmesi, felsefi nitelikli düşünme eğitimiyle doğrudan bağlantılıdır. İnsan-dünya-bilgi ilişkilerine yönelen felsefi düşünme ve felsefe bilgisinin hangi alanın öğrenimini görürse görsün, öğrencilere bir olanak olarak sunulması, bir toplumun, bir ülkenin insani gelişmişlik düzeyiyle doğrudan doğruya bağlantılıdır. Düşünme, isteme, seçme, değerlendirme, karar verme, yargıda bulunma eylemlerinin eğitimi olarak felsefe eğitimi, her çocuğun, her gencin, her insanın eğitim alma hakkının korunmasının ve geliştirilmesinin olmazsa olmazıdır. Bu ileri sürüşün somut örnekleri, konuya ilişkin öngörülü yükseköğretim kurumlarının yetiştirdikleri , daha doğrusu yetişmelerine yardımcı oldukları mezunlarında açıkça görülmektedir.
Eğitim alanında dünya ölçeğinde kendini gösteren yenilikçi doğrultular, artık kişilerin önüne eğitim yıllarında çeşitliliği benimsemeleri konusunda bir hedef koyuyor; bu yeni doğrultu ayrıca bu hedefe ek olarak yaşamboyu öğrenim olanağını, bir yaşam biçimi olarak herkese sunuyor. Kişiler, yükseköğrenim bağlamında farklı alanların bilgileriyle kendilerini donatarak iş dünyasına atılıyorlar, ya farklı yükseköğretim programlarını (Çift Anadal-Yandal) aynı zaman diliminde okuyorlar, ya da çoğunlukla farklı bir alanda lisansüstü öğrenim görüyorlar.
Çift anadal, yandal
Gençler yaşamboyu öğrenimin çok bilinçli bir biçimde farkında. Şu sırada üniversitede okuyan çok sayıda lisans öğrencisi aynı zamanda ikinci üniversite olarak açık öğretimin sunduğu olanaklardan da yararlanıyor.
Bu durum, üniversitelerin felsefe bölümlerinde okuyanlar için de söz konusu: Çift Anadal, Yandal programlarıyla kendilerini zenginleştiriyorlar; iş dünyasına girdiklerinde de eleştirel, yaratıcı, analitik düşünme; anlama, anlatma becerilerindeki yetkinlikleriyle dikkati çekiyorlar.
Yetkinliğin önemi
Ancak birçok karar verici ya da kamuoyunu etkileme sorumluluğu aslında yüksek olan bazı kişiler bu durumun ne yazık ki hâlâ farkında değil! Yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasının söz konusu olduğu şu günlerde bazıları örneğin, şöyle diyebiliyor: “Felsefe Bölümü mezunları ne yapacak?” Kimileri felsefe mezunları için sadece öğretmenlik yolunu açık tutuyor. Elbette felsefe bölümü mezunları öğretmen olabilmeli (bu da ayrı bir yazının konusu); ama buna ek olarak çok farklı işler de yaptıkları/yapabilecekleri hesaba katılmalı.
Yukarıda sıralanan yetkinlikler tam da işgücü piyasasının istediği yetkinlikler değil mi? Hangi kurum, hangi yönetici etik değerlerin farkında olan, insan haklarına dayalı olarak eylemde bulunan, okuduğunu kısa sürede anlayan, meramını doğru bir biçimde anlatan, insan ilişkilerini yöneten temel kavramların farkında olan kişilerle çalışmak istemez? Düşünme ve dili doğru kullanma konusunda, okuma-yazma, anlama-anlatma konusunda yetkinliği olan felsefe mezunları çok farklı hizmet alanlarında niye çalışmasınlar? İnsan Felsefesi, Bilgi Felsefesi, Dil Felsefesi, Siyaset Felsefesi, Değer Felsefesi, Etik, Felsefi Danışmanlık, Eleştirel Düşünme, Çocuklar İçin Felsefe, İnsan Haklarının Felsefi Temelleri, Kamu Yaşamında Felsefe gibi dersleri alarak yetişen mezunlar, çok farklı sektörlerde çalışabilirler.
Bu yetkinlikleri taşıyan mezunlar, Milli Eğitim Bakanlığının yanı sıra örneğin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ülke çapındaki yaygın kurumlarında, yerel yönetimlerde özellikle Aile Danışmanı olarak topluma çok büyük katkıda bulunabilirler. Farklı kurumların Etik Kurulları’nda, özel eğitim kurumlarında ve özellikle de her geçen gün sayısı artan Bilim Sanat Merkezleri’nde daha etkili konumlarda çalışabilirler; felsefi danışmanlık, mentörlük yapabilirler.
Çağın gereklilikleri
Stratejik araştırma kurumlarında, düşünce kuruluşlarında çalışabilirler. Çünkü felsefe eğitiminin kişiye kazandırdığı yetkinlikler, çağdaş toplumun, kamunun vazgeçilmezleridir. Ana-babaların ve tüm karar vericilerin bu gerçeği çok iyi görmeleri, bu potansiyeli çok iyi değerlendirmeleri gerekir.
Prof. Dr. Betül Çotuksöken
İstanbul, 1950. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Felsefe doktorasını 1984’te tamamladı. Aynı üniversitede 2000 yılına kadar çalıştı. 2000 yılından beri Maltepe Üniversitesi’nde görev yapmaktadır. 2004 yılında Maltepe Üniversitesi’nde Felsefe Bölümü’nü kurdu. Burada, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, Rektör Yardımcılığı, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, LLP.- Erasmus Kurum Koordinatörlüğü görevlerinde bulundu. Halen Felsefe Bölümü Başkanı, Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Maltepe İlçesi İnsan Hakları Kurulu Üyesi; Türkiye Felsefe Kurumu ve Uluslararası Felsefe Kuruluşları Federasyonu Başkan Yardımcısı’dır. Çok sayıda kitabı ve makalesi vardır.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 03. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr