Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Günümüzde Taksim Meydanı’nda tam bir kargaşa ve kaos yaşanmaktadır. Motorlu araçlar; otobüsler, minibüsler, otomobiller ve insanlar karmakarışık bir şekilde bu alanda yer alırlar. İnsanlar motorlu araçların her türlü tehlikesi altında kaza, gürültü, zehirli gaz, vb. korkulu ve endişeli bir şekilde yaşamaya çalışırlar. Meydanın özellikle Batı kenarı tanımsız ve tarifsiz bir durumdadır. İstiklal Caddesi ise doğru bir uygulama olarak yayalara ayrılmıştır.
Meydanın tekrar tasarlanması 1987 yılında gündeme gelmiş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yarışmaya açılmıştı. Yarışmaya katılmış olan projelerden hiçbirisi uygulanmamış ve mevcut durum giderek artan olumsuz gelişmelerle günümüze kadar gelmiştir. Bu arada 1997 yılında az sayıda “davetli mimarlar” arasında bir proje ihalesi açılmış ve o girişim de sonuçsuz kalmıştır.
1997 yılında söz konusu meydan için bir ön proje tasarladım. Taksim meydanı tümüyle yayalara ayrılmalı ve yaya sisteminin jeneratörü olmalıdır. Böylece, gündüz ve gece insanların güven ve huzur içinde sosyo-kültürel eylemlerini sürdürebilmeleri için motorlu taşıtlar yer altına alınmışlardır. Projemdeki ilk ve önemli öneri budur.

REVAKLARI GETİRELİM
Tarihteki meydanları incelediğimiz zaman onların binalarla, arkatlarla, revaklarla, sütunlar ve ağaçlarla tanımlandığını görebiliriz. (Sırası gelmişken, kültürel varlıklarımızdan, Mimar Sinan ve Mimar Mehmet Ağa’nın yaptıkları ve Arapların istemediği Kabe’deki revakları mutlaka ülkemize getirtelim).
Önerimde, meydanı tanımlayan ve tarifleyen paslanmaz çelikten yapılmış ince ve zarif kolonlardan oluşan bir sistem yer alır. Bu sistemi, malzemesi minimuma indirgenmiş stilize revaklar olarak da düşünebiliriz (Heykeltıraş Giacometti’nin heykellerindeki felsefesine benzer biçimde).
Bu kolonların uçlarına takılmış ve çapı yaklaşık 30 cm olan cam küreler özellikle hava karardıktan sonra yandıklarında meydanı ve Cumhuriyet Anıtı’nı inciden bir kolye gibi sararak çok güzel ve canlı bir atmosfer yaratacaktır. Projemde 1940’larda yapılan ve 70’lerde yıktırılan, gerek meydanın Batı yönünü dairesel formuyla çok başarılı olarak tanımlayan, gerekse içerdiği yeme, içme, dinlenme ve eğlence fonksiyonlarıyla meydana sosyo-kültürel açıdan olumlu katkılar sağlayacak olan “Kristal Gazino” yapısının bir benzerinin iki katlı olarak tekrar yapılmasını önermekteyim. (Resimde sağdaki, kolonlar üzerine yükseltilmiş olan yapı)
Projedeki diğer önemli bir özellik modern Cumhuriyetimizin simgesi olan anıtla ilgilidir. 8 Ağustos 1928 tarihinde büyük bir törenle açılmış olan anıt, Pietro Canonice, Sabiha Hanım ve Hadi Bey adındaki heykeltıraşlar tarafından malzemesi İtalya’dan getirtilerek yapılmış olup, çevre düzenlemesiyle kaidesinin tasarımı da mimar Guilio Mongeri’ye aittir. Anıtın bir yüzü Kurtuluş Savaşı’nı, diğer yüzü de Cumhuriyet Türkiye’sini simgeler. İstiklal Caddesi tarafındaki kompozisyonda sivil giysileriyle Atatürk, yanında İsmet İnönü, sağında Fevzi Çakmak, onların arasında iki Sovyet generali K.Y. Varoşilov ve M.V. Frunze ve devamında diğer figürler yer alırlar. Harbiye yönündeki cephede ise Mustafa Kemal üniforması ve kalpağıyla askerlerinin önünde Kocatepe’dedir.
Bu güzel sanat eserinin meydanda daha önemli ve çarpıcı bir etki yaratabilmesi için onun 2.10 metre kadar yükseltilecek olan kesik koni şeklindeki bir platformun üzerine konulmasını öneriyorum. (Söz konusu projem YAPI, No.186, s.44-45, 1997 dergisinde yayınlandı, aynı yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na gönderdim). Meydan kaplaması için de Sarıkaya Bej mermer, Eskişehir uygun olabilir.
15 yıl sonra Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanmış olan projenin benimkiyle benzerlikleri mevcut; ama önemli bir fark var: 1940’larda yıkılmış olan Taksim Kışlası’nın yeniden yapılması söz konusu. Kişisel olarak bunu hiçbir zaman düşünmedim; ancak mutlaka yapılacak olursa, gerek düşünsel ve gerekse uygulama alanlarında çok tartışma yaratacak gibi gözüküyor. Yapının tümü yerine, sadece cephe duvarının makul büyüklükte karakteristik bir parçası inşa edilerek yapının bir zamanlar oradaki varlığı simgelenebilir. Ayrıca minyatür bir müze yapılarak maketler ve görsel-işitsel medyayla meydanın tarihi anlatılabilir.

RÖLEVELER SAĞLIKLI MI?
2012 Mart ayında çizmiş olduğum ikinci perspektife Taksim kışlasını da ilave ettim ve zemin katına eğlenme, yeme-içme, kafeler, bistrolar vb. fonksiyonları önerdim. (12 Mart 2012 tarihli kışlayı da içeren ikinci perspektifimi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Kadir Topbaş’a 26 Mart 2012’de gönderdim). Fakat kışlanın sağlıklı rölöveleri mevcut mudur?
Olsa bile, bu garip oryantalist yapının mimari detaylarını tam olarak uygulayabilecek imkanlara malzeme, işçilik, teknoloji vb. sahip miyiz? Ve bunu yapmalı mıyız? Sonuçta yeniden canlandırılacak olan replika’nın ya da kitsc mimarinin değeri ne olacak?
Atatürk’ün bizzat davet ettiği ünlü uzman mimar-şehirci Henry Prost’un tasarımı olan “2 Numaralı Park” Taksim’den başlayarak Dolmabahçe Vadisi’ni takiben İnönü Stadyumu’na kadar devam eden harika bir yeşil alandı. Fakat 1950’den sonra bu parklar oteller ve gökdelenler için arsa olarak görülmeye başlandı ve önce Hilton, onu takiben Ceylan, Hyatt-Regency, Ordu Evi, Swiss Bosphorus, Ritz yapıldı ve şimdi de Taksim kışlasıyla park bitirilecek! (Tabii kışlanın iç bahçesi olacak ama kendi başına, kapalı bir alan!)
Sunmuş olduğum bir ön projedir, konsepttir, eksikler olabilir. Uygulama projeleri birçok uzmanla birlikte detaylı olarak hazırlanır, sonra sıra uygulama aşamasına gelir. Projelerde, gelecekte istenmesi halinde dış etkenlerden korunma amaçlı olarak bütün meydanın üstünü örtebilecek bir sistemin altyapısının strüktürünü de şimdiden tasarlamak gerekecektir. (Örneğin Buckminster Fuller’ın metal ve plastikten yapılan “Jeodezik Kubbe” (Geodesic Dome) strüktürü gibi).
Bu çalışmalarımın sadece bir tek amacı var, o da İstanbul’a bir katkıda bulunabilmek!

Haberin Devamı

PROF. DR. ENİS KORTAN
Prof. Dr. Enis Kortan (Vidin, 1932). TED ve Taksim Lisesi (1949). İTÜ Mimarlık Fakültesi (1949-53), Yüksek Müh. Mimar (İTÜ), Ph.D. (İ.Ü.). Serbest mimarlık çalışmaları, İstanbul (1953-1957). New York’ta Almanya’da Bauhaus ve ABD Harvard’da mimarlık hocası olan Marcel Breuer ve Skidmore, Owings, Merrill ofislerinde tasarımcı mimar (1957-1960). ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde öğretim üyesi (1964-1999). TC Kültür Bakanlığı Bölge Kurulu Üyesi, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sistematik Felsefe Kürsüsü’nde Doktora (1985). Mimarlık- Kentsel Tasarım içerikli 9 kitap ve çok sayıda bilimsel ve sanatsal makaleler. “Kaybolan İstanbul’um” (2006), “Tuna’dan Sakarya’ya (anı-tarih)” (2011) ve “Hümanist Bir Mimarlığa Doğru, Enis Kortan, Proje ve Uygulamalar 1952-2005” (2012) adlı kitaplar. 1999’da ODTÜ’den emekli oldu.

Haberin Devamı

Taksim’e kışla yapmalı mıyız

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ
“Atatürk’ün bizzat davet ettiği ünlü uzman mimar-şehirci Henry Prost’un tasarımı olan “2 Numaralı Park” Taksim’den başlayarak Dolmabahçe Vadisi’ni takiben İnönü Stadyumu’na kadar devam eden harika bir yeşil alandı. Fakat 1950’den sonra bu parklar oteller ve gökdelenler için arsa olarak görülmeye başlandı. Şimdi de Taksim kışlasıyla park bitirilecek!”