Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ülkemizi tehdit eden koronavirüsden en etkin koruma yolunun tekrar tekrar “ev de kalın”, “birbirinizle temas etmeyin”, “maske takın”, “ellerinizi yıkayın” tavsiyeleri bu hastalıktan en kolay, en hızlı, en kesin ve en ucuz korunmanın yolu olduğu içindir.

Kurallara uymaz ve tedbirlerimizi almazsak ne olur

Ancak bu uyarıların yapıldığından bu yana geçen zaman içerisinde ciddi bir disiplin anlayışımız olmadığını gördük. Sağlık Bakanımız bizzat “İstanbul’u tutamıyoruz” demektedir. İtalyanlar, başlangıçta salgını hafife almanın cezasını ağır bir şekilde ödemelerini görmekten de ders almıyoruz. Oysa uzman personel, sağlık alt yapısı, yoğun bakım üniteleri sayı açısından şanslı ülkelerden birkaç tanesiyiz.

Haberin Devamı

Ama var olan şansımızı toplumsal ciddiyetsizliğimizle yok ettiğimizi de fark etmemiz gerekmektedir. Hem de acilen.

Yetişkin hasta tedavisinin en hayati kısmını oluşturan solunum cihazında sayısıyla dünya birincisiyiz. İtalya, Fransa ve İspanya’da ölümlerin büyük bir kısmı cihaz yetersizliğinden olmuştur. Yetişkin cihaz sayısı bizde 100.000 kişide 30 iken, bu 3 ülkede 8-9 adetti. Hastayı bağlayacak yeterli solunum cihazı olmayınca yaşama şansı düşük olan hastalar ölüme terkedildi. İki gün önce Alman Tabipler Odası “Yaşama şansı düşük hastalarla vakit kaybetmeyin” içerikli bir genelge yayınladı.

Yüzde 45’e bulaşır

Doktorlarımızın TV kanallarında her gün defalarca önerdikleri kurallara, devletimizin aldığı tedbirlere uyulmadığında nelerle karşılaşabiliriz?

Başka ülkelere göre virüsle mücadelede en donanımlı kabul edilebilecek ya da öyle olduğunu sandığımız ABD’de, ciddi tedbir alınmadığı ya da alınacak tedbirlere uyulmadığı takdirde ne olacağını CDC Centers for Disease Control and Prevention, Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezleri, ABD için, şöyle açıklıyor: 3 aylık sürede, nüfusun yaklaşık yüzde 45’ne virüs bulaşır, bunların yüzde 80’i hastalığı hafif, bazıları farkına varmadan atlatır, ama, geri kalan yüzde 20’nin yataklı tedaviye ve yüzde 5’inin de solunum cihazına ihtiyacı olur.

ABD kendini bu senaryoya hazırlıyor. Peki bu senaryo bizde gerçekleşir ise, yani devletin aldığı tedbirlere az sayıda vatandaşımız dahi uymazsa sonuç ne olur?

Haberin Devamı

Sistem çökebilir

İstatistik Kurumuna göre 31 Aralık 2019 itibariyle, nüfusumuz 83 milyon 155 bin. Bu sayıya Suriyeli ve diğer sığınmacılar ile kaçak ikamet edenler dahil değil. Ama hastalık söz konusu olunca toplamı 4 milyona yuvarlayacağımız bu kişiler de tedavi altına alınacaktır.

ABD senaryosunu 87 milyon üzerinden uyarladığımızda 39 milyon hastalığa maruz kalır. 7.8 milyon yataklı tedaviye ihtiyacı olur 1.95 milyonu da yaşatabilmek için solunum cihazı gerekir. (1)

Bu durumda, yaklaşık 240.000 yatakla dünyada 6. sırada ve 30.000 yetişkin solunum cihazıyla dünyada birinci olmamıza rağmen, 3 aylık sürede, var olanları düştükten sonra 627 bin yatak, 187 bin cihaz ihtiyacı ortaya çıkar ki, (2) bunları temin etseniz, bir kısım cihaza 2 hasta bağlasanız bile, hizmet verecek yeterli sayıda tıp (doktor, hemşire, teknisyen, vs.) personeli bulamazsınız.

Sonuçta Sağlık Sistemimiz çöker.

Kuşkusuz şu veya bu şekilde bu küresel felaketi atlatacağız ama esas olan asgari ekonomik sosyal ve can kaybıyla atlatmaktır. “Bana ne diyen, sorumsuz davranan, kurallara uymayan her kişi, binlerce kendini korumaya çalışan insanımızın hayatına bilerek tehlikeye atan onlarcasının da ölümünden sorumlu olan bir suçlamayla karşı karşıya kalabilir.”

Haberin Devamı

1 87 milyon x 0.45 = 39 milyon
39 milyon x 0.20 = 7.8 milyon
39 milyon x 0.05 = 1.95 milyon

2 Salgının 3 ay süreceği var sayımında her hastanın ortalama 10 gün süreyle tedavi ihtiyacı olacağı var sayımına göre;

1 yatak, 1 ayda 3 hasta, 3 ayda 9 hasta
7.8/9 = 866.666, 867-240= 627 bin yatak
1.95/9 = 216.666 217 30 = 187 bin cihaz