Ece Temelkuran

Ece Temelkuran

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sonra, konuşmaya başlarsın birden, sonu gelmeyecek gibidir. Oysa sabah o şehirden gideceksin ve bir daha o insanı görmeyeceksindir. Acaba bir daha görmeyeceğin için mi eşsizdir o, yoksa hakikaten lanet olası son günü mü bekler bu insanlar ortaya çıkmak için? Ne ise ne, konuşmak, bakmak, gülmek her şey hiç akmadığı kadar "akar". Sanki tam da odur âşık olacağın kişi, tam sana göre olandır o son gece karşılaştığın. Ya da bir daha görmeyeceğin biriyle konuşmak, hiç kimseyle konuşmayacağın kadar canlı yapıyordur seni ve onu. En anlaşılmadan, en "tadında" kalan aşklardır bu "güneş doğmadan önce" yaşananlar. Hiç bozulmayacağını bildiğin için kendini akıtıverdiğin... Bir şehri terk etmek üzeresindir. Belki gitmenin kendi büyüsündendir; kalanların göremeyeceği ışıklarını yakar sana şehir. Bu yüzden herhalde, o en güzel serüvenler, karşılaşmalar, tesadüfler son gün başına gelir. En mucizevi insanlar hep o en son günü bekler karşına çıkmak için. Belki o insandır mucizevi olan, belki de zaten son gün başına çok tuhaf bir şey geleceğini beklediğin için, onu büyülü hale sen getirirsin. Bu dünya tarihinde çözülememiş tuhaflıklardan bir tanesidir. İçin gider gelir; yeniden buluşmalı mıdır? Başka bir şehirde devam edilmeli midir? Bu mucizeyi gerçeklerin dünyasına getirmeye çalışmak iyi bir şey midir? Olabilir mi? "Bir yıl sonra, aynı gün, aynı yerde" derken bile kırılır için; bilirsin ki, öyle olmayacaktır. Gözlerindeki bu ışığı bir daha aynı yerde bulamamaktan öyle çok korkarsın ki, vazgeçersin söz vermekten. Belki yeterince gençsen... Belki yeterince hayal kırıklığı yaşamamışsan... Yani belki o zaman diyebilirsin: Bir yıl sonra, aynı gün, aynı yerde... Gelir mi? Ben gelmek ister miyim? Yeniden konuştuğumuzda şehir bizim için yine o kimseye yakmadığı ışıklarını yakar mı?..Yeryüzü şehirlerinde kaç tane böyle bir gecelik aşk vardır acaba? Sabah olunca ışıklarını söndürüp sonsuza dek yok olan...9 yıl önce, tam da onların yaşındaydım. "Güneş Doğmadan Önce" filminde oynayan çocukla kızın yaşında. Bir şehirde sabaha kadar deli gibi dolaşıp konuşup hayattan ve aşktan bahsedip birbirlerine belki hiç kimseye âşık olmayacakları gibi âşık olup, bir daha kimseye anlatmayacakları şeyleri anlatıp güneş doğduğunda şehri başka yönlere doğru terk eden iki insanın yaşındaydım. Yeniden buluşmak? Hâlâ aynı yaştayız ve yönetmen bu iki insanı yeniden buluşturmaya karar vermiş. Küçücük bir filmdi, belki kimse hatırlamaz. Ama hatırlayanlar heyecanlanacaktır. Böyle bir gece, böyle bir mucizeyle kendisi de karşılaşmış olanlar, "filmin devamını" merak edeceklerdir. Yeniden olup olmayacağını? O buluşma sözünü kendileri tutsalardı neler olacağını görmek isteyeceklerdir. O geceki mucizenin devam ettirilip ettirilemeyeceğini... Merak edeceklerdir yani. "Durduğumuz" hayatlar bozuyor büyüyü; gitmek akıtıyor içimizi. O yüzden gitmeden önceki halimiz oluyor en güzel halimiz. Terk edeceğimiz insanlar bu yüzden en güzel; bir daha görmeyeceğimiz için. Bırakıp giderkendir en güzel hali bir şehrin... Mucizeler bu yüzdendir. Sözlerin tutulmaması bu yüzden. Bilirsin çünkü, aynı yerden, aynı ışığıyla iki kez geçmez gözler. En güzel aşklar, güneş doğmadan önce biter... ecetem@hotmail.com Filmin devamı